Saturday, March 31, 2012

SHAKESPEARE DİYOR Kİ

SHAKESPEARE DİYOR Kİ:

Kendimi her zaman mutlu hissederim.
Neden biliyor musunuz?
Çünkü kimseden bir şey ummam.
Beklentiler daima yaralar.Hayat kısadır.Öyleyse hayatınızı sevin.Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin.
Sadece kendiniz için yaşayın ve;

konuşmadan önce dinleyin,
yazmadan önce düşünün,
harcamadan önce kazanın,
dua etmeden önce bağışlayın,
incitmeden önce hissedin,
nefret etmeden önce sevin,
vazgeçmeden önce çabalayın,
ölmeden önce yaşayın.

Hayat budur.Onu hissedin,onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.

ne kadar doğru değil mi ? Mart ayının son gününde bir kez daha hatırlattım kendime bu dizeleri...

minnoşum hasta  bu arada çarşambadan beri biraz kendimize gelelim uzun uzun yazıcam, nazar mı değdi :(

Wednesday, March 28, 2012

Defne’nin yemek maceraları

Daha önce yazmıştım burada.. ek gıdaya geçişimiz hem biraz geç hem de zorlu olmuştu.
Defne yeni tadlara alışamadı uzun süre, ne yedireceğim konusunda çok zorlandım..


Çalışan anne olunca bu durum daha da zorladı beni, bakıcımızın türkçesinin oldukça az olması da tabi...


İlk zamanlar hem dengeli olup olmadığını görmek hem de neyi sevdi neyi sevmedi daha iyi takip edebilmek için haftalık tablolar yapıyordum. Arada bunu doktorumuza mail atıp yorumlarını alıyordum.. 1 yaşına kadar böyle devam ettik. Bu arada Defne her ne kadar kendine hazırladığımız bu özenli mamaları yese de gözü hep bizim yemeklerimizdeydi, ama yağlı salçalı az da olsa tuzlu olan bu yemekleri hiç denemedim.. Tabi annemin benden habersiz tattırdıklarını saymazsam

10 aylık beslenme tablomuz


Yaşıyla birlikte bazı yasaklarda kalkınca küçük hanıma normal yetişkinler için olan yemekleri vermeye başladık, salçasız bibersiz ve tuzsuz olacak şekilde yine onun için özel pişirdik buharda genelde.


Şimdi haftada 2 gün balık 2 gün tavuk 3 gün kırmızı et barındıracak şekilde günlük olarak yapıyorum yemeklerini. Mutlaka bakliyatta oluyor, mevsim sebzeleri de. Zaman zaman sevdiği bir tarifi bir süre sonra hiç yiyemeyebiliyor da değişken yani ! Yaratıcı ve çok pratik olmak gerekiyor bebek beslenmesinde ben bunu anladım . Uğraşıyorum yapıyorum hop ağzını bile açmıyor minnoş ne olacak aç mı kalacak, hemen pratik bişeyler uydurmak gerekiyor. Ara öğünlerinde keçi yoğurdu ( ev yapımı ) ve mutlaka meyvesini yiyor. Aralarda atıştırlmalık olarak bebek keki ya da bebe bisküvisi yapıyorum onları da seviyor.


Kahvaltıda pekmezli ıhlamur içiyor. Peynir , tam buğday ekmeği ayrı yiyor. Yumurta yediremiyoruz son dönemde bende çüzümü tam buğday unundan krep yapmakta buldum ekmek yerine onu yiyor hem süt hem yumurta yemiş oluyor ço kda sevdi, şimdi omlet deniyorum ama onun yumurta oldupunu anladı tükürüp duruyor.


Doktoru haftalık olarak dengeli olmasına dikkat et diyor, her gün et yemese de olur bir öğün sadece makarna da yiyebilir ya da sadece çorba da olabilir, ertesi gün proteinle dengelemeliymişiz.


Balığı çok seviyor bayılıyor. Mevsimine göre taze deniz balığı almaya çalışıyorum. Levreği çok seviyor.
Gününe göre keyfi yerindeyse bir büyük balığı bitiriyor 


Pınar hanımdan alıyorum mümkün olduğunca herşeyi, tambuğday unundan ev makarnasına bayılıyor minnoş, bir de son zamanlarda harika bir ürün sundu, sebze kurusu muhteşem, pişerken makarna suyuna ekliyorum ya da çorbalarına, hem çok lezzetli oluyor hem de çok sağlıklı tavsiye ederim.


