Friday, December 30, 2011

11.ay

Bebeğim bugün tam 11 aylık oldun. İlk yaşına sadece 1 ay kaldı...



Daha dün gibi içimde gün gün büyümekte idin. Her kontrolü heyecanla çeker kaç cm olduğunu gün gün takip ederdik. Zaman ne hızlı akıp gidiyor. Bir yıl daha biterken herşey seninle çok daha anlamlı çok mutlu ve aydınlık. Varlığınla öyle bir aydınlattın ki hayatımızı iyi ki varsın bebeğim.


Bu ay gelişimin oldukça hızlandı, henüz dr kontrolüne gitmedik kilonu boyunu kaç oldun bilmiyorum ama emeklemeye- sürünmeye başladın. Artık özgürlüğüne kısmen kavuştun, sürekli keşif yapıp evin bilimum köşelerini karıştırıyorsun. Tutunup kalkıyor ayakta durmaya bayılıyorsun, adım atma konusunda biraz tereddütlüsün ama seni tutalım saatlerce zevkle dikilebilrisin gibi. Elinden birşeyi almaya görelim çığlığı basıyor tepkilerini çok açık gösteriyorsun. Karakterin oluşuyor :)


Tam anlamıyla taklitçi bir maymun oldun, anneannen nasıl öksürüyor diyoruz numaradan öyle komik öksürüyorsun ki, el sallıyorsun bizim kahkahalarımızı taklit ediyorsun, bariz bir şekilde gel ve mama diyorsun. Özellike acıkınca mama diye ağlıyorsun. Rüyamda görsem inanmazdım !


Bütün bunarı başka bir yakınımdan dinlerke bana çok sıradan gelen şeylerdi ama şimdi seninle nasıl heyecanlanıyorum sanki aya gitmişsin gibi her sabah heyecanla teyzene anlatıyorum bilsen... Tam görmemişin çocuğu olmuş ama öyle ne yapayım:)


Bugün 18 aralıkta gittiğimiz stüdyo çekiminin fotoğrafları geldi, hepsi birbirinden güzel .Sabahtan beri bakmaya kıyamıyorum..Birkaçını yükleyeyim, maşallah deyin 41 keree






İşte yeni yıl bebesi Defne...
çok eğlendik çekimlerde

anneannem çok güldürdü beni


arada somurttum çünkü sıkıldım


gülüşün hiç solmasın güleç bebeğim


Wednesday, December 28, 2011

Son hafta... son gelişmeler ve yeni yıl

Yılın son haftasındayız, daha iyiyiz :)



Cuma gecesi Egecim geldi. Christmas nedeniyle 1 hafta bizimle.


Defnenin babasını görünce tepkisi şahaneydi. Kameraya çekmeliydik ama yine kaçırdık. Ege içeri girer girmez sustu, baktı baktı hiç tepki vermedi ilkin, babası yaklaşıpta kucağına alınca bir neşe bir çığlık bir alkış...


Kuzum benim nasıl özlemiş ,babasının kızı ..İşin en enteresan kısmı da Defnecik son 15 gündür gece uykularında inanılmaz çok kalkıyor ağlıyor mızıldanıyor beni mahfediyordu,babasının gelmesiyle bebeğim melekler gibi uyur oldu.Gerçi geçen hafta üst iki dişini birden patlattı hem de nasıl kocamanlar anlatamam. Yanlardaki minikler geliyor şimdide.


İlk akşam sadece 1 kez uyandı süt içti devam etti, gece boyunca kalkıp kalkıp herşey yolunda mı diye baktım nefesini kontrol ettim, inanamadım.. sonraki günlerde oyle, maşallah diyeyim nazarım değecek. Babasını istiyormuş benim meleğim.


Cumartesi öğlen yeni bakıcımızı almak üzere Ataşehire giderken son derece gergindim. Ege de son günleri, yaşadıklarımı dinleyince epey üzüldü halime.. Neyse anlaştığımız bakıcı Vardo nun kuzeniydi. Gittiğimizde bir de baktık ki Vardo gelmiş , eğer kabul ederseniz ben sizinle devam etmek istiyorum dedi. Kuzeni yeni iş bakabilirmiş, aralarında anlaşmışlar. Biz yine de ikisinide aldık eve geldik oturup detaylı konuşalım diye.


