Friday, December 31, 2010

:Bebeğime mektup

Canım bebeğim , bu sana yazdığım ilk mektup. Aslında bu blogu senin için açtım, ileride birlikte okuruz diye, belki de ilgini çekmez bile ama olsun. Ben bugünden geleceğe anı olsun dedim.

Yeni yılın bu ilk saatlerinde içimde kıpır kıpır sen ve ben, büyük bir heyecan ve mutlulukla başbaşayız. Henüz ismini kesinleştiremediğimiz için sana isminle hitap edemiyorum.
Herşeyden önce birbirini çok ama çok seven ve bu kişiler tarafından çok ama çok istenilen bu yolda çok uğraşılan bir bebek olduğunu bilmeni isterim.
Ne kadar şanslısın bu konuda, hayata başladığında sana vereceğimiz sevgiden bunu anlayacağını düşünüyorum.
Kocaman bir tiyatro sahnesine adım atacaksın. Gün gelip kendi kanatlarınla uçmaya başladığında önüne öyle çok sahne çıkacak ki bebeğim, iyi kötü, mutlu mutsuz pek çok şey yaşacaksın. Bütün bunları yaşarken istediğim tek şey ise; ne olursa olsun kendini sevmekten ve kendine güvenmekten vazgeçmemen ve insanların içindeki iyiliğin hiç bitmeyeceğini unutmamandır. Umutla , güzellikle ve sevgiyle yaşamanı dilerim bu hayatı.

Cinsiyetinin kız olduğuna bu kadar mutlu olmamın sebeplerinden biri de ileride senin de bu duyguları tadabilecek olman. Ayrıca kadın beyninin ve ruhunun ne kadar ince olduğunu görünce eminim sende iyiki kız olmuşum diyeceksin. Ben seninle birlikte anladım biliyor musun kadın olmanın ne kadar yüce bir şey  ve gerçekten bizlere sunulmuş bir şans olduğunu. Erkek çocuklar gibiydim, yirmili yaşlarımın sonuna kadar pantolon ve şort dışında birşey giymeyen, hayatının ilk topuklu ayakkabısını nişanında giyen ve doğal olarak yürüyemeyen, süsle püsle hiç işi olmayan. Bakalım sen nasıl olacaksın.

Bir yerde okumuştum bebekler meleklerin yanında hayata gelecekleri anneleri babaları seçermiş. Sen bizi seçtin teşekkür ederim canım kızım, umarım seni layıkıyla yetiştiren ebeveynler olacağız babanla birlikte.
Gelişinin haberiyle  yuvamızdan taşan mutluluk hep bizimle olsun.
Seni çok ama çooooooooook seven  be bunu kelimelere dökmenin imkansız olduğunu şu an itibariyle bir kez daha anlayan annen..

Wednesday, December 29, 2010

2010 biterken...

Hani hep olur ya yeni bir yıla girerken şöyle bir arkaya dönüp bakarız. Neler yaptık neler yaşadık. Sonra yeni yıl için hedefler, planlar yapılır. Bu sene bütün bunlar çok boş geliyor bana. Hayatımın en güzel yıllarından birini geride bırakıyorum ve çok daha güzel olacağına inandığım bir yıla giriyorum.
Büyük ikramiye çıkmış kadar mutlu hissettiğim için kendimi, gerisi öyle boş geliyor ki.. Biliyorum son dönemde hep sıkıntılarımdan bahsediyor şikayet ediyorum gibi duruyorum, sıkıntılar devam ediyor ama  anne olmak için normal  diyorum  ve şikayet etmiyorum.

2009  benim için çok kötü geçmişti, sanırım geriye dön ve en kötü yılının hangisi olduğunu söyle deseler  2009 derim ama 2010 çok şükür ki her açıdan mutluluk getirdi bize.Sağlık risklerimde iyileşme, Egemin yeni işi, yeni ev ama herşeyden önemlisi Pıtırcık hanım yola çıktı, herşey yolunda giderse martın ilk günlerinde kucağımıza alacağız kendisini.

