Friday, December 31, 2010

:Bebeğime mektup

Canım bebeğim , bu sana yazdığım ilk mektup. Aslında bu blogu senin için açtım, ileride birlikte okuruz diye, belki de ilgini çekmez bile ama olsun. Ben bugünden geleceğe anı olsun dedim.

Yeni yılın bu ilk saatlerinde içimde kıpır kıpır sen ve ben, büyük bir heyecan ve mutlulukla başbaşayız. Henüz ismini kesinleştiremediğimiz için sana isminle hitap edemiyorum.
Herşeyden önce birbirini çok ama çok seven ve bu kişiler tarafından çok ama çok istenilen bu yolda çok uğraşılan bir bebek olduğunu bilmeni isterim.
Ne kadar şanslısın bu konuda, hayata başladığında sana vereceğimiz sevgiden bunu anlayacağını düşünüyorum.
Kocaman bir tiyatro sahnesine adım atacaksın. Gün gelip kendi kanatlarınla uçmaya başladığında önüne öyle çok sahne çıkacak ki bebeğim, iyi kötü, mutlu mutsuz pek çok şey yaşacaksın. Bütün bunları yaşarken istediğim tek şey ise; ne olursa olsun kendini sevmekten ve kendine güvenmekten vazgeçmemen ve insanların içindeki iyiliğin hiç bitmeyeceğini unutmamandır. Umutla , güzellikle ve sevgiyle yaşamanı dilerim bu hayatı.

Cinsiyetinin kız olduğuna bu kadar mutlu olmamın sebeplerinden biri de ileride senin de bu duyguları tadabilecek olman. Ayrıca kadın beyninin ve ruhunun ne kadar ince olduğunu görünce eminim sende iyiki kız olmuşum diyeceksin. Ben seninle birlikte anladım biliyor musun kadın olmanın ne kadar yüce bir şey  ve gerçekten bizlere sunulmuş bir şans olduğunu. Erkek çocuklar gibiydim, yirmili yaşlarımın sonuna kadar pantolon ve şort dışında birşey giymeyen, hayatının ilk topuklu ayakkabısını nişanında giyen ve doğal olarak yürüyemeyen, süsle püsle hiç işi olmayan. Bakalım sen nasıl olacaksın.

Bir yerde okumuştum bebekler meleklerin yanında hayata gelecekleri anneleri babaları seçermiş. Sen bizi seçtin teşekkür ederim canım kızım, umarım seni layıkıyla yetiştiren ebeveynler olacağız babanla birlikte.
Gelişinin haberiyle  yuvamızdan taşan mutluluk hep bizimle olsun.
Seni çok ama çooooooooook seven  be bunu kelimelere dökmenin imkansız olduğunu şu an itibariyle bir kez daha anlayan annen..

Wednesday, December 29, 2010

2010 biterken...

Hani hep olur ya yeni bir yıla girerken şöyle bir arkaya dönüp bakarız. Neler yaptık neler yaşadık. Sonra yeni yıl için hedefler, planlar yapılır. Bu sene bütün bunlar çok boş geliyor bana. Hayatımın en güzel yıllarından birini geride bırakıyorum ve çok daha güzel olacağına inandığım bir yıla giriyorum.
Büyük ikramiye çıkmış kadar mutlu hissettiğim için kendimi, gerisi öyle boş geliyor ki.. Biliyorum son dönemde hep sıkıntılarımdan bahsediyor şikayet ediyorum gibi duruyorum, sıkıntılar devam ediyor ama  anne olmak için normal  diyorum  ve şikayet etmiyorum.

2009  benim için çok kötü geçmişti, sanırım geriye dön ve en kötü yılının hangisi olduğunu söyle deseler  2009 derim ama 2010 çok şükür ki her açıdan mutluluk getirdi bize.Sağlık risklerimde iyileşme, Egemin yeni işi, yeni ev ama herşeyden önemlisi Pıtırcık hanım yola çıktı, herşey yolunda giderse martın ilk günlerinde kucağımıza alacağız kendisini.

Bir insan daha ne isteyebilir ki. Kendimi çok ama çok şanslı görüyorum ve evrene milyarlarca kez teşekkür ediyorum.

Umarım 2011 hepimize  olmasını istediğimiz güzel şeyleri getirir.....

Bu yıl bitmeden minik meleğime ilk mektubunu yazmaya karar verdim. Bakalım...

Monday, December 27, 2010

tansiyon

Küçük tansiyonum 4-4,5.Aslında bir kaç gündür vardı, perşembe ve cuma şirkette hemşire de aynı değeri görüp biraz yatırmış soda içirmişti, hissettiğim aşırı yorgunluğun sebebi buymuş demek.Dünden beri tansiyon yerlerde tabi işe  de gidemedim.Doktorun tanısı hipotansif gebelik. Bol sıvı alıp dinleneceğim kendimi yormayacağım çok ayakta kalmayacağım...Sersem gibiyim sürekli bir uyku hali.. Sol tarafıma yatacakmışım ki bu kasığımdaki ağrıyı arttırıyor. geceleri uyku kalitem yerlerde, uyku mu uyuyorum mücadele mi ediyorum bilemiyorum.

Yoo yo kesinlikle şikayet etmiyorum, başıma gelecek herşeye razıyım yeter ki kızımız iyi olsun, sadece beklediğimden daha zor bişeymiş hamilelik, 2.trimestırdaki gibi laylaylom geçecek zannederken son haftalara geldikçe beklenmedik şeyler çıkmaya başladı. Yine de yüksek tansiyon kadar riskli birşey değilmiş bu durum o yüzden Cem bey içimi rahatlattı.
Bugün ve yarın evdeyim. Kendimi yormam yasak, bir o koltukta yatıyorum bir  kitaba dalıp bir diğer koltukta örgü örüyorum. Ani kalkışlardan falan çekiniyorum başım öyle dönüyor ki, Ege de yarım saatte bir arayıp içtima alıyor. Duşa girdim az önce sonra kızdım kendime gereksiz risk almaya bayılıyorum, akşamı bekle evde biri olsun dimi. Sanki kokacağım akşama dek.
Neyse ileride bu postu okuyup gileceğim işallah kızımla birlikte, şimdi biz minnoşumla meyve yiyerek biraz film keyfi yapacağız. İş mi kimin umurunda ?

Sunday, December 26, 2010

Alışveriş listesi ve sağlıklı seçimler...

Haftasonunu mümkün olduğunca çok dinlenerek geçirmeye çalışıyorum, haftaiçi gerçekten çok zorlamışım kendimi  cuma akşamı eve gelince anladım.
Alışveriş listemizi güncellemeye çalıştım dün, annemin gelmesini bekliyorum, onun aldıklarını da ekleyip kalan eksikleri tamamlayacağız yavaş yavaş. Yine de dün dayanamadım mothercare den yenidoğan body ve tulumlarından aldım birer paket, öyle şirinler ki
Dün epeydir alıp almama konusunda kararsızlık yaşadığımız  kurutma makinesi araştırmasına girdik. Araştırmamız çok uzun sürmedi 1,5 saat sonra almıştık:)  Bebekli hayatımızda daha da çok lazım olacak diye düşünüyorum, kullanan herkes çok memnun boşuna almışım diyen duymadım. Tabi piyasada çok marka ve epey farklı fiyat alternatifleri var ama biz abla sözü dinledik diğerlerinin iki katı olmasına rağmen Bosch A sınıfı ( enerji tüketiminde çok bilinçli olmalıyız)  güzel bişey aldık. yarın akşam getirecekler.Umarım güzel günlerde kullanırız.

Bebeğin biberon ve benzeri ihtiyaçları için nette araştırma yaparken BPA olayına takıldım. Uzun bir süredir plastik konusunda okuyorum zaten ambalajların altında yazan sembolleri biliyorum evde damacana su tüketmiyoruz cam şişe tedarik etmeye çalışıyoruz, plastik atık üretme konusunda ise hastalık derecesinde hassasım ama BPA olayını biberonlarla birlikte duydum.Tesadüfen keşfettiğim sitelerden biri, BPA konusunda uzun araştırmaları var,  şuradan detaylara ulaşabilirsiniz. Blog dünyasını bu yüzden seviyorum işte, duyarlı ebeveynler sayesinde bir çok faydalı şey öğreniyor insan. Ekoanne ye teşekkürler.Kesinlikle cam biberon türevlerini alacağım bebişe.

Taşınalı 2 ay olacak neredeyse her haftasonu Ege ye hatırlatıyorum kileri düzenlemesi için, bugün ikna edebildim neyse ki beraber çalıştık biraz, o karmaşada kilere kaldırılan tripoduma da kavuşmuş oldum böylece, daha özgür fotoğraf çalışmaları yapabilirim  :)

Dün akşamdan beri tansiyonum biraz düşük, niye anlamadım kalbim ise dışarı çıkacak gibi hızlı ve şiddetli atıyor, pazar gününü minimum aktivite ile geçiriyorum, eğer normale dönmezsem yarın sabah Cem bey i arayacağım.Pıtırcık ise her zamankinden daha az hareketli , herşey yolundadır dimi... off endişe bulutları kümelendi yine....

Friday, December 24, 2010

şükür

Radyoloji raporum çıktı, dünden beri çok daha iyiyim. Yeni kitlelerimi de kabul ettim, onlarla yaşamaya hazırım artık.
Dün doktorum aradı,  mevcutların üzerine sağ göğsümde tesbit edilen 3 farklı komplex kisti bir süre takip edeceklermiş, zaten şu an hiçbirşey yapamayız doğumdan sonra emzirme sürecindeki farklılaşmayı görelim bir süre daha takip edip duruma göre karar verebiliriz, kötü bir şey yok merak etme dedi. Çok rahatladım. Şimdi tamamen doğuma ve emzirmeye odaklanabilirim.
Hamilelik öyle bir süreç ki hormon fırtınaları kopuyormuş vücudumuzda o yüzden herşeyi bekleriz bu tür durumlarda diyor Zafer Hoca. Onların teorisine göre süt kanallarının çalışmasının ve emzirmenin  o lanet kitleleri yok edici etkisi olacakmış. O yüzden çok çok emzirmemi istiyorlar. İşallah çook çok sütüm olur bende kitleler bitene kadar 5 yıl falan emziririm diyorum arkadaşlara yuh artık diyorlar :)


Öyle işte, çok yorgundum dün, Çerkezköy'e gittim iş için orada ayakta sunum yaptım dün akşam üstü şirkete döndüğümde sol bacağımı sürüklüyordum resmen ve bugün için işe gelmiycem diyordum ama akşam üstüne doğru gelen bu haberle ve dün gece kesintisiz 7 saatlik uykuyla dayanamadım geldim işe


Öyle işte minik meleğim ben seni büyütüyorum sen de anneni iyileştiriyorsun, buna inancım sonsuz.Seni o kadar çok seviyorum ki.
Nasıl bir aşk bu, çok uzun  uzun yazmak istiyorum senin hakkındaki düşüncelerimi ama sonra biliyorum kelimeler o kadar yetersiz kalacak,  ne yazarsam yazayım içimdeki çağlayanı anlatmaya yetecek kelime bulamayacağımı anlayıp vazgeçiyorum. Tek yapabildiğim bebeğim, sana ve tüm evrene teşekkür etmek ve şükretmek.

Tuesday, December 21, 2010

29. haftada Pıtırcık tan haberler...