Defne Vardoyu görünce nasıl sevindi kucağından inmek bilmedi. Böyle olunca bizde bir daha aynı şeyleri yaşamamaya söz alıp Vardo ile yeniden başladık. Sonuçta kendisinden son derece memnundum , ablası hastalanıp Gürcistana gidip gelemeyeceğim diye haber yolladığında çok üzülmüştüm. Umarım hepimiz için hayırlı olur. Uzun süre birlikte oluruz....


Yılın son haftasına daha iyi daha moralli girdik.






Umarım 2012 de hepimiz için sağlık ve mutluluk dolu 2011 den daha sıcak ve güzel bir yıl olur. Nedense çok sevmedim 2011 i ben. Defneme kavuşmak dışında – ki en güzeli buydu- bize, ailemize çok da iyi gelmedi.


2012 den pek umutluyum... Huzurlu barış dolu bir yıl olsun..

Friday, December 23, 2011

bir ileri iki geri

1 hafta aradan sonra merhaba.

Çok hızlı, çok değişken çok yorucu bir haftayı daha geride bırakırken bazen diyorum anne olmak bu işte. Herşeye yetişmeye çalışmak ne olursa olsun bebeğin için en iyisini istemek, olmayan enejiyi yaratıp herşeye yetişmek yetişmek yetişmek...

Bu bakıcı arayışı o kadar yordu ki beni,doğumgünümü annem ve kızımla başbaşa yediğimiz güzel bir yemekle kutladıktan sonra daha fazla düşünmek, vakit kaybetmemek ve de annemi yormamak adına görüştüğüm adayların içinde en iyisi gibi görüneni almaya karar verdim. Bu adayın verdiği referans yalanı çıkmıştı ama ben herkes ikinci bir şansı hakeder mottosundan yola çıkarak kendisini ilk konuş tuğumuz şartlar üzerinden işe aldım.Yani aslında denize düşüp yılana sarıldım!

Cumartesi günü yeni adayı eve getirip annemle başbaşa bırakıp Defdefle birlikte emziren annelerden Pelin in davetine gittim. 3 anne 3 bebek buluştuk . Bebişler emekleyip birbirlerini keşfederlerken biz de koyu bir sohbete daldık. Galiba en çok ben konuştum o kadar dertliyim ki bu bakıcı sürecini anlatmam yetmiştir kızlara:)


Pazar günü ise günler öncesinden ayarladığım Defnemin fotoğraf çekimi vardı. Seçim yaparken adrese hiç dikkat etmemişim, anlaştığım stüdyo Taksimde, İstiklalin ara sokaklarından birinde 6 katlı eski bir Beyoğlu apartmanında imiş ! Arabayı en yakın otoparka bırakıp yanımızda kıyafet oyuncak vs çantaları, bir de Defnem apartmana ulaşmamız epey zahmetli oldu ama asıl süprizi asansör olmadığını görünce yaşadık. 6. Kata ulaştığımızda annem de bende yığılmak üzereydik  sinir falan kalmadı bende , gülme krizine girdim annem söylenip duruyor halimiz içler acısıydı ...Neyseki Defnecim tam bir fotomodel edasında birbirinden güzel pozlar vererek Şebnem ablasını fethetti... Gördüğünüz gibi tüm bu karmaşa içinde hiç birşeydende geri kalmıyorum !

Cumartesi Pazar bu koşturmaları yaşarken bir yandan da yeni bakıcımıza Defnenin ve evin düzenini öğretmeye çalışarak geçti. Pazartesi annemi gözetmen olarak atayarak işe geldim.. Daha ilk günden performansı belli olmaya başladı Özbek bayanın... Biz söylemeden hiç birşey yapmıyor, Defnenin altını değiştirmemiz lazım diyorum oyle bakıyor. Dur bakalım dedik biraz zaman geçsin.

Sabahları uyanmıyor bir türlü, oysa daha ilk gün 6 da kalkması gerektiğin söylemiştim. Ben 5,45 te kalkabiliyorsam ki tüm gece bebeğe bakmama 1650 kere yatıp kalkmama rağmen Defnenin uyanmasıyla birlikte onunda uyanmasını istemem son derece normal değil mi...