Bir insan daha ne isteyebilir ki. Kendimi çok ama çok şanslı görüyorum ve evrene milyarlarca kez teşekkür ediyorum.

Umarım 2011 hepimize  olmasını istediğimiz güzel şeyleri getirir.....

Bu yıl bitmeden minik meleğime ilk mektubunu yazmaya karar verdim. Bakalım...

Monday, December 27, 2010

tansiyon

Küçük tansiyonum 4-4,5.Aslında bir kaç gündür vardı, perşembe ve cuma şirkette hemşire de aynı değeri görüp biraz yatırmış soda içirmişti, hissettiğim aşırı yorgunluğun sebebi buymuş demek.Dünden beri tansiyon yerlerde tabi işe  de gidemedim.Doktorun tanısı hipotansif gebelik. Bol sıvı alıp dinleneceğim kendimi yormayacağım çok ayakta kalmayacağım...Sersem gibiyim sürekli bir uyku hali.. Sol tarafıma yatacakmışım ki bu kasığımdaki ağrıyı arttırıyor. geceleri uyku kalitem yerlerde, uyku mu uyuyorum mücadele mi ediyorum bilemiyorum.

Yoo yo kesinlikle şikayet etmiyorum, başıma gelecek herşeye razıyım yeter ki kızımız iyi olsun, sadece beklediğimden daha zor bişeymiş hamilelik, 2.trimestırdaki gibi laylaylom geçecek zannederken son haftalara geldikçe beklenmedik şeyler çıkmaya başladı. Yine de yüksek tansiyon kadar riskli birşey değilmiş bu durum o yüzden Cem bey içimi rahatlattı.
Bugün ve yarın evdeyim. Kendimi yormam yasak, bir o koltukta yatıyorum bir  kitaba dalıp bir diğer koltukta örgü örüyorum. Ani kalkışlardan falan çekiniyorum başım öyle dönüyor ki, Ege de yarım saatte bir arayıp içtima alıyor. Duşa girdim az önce sonra kızdım kendime gereksiz risk almaya bayılıyorum, akşamı bekle evde biri olsun dimi. Sanki kokacağım akşama dek.
Neyse ileride bu postu okuyup gileceğim işallah kızımla birlikte, şimdi biz minnoşumla meyve yiyerek biraz film keyfi yapacağız. İş mi kimin umurunda ?

Sunday, December 26, 2010

Alışveriş listesi ve sağlıklı seçimler...

Haftasonunu mümkün olduğunca çok dinlenerek geçirmeye çalışıyorum, haftaiçi gerçekten çok zorlamışım kendimi  cuma akşamı eve gelince anladım.
Alışveriş listemizi güncellemeye çalıştım dün, annemin gelmesini bekliyorum, onun aldıklarını da ekleyip kalan eksikleri tamamlayacağız yavaş yavaş. Yine de dün dayanamadım mothercare den yenidoğan body ve tulumlarından aldım birer paket, öyle şirinler ki
Dün epeydir alıp almama konusunda kararsızlık yaşadığımız  kurutma makinesi araştırmasına girdik. Araştırmamız çok uzun sürmedi 1,5 saat sonra almıştık:)  Bebekli hayatımızda daha da çok lazım olacak diye düşünüyorum, kullanan herkes çok memnun boşuna almışım diyen duymadım. Tabi piyasada çok marka ve epey farklı fiyat alternatifleri var ama biz abla sözü dinledik diğerlerinin iki katı olmasına rağmen Bosch A sınıfı ( enerji tüketiminde çok bilinçli olmalıyız)  güzel bişey aldık. yarın akşam getirecekler.Umarım güzel günlerde kullanırız.