Dün akşam doktorumuzdaydık.Geçen haftadan beri hastanelerdeyim önce tiroid kontrolleri, sonra kitle takibi ama bu en enn güzeli tabi.
Çok şükür herşey yolunda, 1340 gr olmuş minnoş, keyfi yerindeymiş, 28+2 idi dün 5 gün kadar önde gidiyormuş, sen nasılsın dedi Cem bey. Konuştuk biraz  rahatlattı epey beni. Kasıktaki fıtık başlangıcı ise gerilememiş, eğer tamamen fıtıklaşırsa erken ayırlabilirsin dedi. Kendimi yormamam gerekiyormuş işyerinde ise tempo tam aksine son ayların en yoğun koşturmacasını yaşamaktayım . Nasıl olacak nereye kadar idare edebileceğim bakalım. 2 gün rapor vereyim dinlen biraz dedi ama almadım geldim yine. Bu haftayı da atlatır işleri toparlarsam belki alırım bilemiyorum...Kendime bu konuda çok kızıyorum...

Radyolojiden ise ses seda yok, rapor çıkmadı hala. Aslında bebeğimin beni iyileştirdiğini biliyorum. Hissediyorum, ama derinlerdeki o korkuyu atamıyorum bir türlü. Sevgili Duygu ya  ve Sarı Çizmeli ye çok teşekkür ediyorum, güzel yorumları için...

Böyle zamanlarda hep Nazım ın bir dizesini hatırlatırım kendime
'En güzel günlerimiz henüz yaşamadıklarımız'

Her gece uyumadan önce bebeğimizle yaşayacağımız zamanların hayalini kuruyorum, dün gece rüyamda güzel bir koyda ailecek yüzüyorduk mesela, bundan daha güzeli var mı ? Bunun hayalini bile kurabildiğim için Tanrıya teşekkürler binlerce kez...

Fotonot: Şöyle bir koy mesela,Rodos tatilinden Lindos koyu, harika bir yerdi..

Saturday, December 18, 2010

Herşey güzel olacak dimi ?

Bu hafta gerçekten çok çok yoğundu cuma günü ise aniden ortaya çıkan Macaristan Sağlık Bakanlığı denetimi üstüne tuz biber oldu, 2,5 saate yakın denetlendim ve ayakta kaldım zaten sol kasık beni acaip zorluyor, dün akşam işten çıktığımda gerçekten ağlayabilirdim yorgunluk ve ağrıdan. O  yorgunlukla Egemin doğumgünüm için organize ettiği yemeğe gittim , insanın can dostlarıyla olması gerçekten herşeyi unutturuyor. Bütün akşam onca yorgunluğa rağmen sohbetle güzel yemeklerle nasıl geçti anlamadım. Bir yaşı daha geride bırakırken en sevdiğim dostlarımın güzel dilekleriyle çok şirin bir pastanın üzerindeki mumları üfledim. Dileğimi tuttum tabi önce. Egem yine çok güzel bir pasta yaptırmış  fotoğrafını en kısa zamanda ekleyeceğim. Her yıl olduğu gibi ailemizin pastacıları sevgili Ebru ve Dilber döktürmüşler yine merak ederseniz şu adrese tıklayınız.
Ellerinize sağlık bayanlar görüntü de tadı da muhteşemdi :)


Bugün 3 ay da bir takip edilen kitlelerimin kontrolü vardı. 10:30 daki randevuma 11 de alındım,  o hastanede o katta beklemek beni çok geriyor. Ultrason başladığında başağrımda başlamıştı. Zafer Hocanın yüzünü pek beğenmedim, sağ memedeki mevcut iki kitlenin üstüne yenileri oluşmuş, bana açıkça söylemedi ama raporu yazınca konuşacakmışız. Ne diyebilirim ki birşey olduğunda hemen sevinmemeyi ya da üzülmemeyi öğrendim aslında, şimdilik bekleyeceğiz, doğuma ne kadar yapacak birşey yok , raporu haızrlayınca arayacağım dedi ve çıktı.. yatakta oyle kaldım...

Aslında olacaksa olacak biliyorum ama bebeğime kim bakar ki onun bana ihtiyacı var , bu düşüncelerle çıktım ultrasondan , Ege yüzümü görünce anladı zaten, arabada ikimizde konuşmadık. Denetim devam ediyordu  bu arada, telefon geldi ve şirkete gelmek zorunda kaldım. Harika bir cumartesi yani.
İç karartıcı bir yazı oldu dimi, aslında ben hep güzel şeyler yazmak istiyorum.

Geçen pazar çektiğim bir kaç fotoğrafla bitireyim bari. Tarihleri 12/12 /10,  yani pıtırcık 27+2 günlük...


Thursday, December 16, 2010

Bugün benim doğumgünüm !

Bugün tamı tamına 34 olduuuumm,  kocaman 34 !



Bugün benim doğumgünüm.. Hayatımın en güzel 16 aralık ı aslında. Nedeni de belli.Hayatımın enn en güzel hediyesini aldım ben bu sene...daha nolsun değil mi. Umarım herşey yolunda gidecek ve sağlıkla kucağımıza alacağız yakında... Bugünlerde bunun dışında hiç birşey pek umurumda değil açıkçası...

30 dan sonrası ne hızlı geçti. Hep duyardım aman canım abartıyorlar derdim.Doğruymuş.
Yine de çok güzel mutlu anılarla doluyum.Geriye dönüp baktığımda iyi kötü bir sürü şey yaşadık, kişisel şans skalasında ortalamanın üstünde bir hayatım olduğıunun farkındayım sağlık problemleri dışında.Sürekli şükür ediyorum iyi kötü yaşadığım herşey için.



Özellikle 2009 da yaşadıklarımızdan sonra,  hayattan çok şey öğrendim En önemlisi sadece anı yaşamayı ve hayatın anılar toplamı olduğuydu.


Şimdi ise bir daha asla geri dönüşü olmayan bir şekilde  hayatımın değişmek üzere olduğu zamana çok yaklaştım. Hiç bir değişimi bu kadar çok istememiştim sanırım.

Hayatımız boyunca bir sürü sıfata sahip oluyoruz, eş, evlat, işçi memur vb.. ama hepsinden vazgeçme seçeneğimiz kendi ellerimizdeyken biri var ki üzerimize geçirdikten sonra asla vazgeçemeyeceğimiz bir sıfat. Annelik- Babalık.. İşte bu yüzden hayatın en büyük sorumluluğu bence. Herşeyden vazgeçebiliriz ,  üzerimizdeki tüm etiketlerden  istersek bir kerede sıyrılabiliriz  ama annelik sıfatı tüm bunların dışında çok başka bir yerde...


Bu sene pastamın mumlarını üflerken sadece sadece tek bir dileğim olacak. Minik meleğimi sağlıkla kucağımız alabilmek.

Tanrım sana teşekkürler, sunduğun herşey için...

Fotonot : Geçen 16 aralıktaki pastam. Sağlık problemleri,  korkular ve büyük bir kayıpla geçen yılın ardından sevgilim böyle bişey yaptırmıştı bana. O gece ki dileğimin  gerçek olduğu için çok mutluyum:)

Monday, December 13, 2010

Teyzesinden çeyizler...





İşte benim ablam.. ne diyebilirim ki. Aylardır bir şeyler örüyor bana pek göstermiyordu. Fotoğraflarını çekip getirmiş!
Bakar mısınız yukarıdakilerin güzelliğine, bunlar sadece bir kaçı..... Ah pıtırcık ne kadar şanslısın bilsen  ve bende ne kadar şanslıyım. Böyle bir ablaya sahip olduğum için. Canım bişey ister gece yarısı pişirir getirir, hasta olurum çocuklarını bırakır gelir koşar daha neler neler.
Hayatımın her döneminde yanımda yüreğimin içinde olan, hep kol kanat geren annem alınmasın ama annemden çok üzerime titreyen birtanecik ablam. İyi ki varsın iyi ki ablamsın... Sana şımarmayayım da kime şımarayım ben :)

Mim-Sarıçizmeli ve kar

İşten geldim kar sulusepken yağıyordu, yemek yedim biraz dinlendim derken annem aradı Erdek ten,  heryerin nasıl bembeyaz olduğundan bahsediyordu ki arkamı döndüm lapa lapa kar başlamış :) Şimdi pencer önü koltuğuma oturdum gökten süzülüşlerini izliyorum. Çook güzelll.

Her yer bembeyaz olsun, tüm çirkinlikler kapansın...

Kitaplığa gittim az önce ,  blog dünyasındaki ilk MİM i gerçekleştirmeye... İtiraf ediyorum azıcık yanlı bir seçim oldu , o rafa elimin gideceğini biliyordum, tüm Elif Şafak kitaplarının olduğu rafa.Ama  bu kitabın gelmesi aklımdan geçmemişti. Siyah Süt .İçinde bulunduğum süreçte de  uyumlu oldu değil mi. Aman depresyonların herçeşidi nden uzak olsun .

Yinede  şaşırarak okuduğumu hatırlıyorum bu kitabı. Çok samimi bulmuştum özellikle iç hesaplaşmalarını iç seslerine kulak kabartışını.Ağustos 2009 baskısı bendeki İdeefixe den almışım.

55.sayfadan seçtiğim paragraf şöyle ;

Osmanlı tarihi boyunca Firuze gibi kaç kadın vardı acaba? Şair ya da yazar olabilecekken olamayan, ömür boyu yazabilecekken hiç yazamayan...Eserlerini bir sır gibi kendine saklayan.Kabiliyetleri kümeslerde çekmecelerde sandıklarda kilerlerde saklanan ve gene orada çürüyen heba olan ...Senelere on seneler sonra torunlarına masal anlatırken '' biliyor musunuz bende bir zamanlar şiir yazardım , roman yazardım , hikaye yazardım diye sırrını açan.. Bu da bir masalmış gibi...
Çok olmalı.

Sevgili Sarıçizmeli ye çok teşekkür ediyorum...

Sunday, December 12, 2010

Yeni bir hafta

Günaydın, 
Umarım güzel bir hafta olur hepimiz için. Buz gibi bir İstanbul sabahına uyandık, yollar çok riskliydi bu sabah. Trafikte her zaman ki gibi şahane !  Ablakuşumda süren 2 günlük sefahatim neredeyse cumartesi akşamına dek sürdü... İyice sevdim ben bu işi :) Kendim yetmezmiş gibi Ege de ablamda kaldı cuma gecesi , pek bi keyifliydi.Cumartesi gece eve geldik , daha önceden planladığım gibi pazar gününü evden çıkmadan geçirdim ama pek dinlendiğim ya da kendime vakit ayırabildiğim söylenemez. Gamze ve Ranalar geldiler, 4 yetişkin 2 canavar bir de biz epey koşturmalı ama bol sohbetli bol eğlenceli geçti. Gamze Teyzesi minnoşa bi sürü şeyler getirmiş yine. Eksikleri bir bir tamamlanıyor neredeyse...

Sevgili Sarıçizmeli mimlemiş beni ama bu haftasonu gerçekten hiç vaktim olmadı kütüphanenin önünden geçmeye de bloguma yazmaya da. Umarım bu akşam vakit ayıracağım..