Bir gün iki gün yok uyanmıyor, artık evden çıkmama dakikalar kala ben çalıyorum kapısını oyle kalkıyor. Gün içerisinde annem herşeyi yapıyor o Defne kucağında öyyyyle camdan bakıyor kameradan izliyorum ..Bu böyle olmayacak dedim ve haber beklediğim bir başka adayla görüşmeye gittim. Teoride anlaştık Cumartesiyi bekleyip Saadetle konuşmayı planlarken Çarşamba akşamı istifa etti!! Süper dimi. Bahanesi de hazır. Telefon gelmiş annesi rahatsızmış Özbekistana gidiyormuş.. Hep aynı yalan

Hiç durma hemen topla eşyalarını dedim ! Hakkını verdim gönderdim


O günden beri başım ağrıyor ne yaparsam yapayım geçmeyen ince bir ağrı yerleşti sol tarafıma.. Dün işe gelemedim annem tek başına çok zorlanacaktı, bugün mecburen geldim!


Kaldık yine ortada, diğer adayı hemen çağırdım. Yarın gelecek bakalım...Olan Defneme oluyor birtek buna üzülyorum. Biz bir şekilde idare ediyoruz ama bebeğim sürekli değişen kişilerin elinde. Eve gelip gidenin haddi hesabı yok offf..
Neyse durumdan hoşnut olmasam da biliyorum ki geçici şeyler bunlar ve üstesinden gelemeyeceğimiz şeyler değil. Allah dermansız dert vermesin derler ya, sürekli bunu hatırlatmaya çalışıyorum kendime..


Hepimizin bebeği çok ama çok kıymetli onlar için en iyisini istememiz doğal değil mi..

2011 bitiyor artık, yeni bir yıl yeni başlangıçlar yeni umutlar... Minik meleğimin ilk yılbaşısı için güzel güzel hazırlıklar yapmak istiyorum, bu haftasonu alışveriş yapmaya fırsat bulabilriim umarım , ayrıca bu akşam Egecim geliyor. Tam bir hafta boyunca bizimle Cristmas ı bir kez daha seviyorum


Biliyorum herşey çok güzel olacak....

ps: izleyin bakalım sevecek misiniz

http://sendables.jibjab.com/view/elVveQ64Ph6uVE2nb9s8

Friday, December 16, 2011

Yolun yarısı mı gerçekten...

Bugün benim doğumgünüm. Tam 35 oldum , iyi ki doğdum  Yarıladık mı yolu çoktan geçtik mi bilemiyorum ama bence 2. Kısım daha heyecanlı ve güzel olacak...
Anne olarak geçirdiğim ilk doğumgünü ve bundan sonrakilerde hep böyle olacak, bu bile çok mutlu olmak için yeter bana..

Sıcacık bir yuvam, kapısından girince içimin huzur dolduğu bir evim, kocaman kollarıyla beni saran bir kocam, gün gün büyüyen küçük bir mucizem var. Sağlıklıyım, ailem, sevdiklerim yanımda..Dünyanın en harika ablasına sahibim bir de...
Daha ne olsun dimi...


Hayata teşekkür etme şansım varken kullanayım...Şükürler şükürler şükürler olsun.

işte iki aşkım


PS: bir de gönlüme göre bir bakıcı bulabilirsem tam olacak !!!

Tuesday, December 13, 2011

Korktuğun şey başına gelirmiş

Korkularımız var hepimizin, zaman zaman değişen, bazıları daha öncelikli iken bazıları zamanla gündemden düşen.



İşte anne olduğumdan beri en büyük korkum bakıcı olayı idi. Biliyorduk bakacak bir yakınımızın olmayacağını , bakıcı çalıştıracağımızı ama bazen yaşamadan ne kadar zor olacağını kestiremiyor insan.


Arkadaşlarımdan duydugum hikayelerden sonra kafamda bu korku iyice belirginleşti,  ya iyi birini bulamazsak bende sürekli bakıcı değiştiren sürekli bu endişe ve sıkıntıları yaşayan biri olursam derdim .
Güzel hikayelerde var olmaz mı işallah biz de öyle oluruz der bu en büyük korkularımdan birinin üstünü bir güzel örterdim.


Ama artık örtecek bişey kalmadı. Pazar günü gideli 1 hafta olan bakıcımızın artık geri gelmeyeceğini öğrendik.. Bugün 3. Gün, kaç ajansla konuştum kaç kişiye derdimi anlattım sayısını hatırlamıyorum. Uyuyamıyorum geceleri, Defnem için çok endişeliyim.Sürekli ağlıyorum.