Bebeğin biberon ve benzeri ihtiyaçları için nette araştırma yaparken BPA olayına takıldım. Uzun bir süredir plastik konusunda okuyorum zaten ambalajların altında yazan sembolleri biliyorum evde damacana su tüketmiyoruz cam şişe tedarik etmeye çalışıyoruz, plastik atık üretme konusunda ise hastalık derecesinde hassasım ama BPA olayını biberonlarla birlikte duydum.Tesadüfen keşfettiğim sitelerden biri, BPA konusunda uzun araştırmaları var,  şuradan detaylara ulaşabilirsiniz. Blog dünyasını bu yüzden seviyorum işte, duyarlı ebeveynler sayesinde bir çok faydalı şey öğreniyor insan. Ekoanne ye teşekkürler.Kesinlikle cam biberon türevlerini alacağım bebişe.

Taşınalı 2 ay olacak neredeyse her haftasonu Ege ye hatırlatıyorum kileri düzenlemesi için, bugün ikna edebildim neyse ki beraber çalıştık biraz, o karmaşada kilere kaldırılan tripoduma da kavuşmuş oldum böylece, daha özgür fotoğraf çalışmaları yapabilirim  :)

Dün akşamdan beri tansiyonum biraz düşük, niye anlamadım kalbim ise dışarı çıkacak gibi hızlı ve şiddetli atıyor, pazar gününü minimum aktivite ile geçiriyorum, eğer normale dönmezsem yarın sabah Cem bey i arayacağım.Pıtırcık ise her zamankinden daha az hareketli , herşey yolundadır dimi... off endişe bulutları kümelendi yine....

Friday, December 24, 2010

şükür

Radyoloji raporum çıktı, dünden beri çok daha iyiyim. Yeni kitlelerimi de kabul ettim, onlarla yaşamaya hazırım artık.
Dün doktorum aradı,  mevcutların üzerine sağ göğsümde tesbit edilen 3 farklı komplex kisti bir süre takip edeceklermiş, zaten şu an hiçbirşey yapamayız doğumdan sonra emzirme sürecindeki farklılaşmayı görelim bir süre daha takip edip duruma göre karar verebiliriz, kötü bir şey yok merak etme dedi. Çok rahatladım. Şimdi tamamen doğuma ve emzirmeye odaklanabilirim.
Hamilelik öyle bir süreç ki hormon fırtınaları kopuyormuş vücudumuzda o yüzden herşeyi bekleriz bu tür durumlarda diyor Zafer Hoca. Onların teorisine göre süt kanallarının çalışmasının ve emzirmenin  o lanet kitleleri yok edici etkisi olacakmış. O yüzden çok çok emzirmemi istiyorlar. İşallah çook çok sütüm olur bende kitleler bitene kadar 5 yıl falan emziririm diyorum arkadaşlara yuh artık diyorlar :)


Öyle işte, çok yorgundum dün, Çerkezköy'e gittim iş için orada ayakta sunum yaptım dün akşam üstü şirkete döndüğümde sol bacağımı sürüklüyordum resmen ve bugün için işe gelmiycem diyordum ama akşam üstüne doğru gelen bu haberle ve dün gece kesintisiz 7 saatlik uykuyla dayanamadım geldim işe


Öyle işte minik meleğim ben seni büyütüyorum sen de anneni iyileştiriyorsun, buna inancım sonsuz.Seni o kadar çok seviyorum ki.
Nasıl bir aşk bu, çok uzun  uzun yazmak istiyorum senin hakkındaki düşüncelerimi ama sonra biliyorum kelimeler o kadar yetersiz kalacak,  ne yazarsam yazayım içimdeki çağlayanı anlatmaya yetecek kelime bulamayacağımı anlayıp vazgeçiyorum. Tek yapabildiğim bebeğim, sana ve tüm evrene teşekkür etmek ve şükretmek.

Tuesday, December 21, 2010

29. haftada Pıtırcık tan haberler...