Yarın tiroid kontrollerim için endokrinologumdayım, daha da önemlisi hamilelikle birlikte resmen unuttuğum, aklımda çoook gerilere attığım kitlelerimin kontrolü var. Cumartesi 10:30 da meme ultrasonundayım.Bebeğimizin verdiği mutlulukla sanırım hiç korkutmuyor artık o 3 minik canavar beni.
Biliyorum çünkü kızım varlığıyla mutlandırdığı kadar iyileştiriyor da beni, 3.ayın sonundaki kontrollerde 2 tanesinde küçülme başlamıştı buradan belli ...
Ameliyat zamanını ne kadar erteleyebilirsek o kadar iyi, emzirme şansım olacağı için bile çok mutluyum.İlk zamanlardaki cerrahları dinlemiş olsaydık şimdi yine hamile olabilirdim belki ama memeleri alınmış bir anne adayı olarak çok ama çok üzgün olacağım kesindi.

Tanrıya çok ama çok teşekkür ediyorum bana bu şansı tanıdığı için... Umarım herşey çok daha güzel olacak minnoşumla...

Thursday, December 9, 2010

kış geliyormuş...

Yarından itibaren hava sıcaklığı ciddi derecede düşecek, haftasonu kar gelecekmiş.. E gelsin artık değil mi..Haftasonu sıcacık evimden hiç çıkmadan pencere önündeki  sallanan koltuğa yerleşip pıtırcık hanım a birşeyler örerek geçirmeyi planlıyorum.Mutfaktan mis gibi kokular gelmesi lazım tablonun tamamlanması için. Bunun için de Egeyi çalıştırmam gerek, bakalım...

Bu akşam ablamdayım Ege İzmir e gitti, yarın akşam da  çok çok yakın bir dostumun Galata daki barında vedası var. Kafasına esmiş ucu açık olmak üzere Katmanduya gidiyor  kimbilir kaç ay- yıl sonra dönecek ( arada kaçar böyle) Ege kesin gidecek ama bende 1 saatliğine de olsa gitmek Önder le vedalaşmak istiyorum.buna da bakalım :)

Sevgili Sarıçizmeli mimlemiş beni. Blog hayatımdaki ilk mim bu. Cumartesi eve gider gitmez kütüphaneye dalarak mim i yerine getirmeye çalışacağım. Günler daha hızlı geçsin ister oldum , bebişime kavuşmak istiyorum bir an önce...



Fotonot: Göynük yakınlarındaki çubuk gölü, her kış buz tutar güzel manzaralar oluşturur. Bakalım kaç kış sonra gidebileceğim tekrar ...

Tuesday, December 7, 2010

27.hafta

Daha iyiyim sanki, sol bacaktaki kasılmalar biraz hafifledi en azından yatıp kalkarken rahatlama başladı, aksayarak yürüme ise devam ediyor. Umarım alışırım ve fıtık oluşmaz o zaman normal doğum hayalimi de unutmak gerekecekmiş :(  Neyse herşeyin hayırlısı diyorum.

Geçen cumartesi itibariyle 3.trimestira başlamışız, bu hafta gebelik.org dan okuduğuma göre gözlerini açıp kapama hareketlerine başlıyormuş pıtırcık. Bu arada hep sol yana yatarak uyuyun diyorlar ya, ben de elimden geldiğince buna dikkat ediyordum ancak şimdi acaba diyorum hep sola yattığım için ağırlık baskı yapıp sol taraftan fıtık oluşmasını tetiklemiş olabilir mi ?  Doktora soracağım bunu 28 .haftanın sonundaki kontrolümüzde.

Canım çok tatlı ister oldu yeterince beslenemiyor muyum acaba sürekli birşeyler kemirme halindeyim ama. En çok da ev yapımı yoğurtlarımdan yiyorum.

Daha önce bahsetmiştim sanırım Aysun Hanım dan, onun sayesinde her perşembe tazecik mis gibi süt kapıma kadar geliyor bu yeni evde de, hemen ertesi gün cam kavanozlarda missss gibi ev yoğurduna dönüşüyor. Tadına doyamıyoruz Ege ile... Bu tip işleri başaran insanlara ayrı bir hayranlık duyuyorum resmen, çok takdir edilesi bir şey yaptıkları, tıpkı Nazilli den inanılmaz lezzetler sunan Pınar Hn gibi. O kadar alıştık ki onun ürünlerine dışarıdan birşey yiyemiyoruz resmen, geçen hafta ki siparişimde ısırganlı otlu börek vardı, tadına doyamadık desem.

Her neyse iştahım ne kadar açılmış görülüyor iki saattir yemeklerden bahsediyorum.

Minnoşa yenidoğan yeleği örmeye başladım, geçen hafta ablam öğretmişti, bitince fotoğrafını ekleyeceğim bu arada teyzesi neler yapmış neler onları da en kısa zamanda çekip yayınlamak istiyorum.

Günler daha hızlı geçsin istiyorum artık...
Fotonot : Bu yıl Mayıs ortasında fotoğraf grubumla çıktığım Balat-Kariye Fotoğraf gezisinden , Kariye Müzesinin bahçesi

Saturday, December 4, 2010

haftasonu şenliği

Ağrılarla dolu bir hafta oldu ve nihayet haftasonu geldi, dün akşama doğru işyerindse başlayan migren ise kasık ağrımın üzerine tuz biber ekti. Eve geldim misafir olduğundan hemen dinlenme moduna geçemedim neyse ki uyuyunca migren geçmiş, bacağımda daha iyi uyandım bu sabah.
Ege fuar da olacak bütün gün , ben de ablama geçtim. Birazdan bebek alışverişi için ilk turumuza çıkacağız. Bakalım nasıl olacak çok heyecanlıyım, gördüğüm herşeyi alabilirim biriciğime. Alışveriş canavarının esiri olmak istemiyorum ama :)

Thursday, December 2, 2010

ortaya karışık...

Bugün de işe gittim.gitmesem bişey olmazdı ama işte içimdeki şeytan rahat bırakmıyor kendime çok kızıyorum.
Bugün sabahtan daha iyiydim gittim işe, öğlene doğru bacağım iyice ağırlaşmaya başladı,revirde 20 dakika uzandım. Bu şekilde 3 e kadar idare edip erken çıktım. Eve gelir gelmez uzandım uyumuşum. Bu kasık acısıyla yaşarım bebişe de olumsuz etkisi yok ama benim stresimin bebişe olumsuz etkisini ne yapmalı... Neyse herşey olacağına varacak, ya bu ağrı gerileyecek ya da ben bu şekilde idare edecek topal gezeceğim ve  bir çözüm bulucam ya da erken izne çıkacağım -ki bu en son istediğim şey.

İç kararttım yine dimi. Oysa bu hafta bebişin ihtiyaç listesini hazırlamaya başlamak istiyordum..Netten biraz araştırma yapmaya başladım aslında, bazı şeyler gerçekten gerekli mi bilemiyorum. Çok idealist değilim.Gerçekten kullanılacak işlevsel ürünleri tercih etmeye çalışacağım ama alacak ne kadar çok şey varmış, nereden başlayacağız bakalım.

Herşey güzel olacak değil mi :) aşağıdaki gibi dertsiz tasasız pozlar vermek istiyorummmm...


Foto not: 2008 rodos kaçamağından bir kare. Biraz bira biraz ouzo sonrasında hayat maksimumda :))

Wednesday, December 1, 2010

gittim de ne oldu

iyi oldu!! Şu an ağrıdan kıvranıyorum.. İş tavsiye vermeye gelince mangalda kül bırakmayan ben kendim sözkonusu olunca kendime  bu kadar mı acımasız olabiliyorum.

Dün bütün gün dinlendim, sadece zorunlu ihtiyaçlar için kalktım, hep yatay vaziyetteydim.Ağrı da çok hafifledi ,sabah mutfakta kendime kahvaltı bile hazırlayabildim 10 dk kadar ayakta durdum fena değildi ağrı idare edilebilirdi. E biryandan da işten arıyorlar o sunum noldu  şu rapor noldu , 2 gün daha raporlu olmama rağmen 13 gibi şirketteydim. İyi .ook yedim ! ilk 1-2 saat oturduğum yerde fena değildim. birkaç kere yakın mesafelere yürüdüm ağrı ve kasılma artmıştı, son 1 saat oturduğum yerde de ağrıyı iyice hisseder oldum, servisten ise ağlayarak indim resmen eve zor yürüdüm.
Değdi mi peki !! Ne diyeyim ben. Ne takdir eden var ne teşekkür, ne de niye geldin zorlama kendini diyen

Kendimi takdir ediyor Allah beni bildiği gibi yapsın diyorum!

Minnoşum en çok da senden özür diliyorum ...

Tuesday, November 30, 2010

Nazar mı değdi...

İşe gidemedim bugün, muhtemelen önümüzdeki birkaç günde böyle olacak...
Pazar günü öğleden sonra sol kasıığımda başlayan batma hissi ve hafif ağrı pazartesi günü yerini bacakta kasılma ve sancıya bıraktı. İlk başta önemsemedim normaldir geçer rahim genişlediği için dedim ancak geçmedi aksine arttı.Özellikle ayağa kalkınca sol bacağımı kullanırken ağrı ciddi ciddi artmaya başladı,hapşırırken sancı artıyordu , akşam eve geldim 15 dk ayakta çorba yapayım dedim yok duracak gibi değil.Hep aynı nokta ama ,başka bir yer değil.Doktorumu aradım ayakta kalma uzan geçmezse sabah gel dedi.Uzanınca rahatlıyorum ama kalkmak için hareket ettiğim anda kasıkta biryer feci sancıyor.

Ablamı aradık kasık fıtığı olabilir bende de olmuştu ama son bir ay dedi.Gece uyuyamadım doğru düzgün.
Sabah 8 de hastanedeydik. Önce nst denilen bir cihaza bağlayacağız bebeğin iyi olduğundan ve kasılma olmadığından emin olamız lazım dediler.Ben o ana kadar erken doğum ihtimalini ya da bebişle ilgili olumsuz birşeyi aklıma dahi getirmemeye çalışıyordum, o an öyle kötü oldum ki, ellerim titremeye istem dışı gözyaşları süzülmeye başladı.  Bu tür kontrolsüz hallerimden nefret ediyorum.

Yarım saat kadar ölçüm yapıldı , bebişin kalp atışları normal , kasılma ilk başlarda vardı hafifçe, sonra azaldı Dr ağrıdan dolayı oluyor dedi. Sonra elle muayene ve ultrasona aldı.Sonuç, genişleyen rahmin o taraftaki sinirlere bası yapmasından dolayı bağların zorlanarak sonlandığı yer olan kasığın alt tarafında fıtık oluşturması.Henüz başlama aşamasındaymış. Ayakta kalmak yok sol bacağa baskı yok, ağır kaldırma yok, 3 gün raporla eve geldik. Bağlar alışıp gerileyebilir, artarak devam edebilir ama yapacak bişey yok, fıtık çıkarsa tamamen ameliyatla alınırmış ama onun için önce doğurmam lazımmış :(

Bebişini iyi olmasına sevindim ama boyle nasıl idare edeceğim bilemiyorum, işe gitmem gerekiyor backup ımı yetiştiremedim daha, bu ağrı ile nasıl yaşanır onu da bilmiyorum. Egem beni eve getirip işe gitti, tek başıma yatıyorum.Umarım dinlenince geçer, artık çok daha dikkatli olmalıyım.Bana olacak olan herşeye razıyım bir şekilde idare ederim , yalnızca pıtırcık iyi olsun baska bişey istemiyorum.
Sanırım daha çok boncuk takmalıyım :))

Sunday, November 28, 2010

Pazar Keyfi

Dün akşam moralimizin çok bozuk olduğunu gören ablam atladı geldi, canım benim, her ihtiyacımda yanımda onsuz bir hayat düşünemiyorum.Büyük yeğenimle ilk yatılı misafirimiz oldular yeni evimizde. Sohbet muhabbet derken ilk defa saat 1  e kadar oturmuşum uzun süredir.