Beni en çok üzen şey ise bu sürecin son olmayacağı demek biz bunu hep yaşayacağız.Yeni biri, yeni düzen , hiç tanımadığın birine bebeğini bırakmanın inanılmaz suçluluk duygusu ve endişesi....Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum resmen. Yok iyi değilim ben


Eşim geldi haftasonu bu haberle o da çok moralsiz döndü Viyana ya.. Ne yapıcaz deyip duruyoruz birbirimize. Annemi aldık tekrar ama kadıncağız çok yoruluyor, kollarındaki problem onu daha da zorluyor o da hasta olursa ben hangi birine bakacağım.


Dünden beri bir kaç adayla görüştüm ı ıh hiç biri kriterlerimize uymuyor, allahım ne insanlar var ya..Kimi bebek bakacak ama evde kimse olmayacak dimi diye absürd sorular soruyor kimi ev işi yapmam diyor


Bir de an önce bu haberin maili geldi


http://video.haberturk.com/haber/video/aileler-dikkat/56486


ağla ağla şiştim


Allahım lütfen karşımıza dürüst vicdanlı temiz ahlaklı birini çıkart ne olur.

Friday, December 9, 2011

karışık

Aklım çok karışık sevgili bloğum, ruhum karışık, evim karışık herşey çok karışık bugünlerde...



Hissettiğim tek şey yorgunluk, müthiş bir yorgunluk sanki her bir hücrem ağırlaşmış ben onları taşıyamayacakmışım gibi hissediyorum...


10 aydır kendim için hiç birşey yapmadığımı farkettim, nasıl bir koşturmaca yok olamıyorum organize, yetemiyorum hiçbirşeye, aklımda sürekli bir yapılacaklar listesiyle dolaşıp, unutulanları sonradan hatırlamakla geçiyor günlerim. Nasıl bir dalgın, nasıl bir organizasyonsuz oldum böyle


Her gün yeni bir endişe ediniyorum biliyorum biraz akışına bırakmalıyım, belki de ben bu kadar kurduğum için geliyor bütün olumsuzluklar..


Geçen hafta bakıcımızın acilen Gürcistan a gitmesi gerekti..Ablası hastalanmış durumu ciddiymiş.Tam düzeni oturtmuştuk iyi gidiyordu.


En fazla 15 gün içinde geleceğim dedi ama odasına baktım ki saç tokasına varıncaya kadar almış hiçbir eşyasını bırakmamış! Özeliklede belirttim, mutlaka geleceğim merak etme dedi. Ama düştü içime bir kurt gelecek mi gelmeyecek mi .. Annemi getirdim apar topar, kardeşimdeydi, çocukcağız 10 gün önce belfıtığı ameliyatı oldu kaldı yalnız  Anneminde boynunda sinir sıkışması var kolları ciddi ağrıyor kadıncağız çok zorlanıyor. Ben sürekli izin alıyorum erken çıkıyorum vs.


Dün Ege geldi şimdi o bakıyor kızımıza annemi dinlenmeye aldık pazara kadar...


Ya gelmezse Vardo, ya kandırıldıysak, içimdeki ses bir yandan gelecek, insanların iyi niyetine güven diyor, bir yandan da böyle kandırılan öyle çok arkadaşın var ki sen unut o bakıcıyı yenisini aramaya başla diyor.


Bu 2. Sesin söyledikleri o kadar zor geliyor ki bana, yeni biri, yeniden aynı şeyler güvenebilecek miyim, bebeğimi nereye kadar ele bırakacağım offf, dün gece o kadar çok ağladım ki.


Ege gidiyor pazar günü yine kalacağız yalnız, bu sorumluluk fazla geldi bana galiba, bir de uykusuzluk tabi, Defne geceleri sürekli uyanıyor ve bana hiiç yetmiyor uyku...


Yani şu aralar tek güzel ve muhteşem olan şey Defnem. Ah o kadar tatlı ki, üzerine düşenleri tam anlamıyla yerine getiriyor, gülüyor, oynuyor , her gün yeni birşey keşfediyor ve büyüyor...İyi ki var, beni tek mutlu eden varlık o şu aralar..


Bense kendimi verilen görevi eline yüzüne bulaştırmış acemi bir çalışan gibi görüyorum...