Dün akşam doktorumuzdaydık.Geçen haftadan beri hastanelerdeyim önce tiroid kontrolleri, sonra kitle takibi ama bu en enn güzeli tabi.
Çok şükür herşey yolunda, 1340 gr olmuş minnoş, keyfi yerindeymiş, 28+2 idi dün 5 gün kadar önde gidiyormuş, sen nasılsın dedi Cem bey. Konuştuk biraz  rahatlattı epey beni. Kasıktaki fıtık başlangıcı ise gerilememiş, eğer tamamen fıtıklaşırsa erken ayırlabilirsin dedi. Kendimi yormamam gerekiyormuş işyerinde ise tempo tam aksine son ayların en yoğun koşturmacasını yaşamaktayım . Nasıl olacak nereye kadar idare edebileceğim bakalım. 2 gün rapor vereyim dinlen biraz dedi ama almadım geldim yine. Bu haftayı da atlatır işleri toparlarsam belki alırım bilemiyorum...Kendime bu konuda çok kızıyorum...

Radyolojiden ise ses seda yok, rapor çıkmadı hala. Aslında bebeğimin beni iyileştirdiğini biliyorum. Hissediyorum, ama derinlerdeki o korkuyu atamıyorum bir türlü. Sevgili Duygu ya  ve Sarı Çizmeli ye çok teşekkür ediyorum, güzel yorumları için...

Böyle zamanlarda hep Nazım ın bir dizesini hatırlatırım kendime
'En güzel günlerimiz henüz yaşamadıklarımız'

Her gece uyumadan önce bebeğimizle yaşayacağımız zamanların hayalini kuruyorum, dün gece rüyamda güzel bir koyda ailecek yüzüyorduk mesela, bundan daha güzeli var mı ? Bunun hayalini bile kurabildiğim için Tanrıya teşekkürler binlerce kez...

Fotonot: Şöyle bir koy mesela,Rodos tatilinden Lindos koyu, harika bir yerdi..

Saturday, December 18, 2010

Herşey güzel olacak dimi ?

Bu hafta gerçekten çok çok yoğundu cuma günü ise aniden ortaya çıkan Macaristan Sağlık Bakanlığı denetimi üstüne tuz biber oldu, 2,5 saate yakın denetlendim ve ayakta kaldım zaten sol kasık beni acaip zorluyor, dün akşam işten çıktığımda gerçekten ağlayabilirdim yorgunluk ve ağrıdan. O  yorgunlukla Egemin doğumgünüm için organize ettiği yemeğe gittim , insanın can dostlarıyla olması gerçekten herşeyi unutturuyor. Bütün akşam onca yorgunluğa rağmen sohbetle güzel yemeklerle nasıl geçti anlamadım. Bir yaşı daha geride bırakırken en sevdiğim dostlarımın güzel dilekleriyle çok şirin bir pastanın üzerindeki mumları üfledim. Dileğimi tuttum tabi önce. Egem yine çok güzel bir pasta yaptırmış  fotoğrafını en kısa zamanda ekleyeceğim. Her yıl olduğu gibi ailemizin pastacıları sevgili Ebru ve Dilber döktürmüşler yine merak ederseniz şu adrese tıklayınız.
Ellerinize sağlık bayanlar görüntü de tadı da muhteşemdi :)


Bugün 3 ay da bir takip edilen kitlelerimin kontrolü vardı. 10:30 daki randevuma 11 de alındım,  o hastanede o katta beklemek beni çok geriyor. Ultrason başladığında başağrımda başlamıştı. Zafer Hocanın yüzünü pek beğenmedim, sağ memedeki mevcut iki kitlenin üstüne yenileri oluşmuş, bana açıkça söylemedi ama raporu yazınca konuşacakmışız. Ne diyebilirim ki birşey olduğunda hemen sevinmemeyi ya da üzülmemeyi öğrendim aslında, şimdilik bekleyeceğiz, doğuma ne kadar yapacak birşey yok , raporu haızrlayınca arayacağım dedi ve çıktı.. yatakta oyle kaldım...

Aslında olacaksa olacak biliyorum ama bebeğime kim bakar ki onun bana ihtiyacı var , bu düşüncelerle çıktım ultrasondan , Ege yüzümü görünce anladı zaten, arabada ikimizde konuşmadık. Denetim devam ediyordu  bu arada, telefon geldi ve şirkete gelmek zorunda kaldım. Harika bir cumartesi yani.
İç karartıcı bir yazı oldu dimi, aslında ben hep güzel şeyler yazmak istiyorum.