Geçen gün kıymalı karnıbaharı severek yiyen Defdef birdenbire hiç tadına bakmayınca bu tarif yetişti imdadıma , akşam yaptım bayıldı bizimki, yalnız ben fırında pişirdim.. çook lezzetli oldu


http://yagizlahayat.wordpress.com/2012/03/26/karnabahar-koftesi/



Bu arada anne sütüne de devam ancak sütüm çok azaldı artık günlük ihtiyacını karşılamıyor pastörize keçi sütü ile tamamlıyoruz. Yakında sağma işine bir son vericem sanırım iyice yorucu olmaya başladı...










Thursday, March 22, 2012

Bebekle Viyana izlenimleri

Geçen ay yaptığımız seyahatimizin üzerinden daha da fazla geçmeden ilk bebekli gezimizde Viyana izlenimlerimizi paylaşmak istedim...



Havaalanı : Uçağın çıkışında pusetimiz hazır bir şekilde bizi bekliyordu çok mutlu oldum. Körükten kolayca çıkıp biraz yürüdüm ama kesinlikle karışık değil. Çıkış için bir kat aşağı iniyorsunuz ve asansör çok kolayda.Ayrı bebek odası göremedim tuvaletin içinde bir bölümdü ama temizdi altını silmek için pamuklu besler vardı ıslat kullan at olanda güzeldi

Ulaşım : Çok güzel bir metro ağları varmış ama biz hiç kullanmadık eşime araba vermişlerdi. Trafik zaman zaman yoğun ama İstanbul gibi değil yavaşta olsa akıyor.Sürücüler çok saygılı özellikle de pusetli yayalara :) otopark çok fazla yok olanlarda yer yok ve çok pahalı. Sokaklara park edersenizde- yer bulabilirseniz- internetten online ödeme yapıyorsunuz her saat için değişik bir sistem. Yeraltı otoparklarına bıraktıysanız aracınızı yaya çıkışında asansör yok koca puseti sırtlandık :(


Yeme- İçme : Öncelikle şinitzel hakikaten güzel . Geleneksel yemeklerin yapılıp ev şaraplarının olduğu, sokak aralarında turistlerin pek yolunun düşemeyeceği restoranlara gittik, eşimin iş arkadaşlarının tavsiyeleriyle, şaraplar harikaydı porsiyonlar kocaman ve gerçekten değişik yemekler vardı. Bu restoranlarda mama sandalyesi bulduk hep ama turistik yerlerdeki popüler mekanlarda bir tane bile bulamadık. Portatif mama sandalyesi alsaymışız dedik keşke Defne yi zaptetmek zor oldu .Bebek bakım odası yok maalesef bu tür yerlerde. Alışveriş merkezlerindekiler fena değil ama.


Gezme Tozma: Bebeyle biraz zor oldu hava daha sıcak olsa parklar bahçeler güzeldi ama. Yine de biraz meydan biraz müze gezebildik. Daha çok Defnenin uyku saatlerine göre ayarladık o uyuyunca otele döndük hep. Bebeksiz günlerimizdeki tatillerimizden epeeey farklıydı anlayacağınız.


Bebe yeme –içme : Defne için TR den bir sürü org. bakliyat getirmiştim yanımda, kuzu eti de bulduk heryerde billa market zinciri var organik ürünlerde bulunuyor. Keçi yoğurdu ve keçi sütü de bulduk buralarda. Otelde her sabah yemeğini yaptım, yanımıza alıp öyle çıktık . Çeşmelerden su içiliyor biz içtik ama minnoşa 1,5 lt lik pet şişe aldım yine de.


Yakın yerler: Prag 2 saat Budapeşte 2,5 saatmiş arabayla ama cesaret edip gidemedik ,Sadece bir gün Bratislava ‘ ya gittik ( Slovakya) 1 saat Viyana ya. Nehir kenarında yürüyüş yapıp yemek yiyip döndük ...

Bir sonraki gezimizde daha tecrübeliyiz daha  verimli geçecek umarım
..








Monday, March 19, 2012

'ANNE'

Bugünlerde Defne den ilkler peşpeşe geliyor!


Son zamanlarda bir kaç kelime söyleyerek konuşma çabalarına başlamıştı minnoş. İlk kelimesi ortalamada iştahlı oluşunu anlatırcasına mama oldu kuzunun, peşinden baba geldi eşim o günden beri mest:)  araba, top görünce gool en sonda bakıcısına ado ado diye seslenirken ( Vardo demek istiyor) duyduk kendisini...