Sabah güzel bir kahvaltının ardından beyleri evde bırakıp ablamla modokoya gittik. Geçen gidişimizde beğendiğim bir kaç modeli gösterip fikrini almak istedim. Sonra Ege ile kesin kararımızı verip aralık ilk hafta siparişimizi veririz diye planlamıştık.

Favori modellerimi gösterdim tek tek son bir mağaza kalmıştı gel bak burada da bir model var ama biraz daha pahalı diyip mağazaya doğru ilerlerken bitişiğinde başka bir vitrin gözüme ilişti- (adresi  burada),  ne değişik modeller var derken kendimizi içeride bulduk, yarım saat sonra işte buuu diyebildiğim bir modelin başında oda planını yapıyorduk.. O sırada Ege aradı ne yapıyorsunz diye ses tonumdan ne kadar beğendiğimi anlamış olacak ki atlayıp geliyorum bekleyin dedi. Sıkı bir pazarlıktan sonra sözleşmeyi yapmış ödemeyi vermiştik bile. Apar topar oldu ama o kadar çok içime sindi ki. Bütçe olarak düşündüğümüz tutarın biraz üstünde bir tutar ödedik  ama bir kez olacak dedik. 6 Hafta sonra teslim edilecek 1 ay da havalanması gerekiyormuş ancak yetişecek doğum zamanına umarım .

Canım Pıtırcığım ; annen ve babanın zevkini sende beğenirsin umarım, şimdiki kızlar pembe takıntılı çok süslü, biz senin için çok spor, pembesi hiç olmayan enerji dolu uyumlu bir oda yaratmaya çalışıyoruz. Umarım hep birlikte çok güzel zamanlar yaşayacağız birtanem odanda. Sağlıkla gel olur mu ? Seni sabırsızlıkla ve çok büyük bir heyecanla bekliyoruz meleğim.

Saturday, November 27, 2010

sakin

Egem döndü, minişe bir sürü hediyelerle, bence biraz kazıklanmış ama o da kendini tutamamış zannımca, burada bana engel oluyordu ama. Artık yavaş yavaş alışverişlere başlamak lazım.

Dün akşam doktor kontrolümüz vardı.Herşey yolunda çok şükür. Yüzünü göstermedi yine, Ege randevuya yetişemedi bağdat caddesi trafiğine takıldı ilk kez yalnızdım , onun için bir fotoğraf almaya çalıştı Cem bey ama nafile..Pıtırcığın gelişimi yaklaşık bir hafta önde gidiyormuşi 840 gr olmuş, 25.haftanın sonunda kilo alımı 7,3 gayet iyi gidiyormuşum :) Şeker de bir problem yok muş gebelik diyabeti çıkacak diye ödüm patlıyordu, 28.haftada kan uyuşmazlığı iğnemi olacağım, kramplar için extra magnezyum kulllanacakmışım. Ödevlerimi aldım çıktım.

Sevgilim ancak çıkışa yetişebildi :( Çok uzun süreden sonra  mantı çekti canım, kilo da iyiymiş diyerek kendimize ödül verdik çesta da mantıları götürdük nefisti :)

Bugün biraz canımız sıkkın aslında , çok önemli değil ama insanın canını sıkacak türden, insanları anlamak mümkün değil iyi niyetimizi nasıl suistimal edebiliyorlar. Maddi olarak beni kayba uğratarak beni üzeceklerini sananlar yanılıyorlar. Herşeyin başı sağlık diyorum, sağlığımız olsun gerisi boş, iki kuruş paraya tamah edip insanlıklarını kaybedenlerden nefret ediyorum....

Thursday, November 25, 2010

beklemek...

'Beklemek bizim yaşamımız' diye başlayan çok sevdiğim bir şiir vardır...Hep birşeyleri beklemekle geçiyor hayatlarımız değil mi ?

Ben hayatımın en en en heyecanlı bekleyişini yaşıyorum. Ne öys sonucunu ne final notlarımı ne nişan ya da düğün tarihimizi bu kadar heyecanla beklemiştim. ( kabul ediyorum düğün öncesi gece heyecandan hiç uyuyamamıştım ama) bu çok farklı... nasıl anlatılır ki, içinde senden bağımsız ama bir o kadar da bağımlı başka bir birey büyüyor. Üstelik tamamen senin özgür iradenle hatta bencilce isteğinle oraya gelmiş.Sen sorumlusun bu süreçten.. Korkuyorum bazen bu gerçekliğin ayırdına varınca...

Bu akşam uzun olacak. Egem şu an uçağa biniyor yaklaşık 3-4  saat sonra inmiş olacak işallah, eve gelmesi 1-2  olur herhalde...Biran önce geçse de kavuşsak artık.. Beklemeye devam...


Yarın akşam dr kontrolümüz var. Test sonuçlarım iyi gibi- anladığım kadarıyla- şekerim normal çıkmış ama kan değerlerimi pek beğenmedim bakalım Cem bey ne diyecek.

Herşeyin yolunda olması için dua ediyorum sürekli, Tanrım ne zor şeymiş


Son 3 gecedir ablamda kaldım, canım benm o kadar iyi bakıyor ki bana prensesler gibi şımarmakta pek güzelmiş. Canım ne istiyorsa yaptı bende ipleri kopardım o kadar çok yedim ki kesin abartılı oranda çıkacak yarın kilom... umarım bebişi olumsuz etkileyecek bişey yoktur.

Canım kızım , bu gece benim biricik sevgilim senin biricik babacığın yanımızda olacak, sızmazsam beklemeye çalışacağım ama pek umudum yok gibi:)

Yolun açık olsun aşkım....

Sunday, November 21, 2010

tatil bitti

İş başlıyor trafik başlıyor, güya dinlenecektim. Tatilin son saatlerinde kendimi hiç de dinlenmiş hissetmiyorum. Koşturmacayla geçti, belki de her zamankinden farklı olarak bir yerlere gitmediğimiz yeni yerler keşfetmeyip maceralara atılmadığımız için, demek ben bu şekilde dinlenebiliyormuşum.
Dün sabah  arkadaşlarımızı kahvaltıda ağırladık 6 yetişkin 1 (2,5 yaş) çocuktan oluşan topluluğumuzda Alp bir an bile oturmadan hepimizi telef etti. Egeyle bir ara gözgöze geldik ikimizinde bakışlarında aynı soru işareti vardı biz ne yapacağız ?  Bir insan yavrusu bu kadar mı yaramaz olur ama bir o kadar da tatlı :)

akşam da başka bir arkadaşlarımız yemeğe geldiler bu kez 4 yetişkin bir çocuk ( 3 yaş  )  aradaki farkı görünce demek 3. yaştan sonra geçiyormuş diyerek kendimizi rahatlattık.

Şaka bir yana çoğu şeyi Ege yapmasına rağmen yorulmuşum gece yattım ve bu tatilde ilk kez sabah 8 e kadar  deliksiz uyumuşum. tuvalet ihtiyacı için uyansamda kaçmamış uykum sabah  saati görünce o kadar sevindim ki tam 9,5 saat uyumuşum :)  Bu durumun enerjisiyle süper bir kahvaltı hazırladım mişkoma sonra da bir kaç ihtiyaç temini için avm lerden birine gittik.

Ege yarın iş için Paris e gidiyor. Perşembe gece yarısı gelecek ben de bir iki gün ablamda kalacağım yalnız olmak istemedim.

hiç işe gitmek istemiyorum :(

Bu hafta çabuk geçsin önce sevgilime kavuşayım cuma akşamı da doktor randevumuzda kızımızı  görelim... amin...



Fotonot: İç açıcı olsun dedim, 2009 baharında kazdağları motorsiklet turumuzda yaptığım çekimlerden. Umarım bir sonraki bahar yine  çiçek çekimi için çıkabilirim miniğimle beraber işallah :)

Friday, November 19, 2010

hayat

Erkenden uyandım yine ama en azından gece uykum bölünmedi. Bu kadar az uyku ile nasıl idare edebiliyor vücudum bilemiyorum, bebişi yeterince ve layıkıyla büyütüyor muyum içimde acaba ?

Beynimde hiç bitip tükenmeden dolaşıp duran bu ve bunun gibi binlerce sorunun içerisinde bugünlerde cevabını en çok düşündüğüm ise, nasıl bir anne olacağım sorusu. Düşündükçe nasıl bir anne olmayacağım soruna daha çok yönelebildiğimi farkettim.

Nasıl bir anne olmayacağım; İlk günden itibaren 'o'nun bir birey olduğunu ve hakları olduğunu unutmayacağım. Biz olmayacağız artık.O nu çok ama çok seveceğim ama faşizanca bir tutumla boğmayacağım.
Özgürlüklerinin farkında olmasını sağlayacağım.Mükemmel anne rolleri oynamayacağım, herşeye yetişmek herşeyin en iyisini yapmak zorunda değilim bunu kendime sürekli hatırlatacağım.En önemliside biraz tevekkül. Kainatın mükemmelliği karşısında biraz daha tevekküle hayatımda yer açacağım.

Benim minik mucizem; umarım ki herşey yolunda gidecek ve seninle yaklaşık 3,5 ay sonra tanışacağız.Hayatımın en anlamlı en büyük görevini yerine getiriyormuşum gibi hissettiriyorsun bana.Varlığınla daha neler neler hissettiriyorsun bir bilsen. Kendimi yeniden varediyorum ben seninle. O kadar anlamlısın ki.
Uzun uzun yazacağım bugünlerde, zihnimi biraz daha yalınlaştırmam akışa bırakmam lazım o kadar. Sonra ileride seninle uzun uzun okuyup tartışırız hayata ve kadınlığa dair tüm bu duygudurumlarını umarım.

Minik mucizem iyi ki varsın, iyi ki geldin ve tam zamanında geldin girdin hayatımıza, hep kal olur mu...

Monday, November 15, 2010

BAYRAM HATIRASI

bizden küçük bir bayram hatırası, birazdan annekuşuma doğru yola çıkacağız.Akşam yemeğine yetişeceğiz işallah. 23.haftanın sonunda toplam kilo alımı 6,8 :)

Sunday, November 14, 2010

olsa...

bu sabah negatif uyandım,  uyku kalitemin iyice düşmesinden herhalde, kıpır kıpır kuş uykusu modunda kaç kere uyandım sayılacak gibi değil..o yüzden başağrısı ve müthiş  bir yorgunulkla çıkıyorum yataktan ve başlıyorum olsalar listeme;

ukum derin olsa hiçbir sesi duymasam
Ege horlamasa
başım ağrımasa
hava hep böyle ılık ve güneş parlak olsa
tatlı yesem ama şekerime zararı olmasa
trafik olmasa
anemlere göz açıp kapayıncaya dek ulaşsak
belim ağrımasa
yemekler kötü kokmasa
endişe bulutları benden uzak dursa
bütün çocuklar gülse
insanlar empati yapabilse
sabırsızlık yokolsa
güzel bir bayram olsa...
Fotonot: 2006 kasım Bodrum dalış gezisi (yanlış  hatırlamıyorsam) ne dingin ne sessiz bir tatildi, sualtını, o gizemli dünyayı ve mutlak sessizliği, dipteki  kendimle başbaşalığımı çok özledimmm.....