Geçen pazar çektiğim bir kaç fotoğrafla bitireyim bari. Tarihleri 12/12 /10,  yani pıtırcık 27+2 günlük...


Thursday, December 16, 2010

Bugün benim doğumgünüm !

Bugün tamı tamına 34 olduuuumm,  kocaman 34 !



Bugün benim doğumgünüm.. Hayatımın en güzel 16 aralık ı aslında. Nedeni de belli.Hayatımın enn en güzel hediyesini aldım ben bu sene...daha nolsun değil mi. Umarım herşey yolunda gidecek ve sağlıkla kucağımıza alacağız yakında... Bugünlerde bunun dışında hiç birşey pek umurumda değil açıkçası...

30 dan sonrası ne hızlı geçti. Hep duyardım aman canım abartıyorlar derdim.Doğruymuş.
Yine de çok güzel mutlu anılarla doluyum.Geriye dönüp baktığımda iyi kötü bir sürü şey yaşadık, kişisel şans skalasında ortalamanın üstünde bir hayatım olduğıunun farkındayım sağlık problemleri dışında.Sürekli şükür ediyorum iyi kötü yaşadığım herşey için.



Özellikle 2009 da yaşadıklarımızdan sonra,  hayattan çok şey öğrendim En önemlisi sadece anı yaşamayı ve hayatın anılar toplamı olduğuydu.


Şimdi ise bir daha asla geri dönüşü olmayan bir şekilde  hayatımın değişmek üzere olduğu zamana çok yaklaştım. Hiç bir değişimi bu kadar çok istememiştim sanırım.

Hayatımız boyunca bir sürü sıfata sahip oluyoruz, eş, evlat, işçi memur vb.. ama hepsinden vazgeçme seçeneğimiz kendi ellerimizdeyken biri var ki üzerimize geçirdikten sonra asla vazgeçemeyeceğimiz bir sıfat. Annelik- Babalık.. İşte bu yüzden hayatın en büyük sorumluluğu bence. Herşeyden vazgeçebiliriz ,  üzerimizdeki tüm etiketlerden  istersek bir kerede sıyrılabiliriz  ama annelik sıfatı tüm bunların dışında çok başka bir yerde...


Bu sene pastamın mumlarını üflerken sadece sadece tek bir dileğim olacak. Minik meleğimi sağlıkla kucağımız alabilmek.

Tanrım sana teşekkürler, sunduğun herşey için...

Fotonot : Geçen 16 aralıktaki pastam. Sağlık problemleri,  korkular ve büyük bir kayıpla geçen yılın ardından sevgilim böyle bişey yaptırmıştı bana. O gece ki dileğimin  gerçek olduğu için çok mutluyum:)

Monday, December 13, 2010

Teyzesinden çeyizler...





İşte benim ablam.. ne diyebilirim ki. Aylardır bir şeyler örüyor bana pek göstermiyordu. Fotoğraflarını çekip getirmiş!
Bakar mısınız yukarıdakilerin güzelliğine, bunlar sadece bir kaçı..... Ah pıtırcık ne kadar şanslısın bilsen  ve bende ne kadar şanslıyım. Böyle bir ablaya sahip olduğum için. Canım bişey ister gece yarısı pişirir getirir, hasta olurum çocuklarını bırakır gelir koşar daha neler neler.
Hayatımın her döneminde yanımda yüreğimin içinde olan, hep kol kanat geren annem alınmasın ama annemden çok üzerime titreyen birtanecik ablam. İyi ki varsın iyi ki ablamsın... Sana şımarmayayım da kime şımarayım ben :)

Mim-Sarıçizmeli ve kar

İşten geldim kar sulusepken yağıyordu, yemek yedim biraz dinlendim derken annem aradı Erdek ten,  heryerin nasıl bembeyaz olduğundan bahsediyordu ki arkamı döndüm lapa lapa kar başlamış :) Şimdi pencer önü koltuğuma oturdum gökten süzülüşlerini izliyorum. Çook güzelll.