Dün kitap karıştırırken birden tam ve eksiksiz olarak anne dedi... Önce inanamadım iki kez daha tekrar edince kameraya koştum hemen:) yakalayamadım ama


Bu nasıl bir mutluluk. Sanki bir yıldır bütün uykusuz gecelerimde bu anı bekliyordum gibi ayaklarım yerden kesildi.. Şimdi papağan gibi her tekrar edişinde kalbim sıkışıyor mutluluktan..


Defneeem beni öyle mutlu ediyorsun ki iyi ki varsın birtanemm!!!


Hakikaten senden önce ben nasıl mutlu oluyor muşum ? olmuyormuşum galiba gibi yapıyormuşum şimdi anlıyorum yaa
ilk günlerimizden
doktorumuzda

Friday, March 16, 2012

İnsanlık için küçük ama bizim için büyük adım

Küçük cimcime, tarçınlı kurabiyem Defdef bugün ilk bağımsız adımlarını attı !

Aylardır süren tat tay durma sıralama korkup yere oturma çalışmalarından sıkılmış olacak ki sabah tv ünitesine tutunmuş sıralarken aniden babasına beş adım atarak gitmiş


Eşim aradı heyecanla Defne yürüdüüüü diye sevineceğime ilk tepkim hüngür hüngür ağlamak oldu. Nasıl bastırdı birden tutamadım kendimi -Göremediiiiiim diye, niye burdayım bennnnnn diye hönkürürken birden açık ofiste olduğumu hatırladım. Sevineceğime böğür böğür ağladım inanamıyorum kendime yaaa
Bu vicdan azabıyla yaşamak çok zor . Çoğu annne böyle değil. Ya işten ayrılacağım – ki bu şu anda mümkün görünmüyor – o zaman bu durumu kabul edip kendime ve bebeğime en az zararla yaşayacak hale getireceğim. Sanırım profesyonel bir yardım alma zamanım geldi..


Neyse bu çok uzun bir post konusu

Güzel meleğim, adımların hep heyecanlı hep mutlu, umutlu yarınlara olsun..


İlk adımın kutlu olsun kuzum.


Seni çoooooook ama çoooookk seviyorum

Tuesday, March 13, 2012

Bebekle tekbaşına uçakta

Geçen ay Defneyle ilk yurtdışı tatilimizi yaptık, öncesinde çok telaşlı günlerimiz olmuştu, bir de ben çok ciddi bir soğukalgınlığı geçirip hastanelik olunca hazırlıklar herşey son güne kaldı. Ödevime iyi çalışamadım.



Bebekle tekbaşına uçak yolculuğu yapacaklara tecrübelerimi aktarmak hemde yaşadıklarımı ileride Defne hanımın okuması için not düşmek istedim 


Öncelikle tekbaşına boyle bir seyahati göze alan anne kişisinin sinirlerinin çok güçlü, fiziksel olarak tam donanımlı olmasını şiddetle tavsiye ederim.


Sonra da bebeğinizin iyi gününde olması için biraz duaya ihtiyacınız olabilir. Aslında bu bebeler annelerinin ruhhallerinden acaip etkilendikleri için siz ne kadar rahat olursanız o kadar rahat geçecektir yol, tecrübeyle öğrendim bunu.


Havaalanında ablam eşlik ettiği için bize hiç sorun yaşamadık . Defneciğim pusetinde etrafına gülücükler saçarken ben check in de işlemlerimi kolayca hallettim. Puseti bagaja veremedim o olmadan Defne yi ve sırt çantamı taşıyamazdım . Kontuardaki cici ablaya biraz hüzünlü ve endişeli bakışlar fırlatarak cam kenarından bir koltuk vermesini , üstelikte yan koltugunuzu boş bırakmasını sağlayabilirsiniz. Böylece Defneciğimi uyuduğunda rahatça yatırabildim 


Uçuşumuz 12:15 teydi ve biz saat 10:00 da havaalanındaydık.


Sırt çantama Defne için yedek bir kaç kıyafet bir kaç kukla- en sevdikleri- en ufak iki kitabı , bol bol emzik, bez ıslak mendil alt açma gibi elzem ihtiyaçları doldurduğumda 9 kg oldugunu görünce çok şaşırdım ama yapacak birşey yoktu bir güzel sırtlandım! Ilık anne sütü dolu bir biberon ve 200 ml lik yedek süt termos çantamızdaydı. Ayrıca beslenme çantası türü bir çantaya da yoğurdu, öğlen yemeği ve meyve almıştım. Bunları ayrı çantalara hazırladım ki x ray dan geçirmeden içeriğini gösterek yandan geçirebileyim.