 

Tuesday, December 6, 2011

10.ay

Geçen Cuma doktor kontrolündeydik, uzunca soru listemizle..



Herşey yolunda çok şükür, hala 3 dişimizle devam ediyoruz büyümeye , kasım ayında yeni diş gelmedi, her ay bir diş bekliyoruz dedi doktor.


Geçen ay ki hastalığına rağmen az da olsa kilo almış yine de en az kilo alımını bu ay yavaşladı 9,250 olmuş boyu ise 2 cm daha da uzamış 75 cm olmuş 


Ek gıdalarda hala başarılı değiliz, iştahla yediği hah budur dediğim bir yemek yok köfte seviyor sadece. Yavaş yavaş sofra yemeklerine geçin birbiriyle uyumlu sebze çorbaları yapın dedi doktor, sofra yemeklerinde kavurmak yok, salça tuz yok tabi. Yoğurt çorbası yaptım buğdaylı nohutlu fena yemedi !

Keçi sütünden yoğurda keçi peynirine devam. Pekmez üzüm olacak günde 1 çay kaşıgını geçmeyecek
anne sütü alabildiği kadar içecek ama az olursa yetmedi takviye yapalıma gerek yok dedi- sütüm yine azaldı günde 500 ml in altında kalıyorum bazen-

gece öğünlerini bir e indirmiştik tamamen elimine edebilirsin böylece uyanmaz dedi ama gel de yap. Süt vermezsek gece yarısı bas bas bağırıyor köfte-Kaldırıp bastırınca adım atıyor ya da tutunuyor koltuk kenarında ama o kadar, sürekli emeklemeye çalılşıyor yavaş yavaş ilerliyor gibi ama hala tam emeklemeyi yapmadı sinirlenip ağlıyor aşkım.


Son 2 gündür ise oturduğu yerden tutunup kalkıyor ama sonra hemen devriliyor en azından çabalıyor acelemiz yok ama..


Şaka gibi 10 ay geçti bitti o ilk bebeklik halleri bitti bile,  düzeltilmiş yaşı ile 8,5 aylık oldu kızım, kızıyor konuşuyor ne istediğini neyi istemediğini çok güzel ifade ediyor, elinden birşeyi alınca ağlıyor resmen kızıyor bize ver ver diye.

Kefir verebilir miyim diye sormuştum 1 yaş sonrası kendin mayalayarak ver dedi.Babası IP kameradan bense masanın üstünde açık duran laptoptan izliyorum gün içinde. Vardo ile oynarlarken soruyor bana nerdeee kameraya bakıyo bizimki, hemen ardından ekliyor anne nerde kafa dönüyor laptopa doğru geçen gün izletti bu şekilde Vardo, güleyim mi ağlayayım mı bilemedim.






Yazacak çok şey var oyle karışık durumlar ve duygular içindeyim ki, eşim geliyor yarın, Pazar dönecek ama 3 hafta oldu burnumuzda tüttü resmen...





Monday, November 28, 2011

10 a 3 kala

Balım güzel gözlüm inci tanem Defdefim 10 aylık olmana birkaç gün kala içimden geçenleri yazayım dedim... Burası senin için açılmadı mı o zaman en çok sana dair detayları içermeli dimi aşkım.. okuyunca ama hani şundan hiç bahsetmemişsin demeni istemem.



Pek bir huysuzsun son günlerde, herşeye ağlıyor sinirleniyorsun.. Karakterin mi gelişiyor yoksa babana özlemden mi bilemiyorum... Arıyorsun babanı her halinden belli, her sabah beraber uyanıyor yatakta oyunlar oynuyordunuz, ben koynundan süzülüp çıkıp gidince sen tek başına açıyorsun gözünü..


Emeklemeye çalışıyor ama beceremiyorsun hep ağlıyorsun, mücadele et aşkım ağlama diyorum daha çok kızıyorsun bana... Asıl amacın ayağa kalkmak belli, tutunup kendini çekiyorsun ama toto ağır geliyor galiba kalkamıyorsun:) o kadar komik ki bu hallerin seyretmeye doyamıyorum...



Artık herşeyi yiyorsun ancak damak tadın oldukça değişken, bir gün çok severek yediğini ertesi gün tükürünce aklım karışıyor menü hazırlayamıyorum sana. Bir de kaşığı yaklaştırınca püskürtme huyu çıkarttın ki üst baş yer gök yemek oluyor:) Hala tam olarak hah bunu çok seviyor dediğim bir yemek yok ...