Her yer bembeyaz olsun, tüm çirkinlikler kapansın...

Kitaplığa gittim az önce ,  blog dünyasındaki ilk MİM i gerçekleştirmeye... İtiraf ediyorum azıcık yanlı bir seçim oldu , o rafa elimin gideceğini biliyordum, tüm Elif Şafak kitaplarının olduğu rafa.Ama  bu kitabın gelmesi aklımdan geçmemişti. Siyah Süt .İçinde bulunduğum süreçte de  uyumlu oldu değil mi. Aman depresyonların herçeşidi nden uzak olsun .

Yinede  şaşırarak okuduğumu hatırlıyorum bu kitabı. Çok samimi bulmuştum özellikle iç hesaplaşmalarını iç seslerine kulak kabartışını.Ağustos 2009 baskısı bendeki İdeefixe den almışım.

55.sayfadan seçtiğim paragraf şöyle ;

Osmanlı tarihi boyunca Firuze gibi kaç kadın vardı acaba? Şair ya da yazar olabilecekken olamayan, ömür boyu yazabilecekken hiç yazamayan...Eserlerini bir sır gibi kendine saklayan.Kabiliyetleri kümeslerde çekmecelerde sandıklarda kilerlerde saklanan ve gene orada çürüyen heba olan ...Senelere on seneler sonra torunlarına masal anlatırken '' biliyor musunuz bende bir zamanlar şiir yazardım , roman yazardım , hikaye yazardım diye sırrını açan.. Bu da bir masalmış gibi...
Çok olmalı.

Sevgili Sarıçizmeli ye çok teşekkür ediyorum...

Sunday, December 12, 2010

Yeni bir hafta

Günaydın, 
Umarım güzel bir hafta olur hepimiz için. Buz gibi bir İstanbul sabahına uyandık, yollar çok riskliydi bu sabah. Trafikte her zaman ki gibi şahane !  Ablakuşumda süren 2 günlük sefahatim neredeyse cumartesi akşamına dek sürdü... İyice sevdim ben bu işi :) Kendim yetmezmiş gibi Ege de ablamda kaldı cuma gecesi , pek bi keyifliydi.Cumartesi gece eve geldik , daha önceden planladığım gibi pazar gününü evden çıkmadan geçirdim ama pek dinlendiğim ya da kendime vakit ayırabildiğim söylenemez. Gamze ve Ranalar geldiler, 4 yetişkin 2 canavar bir de biz epey koşturmalı ama bol sohbetli bol eğlenceli geçti. Gamze Teyzesi minnoşa bi sürü şeyler getirmiş yine. Eksikleri bir bir tamamlanıyor neredeyse...

Sevgili Sarıçizmeli mimlemiş beni ama bu haftasonu gerçekten hiç vaktim olmadı kütüphanenin önünden geçmeye de bloguma yazmaya da. Umarım bu akşam vakit ayıracağım..

Yarın tiroid kontrollerim için endokrinologumdayım, daha da önemlisi hamilelikle birlikte resmen unuttuğum, aklımda çoook gerilere attığım kitlelerimin kontrolü var. Cumartesi 10:30 da meme ultrasonundayım.Bebeğimizin verdiği mutlulukla sanırım hiç korkutmuyor artık o 3 minik canavar beni.
Biliyorum çünkü kızım varlığıyla mutlandırdığı kadar iyileştiriyor da beni, 3.ayın sonundaki kontrollerde 2 tanesinde küçülme başlamıştı buradan belli ...
Ameliyat zamanını ne kadar erteleyebilirsek o kadar iyi, emzirme şansım olacağı için bile çok mutluyum.İlk zamanlardaki cerrahları dinlemiş olsaydık şimdi yine hamile olabilirdim belki ama memeleri alınmış bir anne adayı olarak çok ama çok üzgün olacağım kesindi.