Defne evden çıkarken sabah uykusu sinyallerini veriyordu arabada hemen daldı zaten. Havaalanında ise mecburen uyandı ama iyi oldu tam alamadığı sabah uykusuna uçakta devam eder diye düşünmüştüm öyle de oldu 


2. kontrolden itibaren yalnızız işte macera şimdi başlıyor.


Önce sırt çantamı x –ray a veriyorum , Defneyi de polis memuruna ve puseti katlayıp iki parça halinde x raya kaldırıyorum. O sırada gözüm hep Defne de ağlıyor mu huysuz mu huzursuz mu sanki polis alıp kaçacak çocugumu... Onlar x ray dan geçerken 2 ayrı termos çantayı içinin kurcalanması için bir başka polise verip ben geçiyorum bu kez x-ray den. Termos çantadaki tüm yiyecekleri tek tek kontrol ediyorlar yoğurdun ve sütlerin tadına bakmamı istiyorlar, kendi sütümün tadına bakıyorum böylelikle... Puseti kurup Defneyi oturtup sırtıma çantayı koluma termosları vurup direk kapıya yollanıyorum... Bu kısım ilk zorlu etap ,sanırım 1 kg kadar verdim ama başardık !!


Kapı açılıyor körüğe giriyorum en zoru bitti diyorum içimden, puseti teslim edeceğim uçağın kapısında , kuzumu kucaklayıp koltuga geçeceğim ve bitti işte derken o da ne ! körüğün sonunda merdiven var ve 1 kat aşağıda bizi bekleyen otobüs!! Olamaz.Sırtımdaki çanta gittikçe ağırlaşıp beni geri çekiyor zaten asansörde yok ! o kadar sinirlendim ki nasıl olur bu, geri gidip kapıdaki görevlilerden yardım istedim. Güçbela pusetle otobüse ulaşmayı başardım. İnerken de birileri yardımcı oldu, buz gibi esen rüzgarla birlikte merdivenin başındayım şimdi , Defdefi kucakladım 11 kilo, sırtımda da var bir 10 kilo allahım o basamaklar bitmedi bitemedi dizlerimde derman kalmadı ve beklenen tepki Defdef çığlık çığlığa ağlıyor 


Koltuğa yerleştim ama pilim bitmişti, üstelik daha yol yeni başlıyordu..Bir ara kontrolümü kaybedip bende Defdef le birlikte ağlayacağım sandım ama sonra toparlandım.


Tabi alışık olmadığı bu ortamda Defne yi sakinleştirmekte epey zorlandım , sürekli ayağa kalkmak istedi bir süre sonra hiç susmadan ağlıyordu artık... Kalkış anıyla birlikte sütünü içirdim sakinleşti, biraz kukla oynadık biraz kitap baktık, sonra baktım gözler gidiyor , yanımızdaki koltuğun boş olması harikaydı güzel bir yatak yaptım ona, kalkıştan 20 dk sonra uyumuştu bile.. Sonraki 2 saat boyuna hiç uyanmadı kuzum, öpe koklaya uyandırdım..İnişimiz binişimizden çok daha kolaydı, uçağın kapısında pusetimiz hazır bizi bekliyordu ve körükle direk alana indik, bagajımızı alıp koşa koşa babamıza gittik 


İlk başbaşa uçak yolculuğumuzda başlangıçta çok zorlansam da yine de iyi idare ettiğimi düşünüp kendimle gurur duydum vallahi ...


Alınacak derslerim var tabi


Birincisi; sırt çantasında çok daha az eşya- oyuncak olmalıydı, çok ağırdı gereksiz yere zorlandım .


İkincisi; O kadar çok yemek – yoğurt vs almama gerek yokmuş sanki kıtalararası uçuyoruz ve uçakta hiç birşey yok .sadece 150 ml süt içti ayrıca


Üçüncüsü de o kadar efor sarfedebileceğimi düşünüp daha ince ya da kolay çıkarılır bişeyler giymeliymişim sıcaktan fenalık geçirecektim !


Ha birde baston puset almalıymışım koca iki parçadan oluşan travel sistem pusetimiz çok ağırdı belim koptu


Maceramızın ‘ Bir yaşında bir veletle kışın ortasında Avrupa nın ortasında neler yapılır ‘ kısmı ile devam etmek üzere...