Friday, November 12, 2010

kim kurban ?

Bayramlar çok güzel çok anlamlı ama kabul edemiyorum çocukluğumdan beri bu bayramı. Bu kadar kan dökülerek bayram kutlanmasını. Yine aynı manzaralar olacak içim dayanmıyor.Tamam kabul ben vejetaryen değilim ama yine de bu şekilde olmasa diyorum kendimce.

Yarın sabah 50 gr şeker yükleme testim var, bir de kan uyuşmazlığı için bir test, umarım şekerde bir problem çıkmaz son 1-2 haftadır yasakları biraz çiğnedim çünkü hemen kilo alımımda bir artış oldu .İştahım çok artt yemeden duramıyorum,  aslında tatlı ya da glisemik indeksi yüksek şeyler yediğim için daha çok yiyesim geliyor bunu çok iyi bilmeme rağmen durduramıyorum içimdeki yeme isteğini.Umarım bebişim için kötü bişey çıkmaz,  ben herşeye razıyım kendimde :(

Uzun tatil başlıyor, arife günü yarım gün çalışıyoruz Ege de bende, öğleden sonra  yolda olacağız akşama annekuşumun çiftliğinde burada. O kadar özledim ki. Ablamlar pazar gününden gidiyorlar. Tüm aile bayramda birlikte olacağız. Annem o kadar çok sevinçli ki, biz bu tür tatillerde hep bir yerlere kaçtığımızdan hiç bir bayramı bayram gibi kutlayamadık ailelerle, o yüzden  annem hala inanamıyor. Adımız çıkmış gezgine ama artık çok güzel bir sebebimiz var ,minnoşumuz gelecek işallah. Ondan sonra hep birlikte gezeceğiz,  daha görülecek ne yollar ne köyler ne maceralar var önümüzde. Umarım herşey yolunda gider ve biz gezilerimize 3 kişi olarak devam edebiliriz.

Umarım toplum olarak biraz daha bilinçli bir tatil geçiririz, yollarda trafik terörü haberleri olmaz işallah, herkes biraz daha dikkatli ve bilinçli olsun lütfen.

Hepimize iyi tatiller ve iyi bayramlar.

Not. Bu arada birisi içimde gizli gizli oluşan örgü canavarını durdursun lütfen. Ne güzel bi uğraşmış yahu akşamları uykum gelse bile 10:30 a kadar hiç durmadan örüyorum, 15 cm falan oldu , biri beni durdursun :))

Not 2 : bugün 23. haftamızın son günü, tam anlamıyla 23 haftalığız yani  tekmeler daha kuvvetlendi gibi geçen haftaki doktor macerasından sonra  daha sakinim  ben sakin ve iyimser oldukça bebişimin tekmelerini daha çok hissediyorum gibi. Tanrım nasıl teşekkür edebilirim ki şükranlarımı kabul et nolur.

Wednesday, November 10, 2010

10 KASIM

Büyük Liderimizin hayata gözlerini yumduğu günden bugüne tam 72 yıl geçmiş.
Yılmaz Özdil in buradaki yazısınız okudunuz mu bugün.Her geçen gün artan bir özlem ve takdirle anıyorum, anlamaya çalışıyorum o büyük Deha yı. Ve çok ama çok üzülüyorum. Deriiin bir sızı hissediyorum bugünleri gidişatı olan biteni düşünüp.
Sonra hayal ediyorum kızıma 'O' nu nasıl öğreteceğimi,  kalbinde yetişecek sevgisini..

Bugün aynı zamanda benim Selanik göçmeni Atatürk ile komşu köylerden olmalarıyla çok gurur duyan ve Atam'ıza fiziksel olarakta benzeyen canım babamın doğumgünü. Hem de 10 Kasım 1938 de doğmuş babacım. Atamız veda ederken o merhaba demiş hayata. 72 yaşını doldurdu benim atletik  emekçi üreten babam. Tanrım onlara uzun ömür ver hep dimdik hep mağrur başımızda olsun.

Akşam aradım seslerini duymak için hemen bebişi soruyorlar,  çok fena pabucumun dama atıldığını hissediyorum, şaka bir yana mutlu da oluyorum onların bu heyecanından.

Günler geçiyor hızla. Pıtırcık büyüyor,  tekmelerini çok dinlememeyi öğretmeye çalışıyorum kendime, takip etmeyince daha çok hisseder oldum, böyle oluyormuş demek ki.

Pazar günü bütün gün ablamdaydım, onun bana baktığı gibi kimse bakamaz sağolsun pek bi şımarıyorum orada sayesinde.
Cumartesi günü kürkçü handan aldığımız yünlerden bu yaşımda ilk kez elime şiş alarak miniğime  panço örmeye başladım.Teyzesi anneannesi o kadar ciciler örerken benden de bir hatıra olsun dedim ama ablam öğretirken çok eğlendi benimle. Olsun becerdim ama,  şu an 1 karış oldu bile çok zevkliymiş akşam yemekten sonra koltuktan hiç kalkmıyorum Ege dalga geçiyor benimle seni böyle göreceğime hayatta inanmazdım diye :)

Pazar akşam Ege biraz gecikti, Bolu dan dönüşte trafik varmış, zaten grupta çok sevdiğimiz bir arkadaşımız kaza yapmış kamp alanına giderken,haberini pazar sabahı almıştım. O kadar gerildim ki. Evden içeri girer girmez hoşgeldin demek yerine bir daha motora binmeni istemiyorum diyiverdim.

Ben arkasındayken önemli değildi , ben ondan daha istekliyimdir gezilerde hatta ama şimdi ben karnımda biriciğimizi taşırken onun riskleri tek başına olması fikri çok gerdi beni. Sağsalim gelecek mi endişesini yaşamak istemiyorum bir daha.
Bu kadar radikal değişeceğine inanmazdım düşüncelerimin ama ikimizde hayatımızı sonsuza dek değiştirecek bir sorumluluğu almaya hazır hissettiğimiz için yapmadık mı bu bebeği.
Ona bunu yapmaya hakkımız olmadığını düşünüyorum artık.

Sevgiyle...

Saturday, November 6, 2010

22.hafta

Bugün 22.haftayı bitirdik 23 e başladık. Miniğim artık herşeyi duyabiliyormuş umarım dinlediğim müzikler hoşuna gidiyordur, daha yumuşak şeyler dinlemeye çalışıyorum ama bugün araba kullanırken yine eski günlerime döndüm Metallica,  Guns N'roses daldım gittim.Bizimkide tekmeleriyle eşlik etti.

Perşembe akşamı eve çok yorgun geldim yemekten sonra bebişin tekmelerini hissetmediğimi farkettim.1-2 saat geçince nar yedim  hemen arkasından takibe başladım ama yine yok:( gece uykusuz geçti tabi kötü rüyalar gördüm doğru düzgün uyuyamadım sabaha karşı paranoyaklığım iyice tavan yaptı ve bu şekilde işe gidemeyeceğim diyerek eşimi uyandırdım,  onun bütün söylenmelerine rağmen soluğu acilde aldık.Saat 6:30 da nöbetçi kadın doğum uzmanının odasındaydık, kalbim yerinden çıkacak gibiydi ve gözyaşlarıma hakim olamıyordum artık. cimcime yüzünü belkemiğime gömmüş uyuyordu, hareketleri çok az ve hafif şiddetteydi. Bir süre izledik herşey yolunda merak etmeyin dedi genç hekim. Eşim gibi kızmadı bana 12 saat boyunca birşey hissetmezsen gelmekle en iyisini yaparsın çekinme dedi.İşe gittim biraz geç kalarak tabii. Öğleden sonra nasıl hareketlendi kızım, dün akşam neredeydin dedim!!!

Daha sakin olacağım söz veriyorum hemen en kötüsünü düşünüp kendimi üzmemem lazım bebekte etkileniyor bu durumdan.Umarım bir daha yaşamam boyle bir gece.

Bu sabah Ege motorsiklet grubumuzla Bolu Aladağlara kampa gitti yarın akşam dönecekler..Benzer rotayı 23 nisanda 30 motorsiklet beraber yapmıştık çok keyifli bir üç gündü.Gidebilir miyim diye kedi gibi sorunca ok dedim.Ben binemiyorum bari o mahrum kalmasın.

Kızımla yalnızız yeni evimizde ilk defa bu akşam. Sabahtan ablam ve Gamze teyzesiyle Eminönüne gittik. Bebek mağazalarını gezdik off neler var. Yünler aldık bi sürü kürkçü handan , annem battaniye başlayacakmış, teyzesi yelek .Ha bir de çok erken olmasına rağmen çok şirin bir pijama takımı aldım kendime lohusalar içinmiş önü düğmeli sabahlığıda var çok hoşuma gitti görünce dayanamadım. Gamze teyzesi de çok güzel yumuşacık organik bir battaniye aldı minişime krem renkte :) Çeyizler başladı yani..
Bende hayatımda ilk kez örgü örmeyi deneyeceğim. Kızıma hatıra olsun ,en azından bak bunu da ben yaptım derim diye çok güzel bir ip aldım.Ablam  öğretecek panço öreceğim minişime :)
-en kolayı oymuş galiba- Bakalım becerebilecek miyim ya da hoşuma gidecek mi...

Thursday, November 4, 2010

e nihayet...

Kaç gündür bir türlü blogger a bağlanamadım sürekli hata veriyordu. Neyse nerede kalmıştık ?

Taşınma telaşı bitti mi  bitti.
Ben söz dinledim mi hayır.
kendimi yordum mu evet.
buna değer miydi ? HAYIIIIR.

O kadar  yorgunum ki ne kadar uyursam uyuyayım geçmeyecekmiş gibi geliyor.  Oysa bütün yük Ege ve ablamdaydı. Canııım ablam sen olmasan ben ne yapardım bilmiyorum.
Hayatımın her anında olduğu gibi bu süreçtede elini üzerimden hiç çekmedin, iyi ki varsın iyi 'sen' benim ablamsın.

İşyerinde inanılmaz bi tempo, gün içerisinde o kadar  acil şey çıkıyor ki yapmayı planladığım işlerin min % 30 u kalıyor, ay başı birazda o yüzden, geceleri yattığımda güzel şeyler hayal edeceğime yarın sabah ilk hangi şeye baksam yok bilmemkime mail atmayı unutmasam diye işi planlarken buluyorum kendimi... Bu konuda da bi şeyler yapmalıyım .Belki de ve muhtemelen bir daha yaşayamacağım hayatımın en güzel zamanlarında daha kaliteli yaşamalıyım hamileliğimi. Bilinçli seçimlerle, değil mi ?