Tanrıya çok ama çok teşekkür ediyorum bana bu şansı tanıdığı için... Umarım herşey çok daha güzel olacak minnoşumla...

Thursday, December 9, 2010

kış geliyormuş...

Yarından itibaren hava sıcaklığı ciddi derecede düşecek, haftasonu kar gelecekmiş.. E gelsin artık değil mi..Haftasonu sıcacık evimden hiç çıkmadan pencere önündeki  sallanan koltuğa yerleşip pıtırcık hanım a birşeyler örerek geçirmeyi planlıyorum.Mutfaktan mis gibi kokular gelmesi lazım tablonun tamamlanması için. Bunun için de Egeyi çalıştırmam gerek, bakalım...

Bu akşam ablamdayım Ege İzmir e gitti, yarın akşam da  çok çok yakın bir dostumun Galata daki barında vedası var. Kafasına esmiş ucu açık olmak üzere Katmanduya gidiyor  kimbilir kaç ay- yıl sonra dönecek ( arada kaçar böyle) Ege kesin gidecek ama bende 1 saatliğine de olsa gitmek Önder le vedalaşmak istiyorum.buna da bakalım :)

Sevgili Sarıçizmeli mimlemiş beni. Blog hayatımdaki ilk mim bu. Cumartesi eve gider gitmez kütüphaneye dalarak mim i yerine getirmeye çalışacağım. Günler daha hızlı geçsin ister oldum , bebişime kavuşmak istiyorum bir an önce...



Fotonot: Göynük yakınlarındaki çubuk gölü, her kış buz tutar güzel manzaralar oluşturur. Bakalım kaç kış sonra gidebileceğim tekrar ...

Tuesday, December 7, 2010

27.hafta

Daha iyiyim sanki, sol bacaktaki kasılmalar biraz hafifledi en azından yatıp kalkarken rahatlama başladı, aksayarak yürüme ise devam ediyor. Umarım alışırım ve fıtık oluşmaz o zaman normal doğum hayalimi de unutmak gerekecekmiş :(  Neyse herşeyin hayırlısı diyorum.

Geçen cumartesi itibariyle 3.trimestira başlamışız, bu hafta gebelik.org dan okuduğuma göre gözlerini açıp kapama hareketlerine başlıyormuş pıtırcık. Bu arada hep sol yana yatarak uyuyun diyorlar ya, ben de elimden geldiğince buna dikkat ediyordum ancak şimdi acaba diyorum hep sola yattığım için ağırlık baskı yapıp sol taraftan fıtık oluşmasını tetiklemiş olabilir mi ?  Doktora soracağım bunu 28 .haftanın sonundaki kontrolümüzde.

Canım çok tatlı ister oldu yeterince beslenemiyor muyum acaba sürekli birşeyler kemirme halindeyim ama. En çok da ev yapımı yoğurtlarımdan yiyorum.

Daha önce bahsetmiştim sanırım Aysun Hanım dan, onun sayesinde her perşembe tazecik mis gibi süt kapıma kadar geliyor bu yeni evde de, hemen ertesi gün cam kavanozlarda missss gibi ev yoğurduna dönüşüyor. Tadına doyamıyoruz Ege ile... Bu tip işleri başaran insanlara ayrı bir hayranlık duyuyorum resmen, çok takdir edilesi bir şey yaptıkları, tıpkı Nazilli den inanılmaz lezzetler sunan Pınar Hn gibi. O kadar alıştık ki onun ürünlerine dışarıdan birşey yiyemiyoruz resmen, geçen hafta ki siparişimde ısırganlı otlu börek vardı, tadına doyamadık desem.

Her neyse iştahım ne kadar açılmış görülüyor iki saattir yemeklerden bahsediyorum.

Minnoşa yenidoğan yeleği örmeye başladım, geçen hafta ablam öğretmişti, bitince fotoğrafını ekleyeceğim bu arada teyzesi neler yapmış neler onları da en kısa zamanda çekip yayınlamak istiyorum.