Monday, March 12, 2012

oyun grubumuz

Diyorum ya hep paylaşıldıkça artıyor bilgi..


Herşey daha kırkımız çıkmadan sütümü arttırmak için nette dolaşırken emziren anneler grubunu keşfetmemle oldu.
Çok da iyi oldu, bunca zamandır öyle çok şey öğrendim ki. Yalnız olmadığını hissetmek harika.

İşte bu gurupta yaşıt bebekleri olan birkaç arkadaşın önerisiyle buluşmuştuk ilk kez. Sanırım ekim ayıydı.
Baktık hepimiz bu buluşmadan pek memnun ayrıldık devamını getirelim dedik ve düzenli olarak toplanmaya başladık..

Uzmanların da dediği gibi belli bir aydan sonra bebeklerin dış dünya ile iletişimleri çok hızlı ilerliyor. Sosyalleşmelerini sağlamamız lazım. Zaten hafta içi tüm gün bakıcı ya da anneanne-babaanneleriyle kalıyor  minnoşlar kimseyi göremiyorlar çokça .
Bu buluşmalar annelere de iyi geliyor doğrusu. İnsan aynı şeyleri yaşadığı paydaşlarını görmek istiyor.

Havalar ısındıkça bu tür aktiviteleri arttırmak istiyorum kızımla.
Bu cumartesi 5. buluşmamıza gittik, kadromuz genişledi çok da iyi oldu, 7 anne 7 bebek çok eğlendik.
Canım benim öyle uyumlu ki hiç problem çıkartmadı. Gerçi arkadaşları bize geldiğinde oyuncaklarını pek paylaşmak istememiş ağlamıştı ama sonra açıldı alışmıştı minnoş.

Çocukluk çağının doya doya oyunla arkadaşla oyuncakla geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Umarım Defdefe bu tür ortamları vermeyi başarabiliriz.





İşte cumartesi gününden birkaç kare
fotoğraflar Pelin teyzemizden, çok teşekkürler tekrar.

Friday, March 9, 2012

nereden başlasam...

Hani bazen olur ya , gelmez içinizden hiçbirşey.. eliniz gitmez birtürlü yazıya içinizden beyninizden cümleler akıyorken bile...


Hayalkırıkylıkları yaşıyorum son günlerde biri de kendime dair. İnsan kendini hayalkırıklığına uğratır mı ? Düşününce bu soruya cevabımı; aslında en çok da kendimizi hayal kırıklığına uğratıyoruz sanırım.


Bazen hayat sana istediğin şeyleri sunmasa da, ya da başka şartlar altında olsan çok isteyebileceğin birşeyi yersiz sırasızken sunup seni onu reddetmek durumunda bıraksa da ne olursa olsun hayat güzel, yaşamak güzel... Bu işte zaten hayat, bir gün iyi öbür gün kötü, başımıza gelenlerden çıkardığımız derslerden ibaret değil mi ?



Oysa ki günlük yaşamda herşey yolunda –şükür- Defne miz gün gün yeni birşeyler keşfederek bizi biraz daha kendine hayran bırakıyor. Bir insanın hayatı keşfetmesini seyretmek ne kadar güzel...


Daha iyi daha bilinçli bir anne olmaya çalışıyorum yaptığım herşeyin daha iyisini yapabilmek için uğraşıyorum annelik adına.. Öyle büyük bir vicdan azabım var ki ondan ayrı geçirdiğim saatlere dair. Tam 7 ay oldu çalışmaya başlayalı, alışırım sanıyordum ama başaramıyorum.


Defne nin benden uzakta olması fikri, bakıcıyla oynuyor olması gerçeği beni çok geriyor. Kameradan izliyor ve ağlıyorum ofiste..Oysa ki onlar eğlenirken Defne’nin kahkahalarını duyarken mutlu olmalıyım değil mi ?


Bu kısırdöngüler içerisindeyim son 1 aydır. Mutsuzluğumu etrafıma yansıttığım gibi Defne mde hissediyor belli ki son zamanlarda gece uykuları çok bölünüyor çok sık uyanıyor. Tükenme aşamasındayım uykusuz anneler klübünün bir numaralı üyesi oldum


Bir silkinip kendime gelmeli, sorunlarımı çözmeye odaklanmalıyım..Birileri beni kendime getirebilir mi..


(belki de yazmak bile ufak bir başlangıçtır ne dersiniz, kabuğumu kırıyor muyum acaba?)


Bahar a dair umudum var ama...

baharın en güzel şekli