Bugün 21+5.  günümüz. Geçen haftadan beri pıtırcığın hareketleri artık dışarıdan da hissedilir oldu. Ege bu duruma çok şaşırdı ama çok sevindi , koca eli sürekli karnımda bir süre sonra ağır geliyor çek diyorum çok bozuluyor:(

Salı günü çok yorgun geldim eve, gün içerisinde de hiç kıpırtı hisstmedim ya da dikkat etmedim. Yemekten sonra takibe başladım tık yok bekledim biraz yine bişey yok, paniklemeye başladım acaba dr u mu arasam falan  derken Ege koca bir nar ve greyfurt soyarak geldi yanıma yedim ve 15 dk sonra bizim cimcime dansa başladı. İlk defa bu kadar çok ve sık tekmelerini hissettim.
Birkaç hafta önce hadi artık hissetmek istiyorum niye yok derken şimdi de sürekli hareketlerini
takip edip yoksa hemen endişeleniyorum.
Hamilelik sürekli endişe duymakmış galiba...

Canım pıtırcığım sağlıkla büyü birtanem. Seni çok ama çoook , hiç bir kelimeyle anlatılamayacak, yazılamayacak kadar çok seviyorum.

Thursday, October 28, 2010

Nice Yıllara

Başlığı böyle attım ama her 29 Ekim de biraz daha hüzünleniyorum, kalbimde ince bir sızı hissediyorum. 87. yılını kutladığımız eşsiz başarı eseri Cumhuriyetimizde bugün konuşulanlar ,yazılanlar, söylenenler, adaletsizlikler, gözgöre göre işletilmeyen sistemler acıtıyor içimi.. Bugün bunları tartışıyor olmaktan bile utanır oldum artık.

Gelecek için endişelenmekten başka ne yapıyoruz peki...

Her yıl olduğu gibi Bağdat caddesindeki kutlamalara katılmayı çok isterdim bu yıl da ama motorsiklete binemediğimden bir de üstelik taşınma telaşı ile yaya da olsak  gidebilir miyiz bilemiyorum.

Hiç durmadan yağan yağmurda aslında en güzeli pijamaları hiç çıkarmadan, evden çıkmadan 3 gün yatmak ama biz taşınmaya çalışıyor olacağız..Yağmur işimizi zorlaştırmaz umarım.

Wednesday, October 27, 2010

yorucu ama tatlı bir telaş...

Taşınsakta bitse.
Evde heryer heryerde. Güya evden eve nakliye şirketi ile anlaştık ama içimiz rahat etmedi onların dokunmasını istemediğimiz bazı şeyleri biz kolileyelim dedik. Aldık başımızı gidiyoruz. Topla topla bitmiyor. İki kişilik dünyamızda bu kadar eşya mı olur .Noldu gençlik hayallerimize?Hayatı bir sırt çantasıyla yaşayacaksın! Özgür olacaksin  istediğin an kaçıp gideceksin söylemlerimize! peh..
bağlanmışız, bağlamışız hemde nasıl, kendimizi bize,  birbirimize...
Yalınlaştırmam lazım, nasıl kafamdan geçen binbir düşünce için bunu yapmaya çalışıyorsam evdeki ortam içinde acil bir yalın dönüşüm gerekli. Tıpkı yıllar önce yaptığım arkadaş seçimleri ve tercihli kontrollü hayat yalınlaştırma çalışmasında olduğu gibi....Sadece beğendiğim için aldığım nesneler o kadar çok ki, evde benzerleri varken alınan mutfak malzemeleri banyo aksesuarları gibi. off atılacak o kadar çok koli yaptım ki,atılacak derkende ihtiyacı olabilecek birilerine ulaştırılmak zere kolilemek demeye çalıştım, atmıyorum yani...kıyafetler , ayakkabılar ve çantalarda da durum aynı.
Bir yerde okumuştum eğer bir kıyafeti,  aksesuarı 2 sezon  kullanmıyorsanız ondan vazgeçebilirsiniz gitme zamanı gelmiştir diyordu editör ve bence haklı bir yorum...

Gerçi bu eşyaları kolileme işlemi sırasında bir şeye biraz üzüldüm, ilki  motorsiklet kıyafetlerimin tümünü-kaskım dahil- nasılsa bir süre binemeyeceğim için kilere gitmek üzere kolilere koyduk bir de dalış malzemelerimi, 36 beden dalış elbiseme baktım hafif bir iç geçirdim önümüzdeki yaz biraz zor ama sonraki yaza buluşmak üzere kendisine söz verdim ! amma hayalperetsim dimi :) Baktım Ege kendi malzemelerine hiiiç ellemiyor, mesajı aldım,  o gezmelerine dalmalarına devam edecek demek ki off off , ona da canım sıkıldı. Zaten iki de bir Taşdelen e de yakınız artık bol bol off road a kaçarım demeye başladı - Şile ormanlarında motorla arazi sürüşü yapıyorlar-
Yarın öğleden sonra taşınma işlemi başlıyor,yarım gün  kırılacak eşyaları sarma ve kolileme için gelecekler. Cuma sabahı da  taşıma kamyona yükleme ve yeni evde yerleştirme işlemleri var..Umarım hasarsız ve kolay geçer. Kendimi frenlemeyi zormalamamayı unutmamalıyım çünkü herşeye atlıyorum, varsın bir günde bitmesin düzen oturmasın..yormamalıyım bebişi, ondan kıymetlisi var mı...

bize kolay gelsin..

Monday, October 25, 2010

Teşekkürler....

Bilmiyorum , nasıl teşekkür edeceğimi nasıl şükredeceğimi..

Cumartesi günü 20.hafta detaylı ultrason randevumuz vardı. Nasıl heyecanla uzandım yine o koltuğa. Herşey yolunda çok şükür ki,.
Kızımızla en uzun buluşmamız oldu bu randevu :) 45 dk boyunca izleme şansımız oldu, tek tek her organını ellerini ayaklarını inceledik , 3 boyutlu ultrason ne harika birşeymiş pıtıcığın yüzünü açık net olarak gördük canım benim parmağını emiyordu dr fotoğraf almaya çalışırken:)

off yaa  hem çok mutluyum hem çok korkuyorum bu mutluluk pat diye bozulursa diye. Hala inanamıyorum.

Egem de çok mutlu bir yandan da taşınma hazırlıkları tam gaz devam ediyor. Bugün izinliyim yeni evimizden yazıyorum, bir yandan doğalgaz açılıyor bir yandan temizlik var öğleden sonra da bulaşık makinası için montaj ekibi gelecek..Nöbet bende bugün. Bebişle güneşli havada yürüyüş yaptık, sitenin içindeki restorantta sağlıklı birşeyler yiyoruz...

Az önce havuz başına 2-2,5 yaşlarında 3 kız arkadaş geldiler, anneleri kahve keyfi yaparken nasıl tatlı oynuyorlardı çimlerde, uzun uzun onları seyrettim  canım kızımında o hallerinin hayalini kurdum. 'O' nun mutlu sağlıklı bir birey olması için neler yapacağımızı neler yapabileceğimizi düşündüm. Hayal aleminde yüzüyorum resmen..

Hatırlamak için kendime not :
Perşembe gece 3-5
cuma 5-... (sabahladım)
Cumartesi 2,5-4,5
Pazar 3,5-...(sabahladım)

uykuuu neredesin. beni hep böyle peşinden koşturacak mısın ???

Tuesday, October 19, 2010

koşturmaca...

Haftasonu çok istediğim birşey olabilir demiştim ya. . Oldu :)  Taşınıyoruz. Apar topar verilmiş bir karar değildi aslında ama harekete geçmeye cesaret etmiyorduk ikimizde. Son 2 hafta içinde bir kaç ev beğendik ama bu son gördüğümüz gerçekten çok içime sinmişti. Haftasonu bütün prosedürler tamamlandı. 29 Ekimde taşınıyoruz..Bebiş için de bizim içinde iyi olacak, site içerisinde yemyeşil, sessiz sakin, trafik sesi egzos dumanı yok, servisim kapısından geçiyor, fazla eşyalarımızı koyabileceğimiz bir kileri dahi var.

Cumartesiden beri bizi aldı bir telaş, evden eve nakliye şirketleriyle görüşmeye başladık, eşyaları planlıyoruz bazı şeyleri yeni eve götürmemize gerek yok beyaz eşyaları anneme ve diğer aldığımız eve götüreceğiz. Tatlı bir telaş yaşıyoruz Egeyle. O benden de hevesli.
Yorulmamam lazım bu süreçte kendime dikkat etmeliyim.

Eşyaları ayırmaya başladık atılacak o kadar çok şey çıktı ki, ne kötü bi biriktirme huyumuz var yahu kendime söz verdim yeni evde hiç fazlalık biriktirmeyeceğim.

Bu arada pazar gününden beri çok şiddetli çarpıntı ile geceleri uykusuz geçirdim, dün akşamüstü dayanamayıp kalp dr na gittim tekrar ve holter takıldı, bu akşam çıkartılacak bakalım sonuçlar nasıl gelecek, bugün için kendimi çok yormamam gerektiğinden 1 gün rapor verdi dr evde dinleniyorum ufak ufak atılacak eşyaları toparlıyor elden geçiriyorum.Önümüzdeki hafta da bir iki gün taşınma için izin alacağım bir sürü bürokatik işlem bizi bekliyor.

Bütün bu koşurmacanın arasında 23 Ekim e bişey kalmadı, detaylı ultrasonda kızımızla buluşacağız işallah herşey yolundadır, olumsuz düşünmemeye çalışıyorum. Hep dua ediyorum. Tüm bebişlerin sağlıkla doğması için.

Birtanecik bebeğim haftasonu Gamze teyzesinden çok şirin bir ayakkabı hediyesi aldı.Çok şanslı benim canım, teyzeleri şimdiden donatıyorlar biriciğimi. Öyle şirin öyle minik ki başucumda duruyor ayaklarını hayal ediyorum içlerinde...

offf nasıl bir sevgi nasıl bir özlem bu..Bir insan başka bi insanı nasıl bu kadar sevebilir. Egem den daha fazla bir sevgi yaşayamam sanıyordum, tamam onu benden başka hiç kimse bukadar çok sevmemiştir ama pıtırcığın sevgisi öyle başka bir şey ki tarif edecek kelime yok gerçekten...
Fotonot: Baharı karşılamaya kampa gittiğimiz İzmit-Yuvacık İnönü yaylasından. 21 mart 2010

Thursday, October 14, 2010

pıt pıt... kim o ???

Bugün  tarih olarak kaydedilmesi gereken günlerden biri....

Gece yine aniden uykumu almış gibi uyandım, bu hafta her gecem aynı geçti  2-4, 3-5 en son
4-6 arası uyanıktım zaten 6:10 da alarm çalıyor :( Bu gece gözümü cin gibi açtığımda 5:04 idi. Neyse 1 saat için tekrar uyumaya çalışmak yorucu olur diye yattığım yerde miskinlik yapıp geriniyordum ki karnımda daha önce hissetmediğim bişey oldu, pıt pıt sanki içimden biri bana dokunuyordu  acaba mı dedim biraz sonra bir pıt daha.. Kızım bana günaydın dedi. O kadar mutlu oldum ki, bu anı yaşamayı çok istiyordum.

Yanımda derin uykuda olan eşime sarıldım hemen güzel haberi paylaştım,  gözünü bile açmadan gazdır ooooo  deyip arkasını döndü !! kendisine pis bir bakış fırlattım ama onu da görmedi  o kadar derin uyuyordu ki...
Sevincimi kendime saklayıp bebişimizle konuştum derken kalkma vakti geldi bile..

