Sunday, September 5, 2010

Uzun gece...

Yağmurlu ve garip bir hüzünle başlamıştı gün zaten.Şu an gecenin 2 si. 
Ağrı uyutmuyor bende yazayım dedim.

Her güne şükrederek başlıyorum minik meleğimin misafir olduğunu öğrendiğimden beri, hoş eskiden de yapardım ama şimdi çok daha sık...

Sabah kahvaltıdan sonra hastanede yatan bir arkadaşımızı ziyarete gittik Ege ile, çıkışta tuvalete gittğimde gördüm ki çamaşırımda minik kahverengi bir leke var.O an tansiyonumun nasıl yükseldiğini kalbimin nasıl hızlı atmaya başladığını anlatamam.
Dr umu aradım hemen endişelenecek bir durum olmadığını düşündü ama hazır hastanedeyken varsa kadın doğum uzmanına görünebileceğimi ekledi. Acilde 24 saat uzman bir dr un olması çok iyi.15 dk sonra ultrasondaydım.
İnsan psikolojisi ne kötü, koltuğa uzandığımda gözyaşlarım kirpiklerimin arasında hazır bekliyordu ve en kötüsünden başka birşey düşünemiyordum.

Ekranda kıpır kıpır halinle sen belirdin ya, Allahım o an kalbim duracaktı.Keyfi gayet yerinde hatta hıçkırık olmuş kasılıp duruyordu.Dr bu tür şeylerin normal olduğunu kendimi yormamam gerektiğini söyleyerek gönderdi bizi. Yüreğimiz ağzımıza geldi pazar pazar.

O an başıma giren ağrı yolda yavaş yavaş migrene dönüşürken eve geldik ve uzandım biraz.

Sonra 1,5 yıldır hemen hersabah yaptığım gibi Nehir in bloguna bakayım dedim. Daha dün akşam Ege ile konuşmuş dua etmiştik minik Nehir için.

Allak bullak oldum okuduklarımı anlayamadım bir süre,bekleyen gözyaşlarımı sel oldu.

Minik Nehir, her gece dualarımdaydın,ne büyük mücadele verdin ne kadar güçlüymüşsün hayata karşı nasıl tutunulacağını gösterdin hepimize o minicik bedeninle.Demek çok yoruldun, şimdi bir yıldızsın kocaman ışığınla yolumuzu aydınlatıyorsun.
Ailesine sonsuz sabırlar diliyorum.

Boğazım düğüm düğüm ne yazacağımı da bilmiyorum,sürekli dua ediyorum Allaha , bebeğimi bize bağışlaması için,minik bedenlerde böyle hastalıkların olmaması için  Nehir in gittiği yerde çoook ama çok mutlu olması için ne bileyim herşey için herkes için...

No comments:

Post a Comment