Günler daha hızlı geçsin istiyorum artık...
Fotonot : Bu yıl Mayıs ortasında fotoğraf grubumla çıktığım Balat-Kariye Fotoğraf gezisinden , Kariye Müzesinin bahçesi

Saturday, December 4, 2010

haftasonu şenliği

Ağrılarla dolu bir hafta oldu ve nihayet haftasonu geldi, dün akşama doğru işyerindse başlayan migren ise kasık ağrımın üzerine tuz biber ekti. Eve geldim misafir olduğundan hemen dinlenme moduna geçemedim neyse ki uyuyunca migren geçmiş, bacağımda daha iyi uyandım bu sabah.
Ege fuar da olacak bütün gün , ben de ablama geçtim. Birazdan bebek alışverişi için ilk turumuza çıkacağız. Bakalım nasıl olacak çok heyecanlıyım, gördüğüm herşeyi alabilirim biriciğime. Alışveriş canavarının esiri olmak istemiyorum ama :)

Thursday, December 2, 2010

ortaya karışık...

Bugün de işe gittim.gitmesem bişey olmazdı ama işte içimdeki şeytan rahat bırakmıyor kendime çok kızıyorum.
Bugün sabahtan daha iyiydim gittim işe, öğlene doğru bacağım iyice ağırlaşmaya başladı,revirde 20 dakika uzandım. Bu şekilde 3 e kadar idare edip erken çıktım. Eve gelir gelmez uzandım uyumuşum. Bu kasık acısıyla yaşarım bebişe de olumsuz etkisi yok ama benim stresimin bebişe olumsuz etkisini ne yapmalı... Neyse herşey olacağına varacak, ya bu ağrı gerileyecek ya da ben bu şekilde idare edecek topal gezeceğim ve  bir çözüm bulucam ya da erken izne çıkacağım -ki bu en son istediğim şey.

İç kararttım yine dimi. Oysa bu hafta bebişin ihtiyaç listesini hazırlamaya başlamak istiyordum..Netten biraz araştırma yapmaya başladım aslında, bazı şeyler gerçekten gerekli mi bilemiyorum. Çok idealist değilim.Gerçekten kullanılacak işlevsel ürünleri tercih etmeye çalışacağım ama alacak ne kadar çok şey varmış, nereden başlayacağız bakalım.

Herşey güzel olacak değil mi :) aşağıdaki gibi dertsiz tasasız pozlar vermek istiyorummmm...


Foto not: 2008 rodos kaçamağından bir kare. Biraz bira biraz ouzo sonrasında hayat maksimumda :))

Wednesday, December 1, 2010

gittim de ne oldu

iyi oldu!! Şu an ağrıdan kıvranıyorum.. İş tavsiye vermeye gelince mangalda kül bırakmayan ben kendim sözkonusu olunca kendime  bu kadar mı acımasız olabiliyorum.

Dün bütün gün dinlendim, sadece zorunlu ihtiyaçlar için kalktım, hep yatay vaziyetteydim.Ağrı da çok hafifledi ,sabah mutfakta kendime kahvaltı bile hazırlayabildim 10 dk kadar ayakta durdum fena değildi ağrı idare edilebilirdi. E biryandan da işten arıyorlar o sunum noldu  şu rapor noldu , 2 gün daha raporlu olmama rağmen 13 gibi şirketteydim. İyi .ook yedim ! ilk 1-2 saat oturduğum yerde fena değildim. birkaç kere yakın mesafelere yürüdüm ağrı ve kasılma artmıştı, son 1 saat oturduğum yerde de ağrıyı iyice hisseder oldum, servisten ise ağlayarak indim resmen eve zor yürüdüm.
Değdi mi peki !! Ne diyeyim ben. Ne takdir eden var ne teşekkür, ne de niye geldin zorlama kendini diyen

Kendimi takdir ediyor Allah beni bildiği gibi yapsın diyorum!

Minnoşum en çok da senden özür diliyorum ...