O yüzden  hava geç aydınlansa da, sabahtan beri gri bir gökyüzüyle  hiç bitmeyen yağmurlar yağsa da  haberlerde Şili deki kurtuluş başarısı dışında ülkeme dair hiç iç açıcı birşey olmasa da , başım hala ağrıyor olsa da bugün çok güzel bir gün.

Bu yazıyı yazarken de bir pıt daha oldu  hakkında yazdığımı anladı galiba :)

14 Ekim ; kesin test sonucunu aldığımız 3 Temmuz gibi,  o muhteşem sesi duyup kalp atışlarını gördüğümüz 22 Temmuz gibi benim için çok anlamlı gün  olarak kişisel tarihçeme eklendi bile.

Not:: Fotoğraf ekleyemiyorum. İlgili pencerede olması gerekli alanlar gelmiyor. Bir bilen yardım etsin pls.

Wednesday, October 13, 2010

Kalp atımlarım ve hızlı bir hafta

Cumartesi günü kalp doktorumdaydım artık daha fazla erteleyemedim. Ama önce hamilelik yogası dersimize katıldık kızımla...

Öncelikle endişelenecek bir durum yok ama şu an için. Kalbimin ritmi iyi ama kapakçıklardan kaynaklı extra atımlar üretiyor muş o da mevcut atımların ritmini bozuyormuş, bende etkisi ise halsizlik , nefes nefese kalma ve  çarpıntı hissetmek gibi oluyor.Önemli olan bebişin üzerinde olumsuz bir etkisinin olmaması. Normalde düzenleyici bir ilaç kullanılıyormuş ancak gebelik nedeni ile  bişey kullanamayacağımı belirtti Dr.

Holter adı altında 24 saat boyunca kalp atımlarını kaydenen bir cihaz takmak istediler. Günde ne kadar oluyor bu extra atımlar diye ancak ben şu an yapılacak bişey olmadığından gereksiz görerek istemedim. Öğrendiklerim  çok hoş gelişmeler değildi özellikle hamileliğin sonuna doğru bu durumun daha da artabileceğini belirttiği kısım ama günün en güzel olayı, elektro kardiyografi sırasında kalbime ultrasonla bakarken Dr un kendiliğinden bebişe de bakalım mı teklifiydi :)
Hayır der miyim hiç  2 hafta geçmiş son kontrolden  aklım sürekli minişte. ''O'' nu ekranda gördüğüm anda o kadar mutlu oluyorum ki anlatamam. Cannım bebeğim kıpır kıpır keyfi gayet yerinde, onun kalbi gayet düzenli atıyormuş. Bakalım 23 ekimde detaylı ultrasonda uzun uzun göreceğiz bebişimizi.

Daha şimdiden  özlemle sabırsızlıkla bekliyorum  ''O'' nu kucağıma alacaüım zamanı.Bazen saatlerce bu anın hayalini kuruyorum. Umarım hiç bir aksilik olmadan göreceğiz o zamanları da tüm dualarım bunun için.

Haftaya o kadar hızlı başladım ki, işler inanılmaz sürekli yeni bir takım projeler çıkıyor mevcuta yetişemezken nasıl olacak bilemiyorum.

Bu haftasonu çok istediğim birşeyin gerçekleşme ihtimali yüksek hayırlısıysa olsun diyorum.
Güzel haberlerde buluşmak üzere...

Friday, October 8, 2010

Kimin bu koca göbiş...


Bugün 18.haftayı bitirdik :)

Fotoğraf karnımın son halini gösteriyor çok kocaman dimi hala alışamadım. Arkadaşlarım normal diyorlar ama bana çok büyükmüş gibi geliyor. Arka bölgeden hiç kilo almadım ama karnım kollarım ve gögüslerimdeki değişim inanılmaz...

Sık sık aynı pozda fotoğraflamak istiyorum ki günden güne gelişimini izlyebileyim karnımın.

Yarın kardiyologa gideceğim. Ordan da hamilelik yogasına.
Son zamanlarda eskiden yaşadığım extra atımlar geri döndü yine nefes nefese kalıyorum ve kalbim çok düzensiz atıyor. Bu beni çok rahatsız etse de katlanırım ama önemli olan bebişe olumsuz bir etkisinin olmaması. Bundan korkuyorum,  nedenini bulabilecekler mi bakalım, umarım önemli birşey değildir.

2 hafta sonra Detaylı ultrason randevumuz var kızımlıza buluşmak için günleri sayıyorum. Bir de hareketlerini hissedebilsem....

Wednesday, October 6, 2010

günler akıyor ...

Günler geçmiyor sanki akıyor.

Kocaman güçlü bir nehir gibi  gücüne karşı konulmaz şekilde, kontrolümüz dışında o kadar hızlandı ki son zamanda...
İşyerinde hele. Sanki eski performansımla çalışamıyor önceliklerimi belirleme konusunda sıkıntı duyuyorum. Konsantrasyonumda iyi değil verim yerlerde yani...
Neyse bu günler de geçecek. Bir proje topantısı var mesela, çok önemli hedefler konusuluyor  yol haritası çıkartılıyor ekibin en önemli üyesi oldupumdan bahsediliyor ama ben o sırada maalesef bebişin odasını düşünüyor oluyorum. Napiyim elimde değil. Bilmiyorum kendimi kötü hissettirse de  onalar bunlardan ibaret.

Haftasonu koşturmacalıydı çok dinlendiğimi söyleyemem ama güzel bişey yaptım hamilelik yogasına başladım. Tabi benim gibi hiç esnek olmayan, hayatında yoga yapmamış olanlar biraz zorlandılar ama önümüzdeki hafta daha iyi bir performans sergileyeceğimize eminim.
Yakın arkadaşlarımızla birlikteydik cumartesi akşamı, 3,5 ve 2,5 yaşındaki Mercan ve Alp in oyunlarını seyrettim bütün akşam. Bir kaç yıl sonraki halimizi düşündüm. O kadar tatlılar ama o kadar çok gürültü yapıyorlar ki ara ara Ege ile gözgöze geldik birbirimize anlamlı bakışlar fırlattık :)

18.haftayı bitireceğiz iki gün sonra. Ben hala bebişin tekmelerini hissetmiyorum. Acaba herşey yolunda mı.. Dr kontrolü sadece 10 gün kadar idare ediyor beni yine endişelenmeye başladım işte :( bu konuda bişeyler yapmalıyım.

Bebeğim canımıniçi lütfen iyi ol olur mu...

Thursday, September 30, 2010

Destekleyelim...

Dün haberim oldu posta kutuma gelen bir mail ile.
Bence çok anlamlı bir kampanya başlatılmış, kesinlikle sonuna kadar destekliyorum. Detaylı bilgi için  şuraya bir tık lütfen !
Hepimiz duyarlılığımızı göstermeliyiz.
Keşke normal bebekler de 6 aylarını doldurana kadar anneleriyle 24 saat gçeirme şansına sahip olsalar. 3 aylık bebeği bakıcıya bırakıp nasıl işe başlanabilir ki. O işte nasıl verimli olunabilir ki. Şimdiden kara kara düşünceler alıyor beni..

Dün akşam çok sevdiğimiz arkadaşlarımız Ayşe ve Baran da yemekteydik. 2,5 yaşındaki elimize doğan Onur ile bol bol hasret giderdik, Ege ile kudurdular resmen.

Bebişimize biz henüz hiç birşey almamışken kendisi 2. hediyesini aldı bile. İlk hediyesi Hülya teyzesinden çok şirin bir body idi , dün akşamde çok şirin bir kadife pantolonla bluzumuz oldu pembe pembe.

Sağlıkla doğup büyüsün ve giysin işallah.
' O ' nu öyle görebilecek miyim şimdi çok uzak geliyor bana..

Wednesday, September 29, 2010

Çok Mutluyum

Tabi çok mutluyum...Cuma gününden beri başka bir alemdeyim sanki.. Biliyorum belki çok erken belki bu kadar çok sevinmemeliyim, önemli olan sağlıklı olması  ama bizim bir kızımız olacakmış, tıpkı rüyalarımda gördüğüm gibi, tıpkı kendimi bildim bileli hayal ettiğim gibi.

Büyük bir heyecanla klinikten içeri girdiğimizde hava aniden kararmış, yağmur yüklü bulutlardan şimşekler çakmaya başlamıştı. Biraz sonra şiddetli yağmur sesi duyulmaya başladı,  caddede herkes bir tarafa kaçışıyordu, Doktorum ise bizi her zamanaki güleryüzüyle karşılayıp 'bu ne yahu bereketinizle mi geldiniz' dedi.

Biraz sonra ultrasondaydım önce görüntü belirdi, içimden  ani bir korku dalgası geçti kıpırdamıyor mu diye ama o anda ayaklarını uzatıp arkasını döndü bizimki..Normal ölçümlerini yaptı Cem bey herşey güzel herşey normal dedi hazırsanız cinsiyetini söyleyeyim dedi.

Ben biliyorum ki dedim. Üç kez rüyamda kız bebek gördüm ve kız istiyoruz dedim Ege o sırada elimi sıkı sıkı tutuyordu  'E gözünüz aydın o zaman'  dedi.

Oleyy çığlıkları arasında bitti muayenemiz 4 hafta sonra görüşmek üzere vedalaştık bebeğimle, kızımla..Ay ne tuhaf  lügatıma yeni bir kelime girdi hayatımın sonuna kadar kullanacağım üstelik- umarım- kızım...

çoook güzel..

Duygusallık had safhada bunları yazarken bile ağlıyorum şu an..muayenede de ağladım yine iyice sulugöz oldum ne saçma.

Allah herkesin gönlüne göre versin o kadar çok teşekkür ettim o kadar çok şükrettim ki .Bebek isteyen herkesin bir an önce bu duyguları tatmasını diliyorum. Gerçekten herkes söylüyordu ama farklıymış. daha önce yaşadığım herşeyden farklıymış.Hele bir de sağsalim doğup kucağıma alınca neler hissedeceğim tahayyül edemiyorum bile:)

Ya öyle işte minişim kızım,  bereketinle öğrendik senin cinsiyetini, bereketinle sağlıkla katıl aramıza olur mu canım...Seni çok  çok ama çoook seviyorum...

Friday, September 24, 2010

Buluşma

Daha iyiyim, biraz daha toparladım ve düşüncelerimi kontrol altına almayı başarıyorum sanırım. En azından son iki gündür başım ağrımıyor :)

Çok heyecanlıyım.. Bir kaç saat sonra Dr randevumuza gitmiş olacağız. Bebeğimizle buluşacağız.
Bu doktor kontrolleri öncesi çok heyecanlı oluyorum, herşey yolunda mı endişesi de bir yandan.

Keşke 4 haftada 1 olmasa daha sık gitsek. Yok öyle her hafta görmek isteyenlerden değilim ama 15 de bir olsa hiç fena olmazdı hani.
Geçen kontrolde Dr. gelecek ay cinsiyetini de görürüz net olarak demişti. Birazda  merak var tabi şimdi..

Önce iyi olduğunu görelim de gerisi önemli değil tabi..
Hadi kaçtım ben.

Güzel bir haftasonu olsun ..

Tuesday, September 21, 2010

Dalgalanmalar

Ne büyük korkularla yaşıyor herşeyi birden kontrol edebileceğimizi zannediyoruz.
Halbuki biz ne yaparsak yapalım bazen işler bizim kontrolümüzde olmayabiliyor değil mi ?

Bu süreçte elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum ama şu karamsarlık ve
endişeler yok mu.
Henüz olmamış, gerçekleşme ihtimali oldukça düşük olan ama hayatın her alanında karşılaşabileceğimizi kötü olayları düşünüp kendimi üzmem niye.

Ne karanlık bir başlangıç oldu , tıpkı bu sabah gibi. Karanlık serin ve ıslak bir sabaha uyandık bugün İstanbul da.Gece uyuyamadım çok çok kötü bir kabus gördüm çok ağladım.Gerçek zannettim uyanmama rağmen gerçekle rüyayı karıştırdım birden algılayamadım nerdeyim ne yaşıyorum çok tuhaftı gerçekten.Sonra da rüya olduğu için şükrede şükrede sızmışım tekrar.

Şu bilinçaltı ne tuhaf şey gün içerisinde yaşadığım çok üzerinde durmadığım ufak bir şey gece bilinçaltımda kocaman çetrefilli bir senaryo ile karşıma çıkabiliyor.

Güzel şeyler yazmak istiyorum aslında ama içimden bunlar geliyor...

Geçen hafta tirod ve şeker durumu için kontrole gittiğimde Endokrinoloğum bile farketti bende ki artmış endişe düzeyini.Normalde muayene 10 dk sürerken epey konuştuk çok güzel noktalara değindi göremediğim şeyleri görmemi sağladı o kadar iyi geldi ki zaten çok severim Hasan Bey i sakin ve tane tane konuşur çok rahatlatıcıdır.Başağrılarımdan bahsedince tüm bunları anlatıp rahatlamam için tavsiye edeceği bir psikolog oldugunu söyleyince durumumun vahimliğini farkettim.
Ben abartıyorum sanırım.Bütün bunlar Ege yi de olumsuz etkiliyor.Geçen gün bana son zamanlarda çok yorucu olduğumu söyledi , çok üzüldüm ama haklı..

Biliyorum çevremdeki herkes söylüyor bir kez de buraya yazayım..
Hatta print edip ekranın üstüne mi yapıştırsam acaba

Geçmiş geçmişte kaldı birşey yapamam
Gelecek ne getirecek bilemem
o yüzden ''bugün'' ün tadını çıkarmalıyım !!

Carpe Diem

Fotonot: Nisan başındaki Lale festivalinde Emirgan çekimlerinden biri..

Friday, September 17, 2010

Bugün Cuma ..

Çok yorgun hissediyorum kendimi bir kaç gündür , akşamları evde epey çalıştığım yemekler yapıp hala bitmeyen tatil çamaşırlarıyla uğraştığım için herhalde.

Bir de gecenin bir yarısı uykumu almış gibi aniden uyanmalar arttı, uyuyamıyorum bir daha ve bu durum ertesi gün işyerinde uyuklamaya ve başağrısını tetiklemeye yol açıyor...

Dün Nazilli den gelen mis gibi lezzetlerle dolu kolimi aldım. Bütün akşam çıtır çıtır semizotları, yeni mahsül pırasalar pişirdim.Sağlıklı besleniyoruz ailecek. Tarhana istemiştim Pınar hn dan ilk kez, kesinlikle tavsiye ederim.Harika bir aroması var.
Kırmızı biber ve topan patlıcan alıyor kendim közlüyordum, bu haftaki tavsiye listesinde isterseniz meşe odununda közleyip gönderelim notunu görünce atladım hemen- ne kadar tembelim - ama nasıl lezzetli birşey geldi anlatamam.Odun ateşinin tadı bir başka oluyor, özenle soydum, hafif sarmısak, halis zeytinyağı ve az limonla soslayarak bir güzel yedik.Ege de bayıldı. Detaylar için bakınız:
http://www.egesebzeleri.com/ipek_hanim_ciftligi/ciftlige_giris.html

Adaşım Pınar hn. yaptığı işle ne kadar gurur duysa azdır. Gerçekten uzun süredir büyük bir iç rahatlığıyla evimin tüm sebze bakliyat vs ihtiyacını oradan karşılıyorum.

Aslında sağlıklı ve dengeli beslenmekle ne kadar çok şey kazandığımız özellikle bağışıklık sistemimizi güçlendirmek adına bunun ne kadar önemli olduğunu uzun uzun yazmak istiyorum ama başka bir postta.

Bu sabah Ege Antalya ya gitti iş için, pazar sabahı dönecek.H.sonu yalnız olacağım yani..
Aslında yalnız değilim ki minişim var değil mi...

Hareketlerini ne zaman hissediyorduk? Hemen tecrübeli arkadaşlarıma sormam lazım..
Herkese güzel cumalar ve süper bir haftasonu diliyorum..


PS: Yarın karşıya geçme enerjisi bulursam kendimde bu sergiye gitmek istiyorum.
http://bodyworlds-istanbul.com/          
 PS2 : Üşenmeyip tatil fotoğraflarını işlersem ve de yüklersem o da fena olmaz hani :)

Küçük bir başlangıç olsun bu

Wednesday, September 15, 2010

14 + 4

Sağ salim döndük. Miniş bizi hiç üzmedi tatilde.Boşa endişelenmişim yine. Zaten şu endişe bulutlarını bir atabilsem kafamdan  başım da bu kadar ağrımayacak belki...

Evet günler hızla ilerliyor, karnım büyüyor, günleri sayarken bir de bakıyorum ki 15.haftadayız. Aklımda sürekli şükürlerle geziyorum, Tanrıya çok ama çok teşekkür ediyorum sürekli...
Endişelerden sıyrılabildiğim nadir zamanlarda da tadını çıkarmaya çalışıyorum hamileliğimin.

Tüm bu endişeler boynumdan kasılmayla başlayan gerilim tipi başağrıları yaşatıyor bana. Yani Dr lar hipoglisemi nedeniyle başağrılarımın bu kadar arttığını söylemişlerdi, kan şekerimi düzende tutmaya çalışıyorum az ve sık yiyor şekerden ölümüne uzak duruyorum ama ağrılar devam ediyor.Haftanın min. 4 günü en az 24 saat süren ağrı ile yaşıyorum, özellikle geceleri arttığından uykumu alamadan işe geliyorum ve çok zorlanıyorum.

Tatil  bu anlamda çok iyi geldi, yeni yerler kültürler görmek,  her yeni gün rotanı özgürce belirleyerek akşam nerede uyuyacağını bilmeden yol almak harika.
Kendimi çok yormayacak şekilde belirlememize rağmen rotamızı, 6 günde 1500 km araba ile onun yarsı kadar da feribot ile dolaşarak Dalmaçya kıyılarını keşfetmeye çalıştık...
Aşkım hiç yormadı beni , elim kolum boş avare avare dolaştım. Egecim de sırt çantası, fotoğraf makinası peşimde gezdi durdu...

Çok güzel yemeklerle besledim minişi, Sea food risotto ve spagetti süperdi ama tüm midyelerini karides ve ahtopotlarını Ege yerken ben sadece birazcık sosundan tadına bakabildim pirinçleri yedim :)
Bizde bol bol taze deniz balığı yedik minişle.. Çiftlik balığı yemekten bıkmışım resmen midem bayram etti, zaten bizde de balık mevsimi açıldı dün akşam sezonun ilk palamutu ile midelerimizi şenlendirdik.

Haftaya cumartesi 16. hafta bitiyor, kontrolümüz var, Dr. cinsiyetini görebileceğini söylemişti bakalım ne göreceğiz:) Ben çok merak etmiyorum ama Ege yi sakinleştirmek mümkün değil. İsteği de her gün değişiyor bir gün kız olsun diyor ertesi gün yok oğlanla daha çok aktivite yapabilirim diyor alem adam:)
Sağlıklı olsun hayırlı bir evlat olsun gerçekten başka birşey istemiyorum cinsiyeti hiç önemli değil...
Tanrı her isteyene sağlıklı evlatlar versin, bütün  çocukları korusun...

PS: En kısa zamanda Hırvatistan ve Mostar fotoğraflarını ekleyeceğim.

Tuesday, September 7, 2010

biraz uzaklaşmak iyi gelecek...

Her yıl ki gezi planlarımızı yaparken ve planlarda bebiş yokken geçen yıl ki Avrupa Seyahatinde son noktamız olan Ljubljana (Slovenya) - Yunanistan arasında ve de aklımızda kalan Dalmaçya kıyılarını artık bu sene planlarımıza dahil edelim dedik ve taa Mayıs ayında Şeker bayramı tatili için uçak biletlerimizi aldık. Motorsiklet kiralayarak gezecektik, 6 günlük bir rota çıkarmıştık bile.

Haziran ayı bize çok güzel bir süpriz getirdi sonraki aylar ise bekleyiş ve heyecanlarla geçti açıkçası bu planı unutmuştuk bile...




10 gün önceki 2 li test randevumuzda doktorumuz da hiç bir sakıncası olmadığını söyleyip seyahat planımızı onaylayınca e gidelim bari dedik.Biletleri yakmayalım dimi :)

Rotayı biraz kısalttık daha deniz ağırlıklı bir tatile çevirip güvenli bir araba kiraladık.
Yarın sabah Zagreb ten yolculuğumuz başlıyor.

Dönüşte güzel fotoğraflarla buluşmak üzere..



Bebişimiz aramıza gelmeden son yaz - deniz tatilimiz olacak bu gezi işallah...


Sonra da onunla gezeceğiz umarım...



Monday, September 6, 2010

U2 İstanbul'da

Geçen sene ekim ayıydı sanırım internette okumuştum U2 2010 da İstanbul da konser verecek diye... inanamamıştım. Beni tanıyanlar bilir U2 hayranlığımı.Hemen arkadaşlara mail attım
Biletix te biletlerin satışa çıkacağı günü takip etmeye başladım. Önsatış 2 kasımdı sanırım hemen o gün aldım biletlerimizi....6 Eylül gelir mi diyordum o gün gidebilir miyiz diyordum.
6 Eylül geldi çok şükür sağlıklıyız , konsere gitmemiz için bir engelimiz yok ancak ben kendi isteğim ve özgür iradem ile konsere gitmekten vazgeçtim .

Yapamazdım, 70 bin kişilik Türkiye nin en büyük stad konserinde saha içinde üstelik,  bebeğimi tehlikeye sokacak şekilde bencilce davranamazdım.

Biliyorum 15 yıldır bugünün hayalini kuruyordum. Eşime bile kaç defa söylemişimdir 'canlı bir U2 konseri izlemeden ölürsem gözlerim açık gidecek ' diye...

Olsun hiç birşey için geç değil, bende bebeğim büyüyünce onunla giderim işallah. O zaten şimdiden şarkılarına aşina ofiste tüm gün dinliyor...

Bütün gece kötü kabuslar gördüm, rüyamda hep Nehir in annesi Zeynep Hn ı gördüm nasıl dayanıyor diye ona bakıyordum..

Hiç aklımdan çıkmıyor ki, hayatta bu kadar büyük acılar varken varsın ben dünya gözüyle Bono yu görmeyeyim ne çıkar ki...
Mızmızlanmaya şikayet etmeye hiç hakkım yok öyle birşeyde yapmıyorum zaten.

Ne demişler, Hayat sen planlar yaparken başına gelenlerdir... Bebeğim benim başıma gelen en güzel şey...daha ne isterim...