Vardo teyzenle iyi anlaşıyorsunuz görüyorum, bize atmadığın kahkahaları ona atıyorsun, ofisten izliyorum seni sık sık, kameraya arada bir bakıyorsun sanki izlediğimi biliyormuş gibi. İçim eriyor o zaman uçup gelmek istiyorum, koklamak öpmek öpmek ...

Ha bu arada iyice dillendin, gel gel  gibi bişeyler diyorsun bir de sanırım ba-ba, bana gittiğinden beri gel babası gel gel şarkısını söylememiz işe yaradı galiba :) Kızgınlığını sevincini çığlıklarınla çok güzel anlatıyorsun aslında kelimelere ne gerek var ki !

En çok da o küçücük kabinde tek başıma süt sağarken özlüyorum annem seni. Kokun burnuma geliyor telefondaki fotoğraflarını öpüyorum, biri görse deli diyecek...

Günler akıyor Defnem sen çoook hızlı büyüyorsun..Çoook tatlısın ve beni hergün kendine hayran bırakıyorsun..Benim akıllı, tatlı, mis kokulu bebeğim, teşekkür ederim...

Wednesday, November 23, 2011

diş buğdayımız...

Cumartesi günü tatlı bir telaş vardı evimizde yine. Hem  Defne'nin geçen ay sonu geliveren minik dişlerini kutlamak hem de babasına güle güle demek için minik bir parti yapalım dedik.

Aslında yakın çevremizde çok yapılan bir gelenek değil dişbuğdayı ama madem yapıcaz o zaman tam olsun dedim ve epey bir araştırma yaptım. Neler hazırlanır, neler yapılır ikramlar vs. Araştırınca gördüm ki bununda bir sektörü oluşmuş neredeyse, davetiyesi,  kapı süsü,  pastasına kadar neler var neler...

Benim amatörce hazırladığım davetiyemiz;



Aslında aile büyükleri arasında yapılan bir ritüelmiş ama bizim burada pek bir akrabamız olmadığından ve bu parti aynı zamanda Egemen'in gidişi öncesi arkadaşlarla buluşma görüşme amaçlı olduğundan yakın dost çevremizi çağırdık  Yine de annem babamda geldi daha da güzel oldu. 

Cumartesi sabah erkenden mutfağa girdim  ablamında katkılarıyla birbirinden güzel ikramlar hazırladık ama en güzeli de diş buğdayıydı. Buğdayları geceden hazırladım ama içine katılacak alternatifleri olabildiğince geniş tutarak ayrı kaselerde sundum. Böylece isteyen istediği karışımı yapmış oldu. Kupları saten kurdelerle süsledim. Gelenlere vermek üzere diş şeklinde kurabiyelerimizi ve keselerde çukulata kaplı badem şekerlerimizi hazırladım .

O gün Defdefe ne giydirsem düşünürken internette şunu buldum, hemen sipariş verdim,  ertesi gün elimdeydi bile. Altına ne giyse kırmızı bir etek alayım derken canım arkadaşım  Gamze tütü yapalım dedi, kendisi bu sıralar tütü işine merak salmış durumda, o gün getirdiğinde inanamadım tahminimden çok daha güzel olmuştu.

Diş buğdayının içine altın ya da para konup  kime çıkarsa o bebeğe hediye alır adetini ise yapmadım zaten tüm arkadaşlar bir çok hediyelerle gelmişlerdi, buradan tekrar teşekkür ediyorum hepsine.

Meslek oyununda ise Defdef hepimizi şaşırttı. Önüne mouse, cep telefonu, tarak, makas, kitap, steteskop bir de krem koymuştuk. Durdu durdu  kremi aldı. Ya güzellik uzmanı ya da eczacı olacak yorumlarıyla alkışlandı minik hanım..
Başının üzerinden  32 adet haşlanmış buğdayı döküp sonra da kuşlara vermek üzere topladık- o kısım biraz zor oldu :)

Herşey çok güzeldi, tatlı kızım hiç  nazlanmadı gülücükler saçıp durdu bütün gün, tütüye alışamadı bir türlü çekiştirip durdu tülleri yemeye çalıştı, Egemen içinde yeni iş  öncesi güzel bir anı oldu diye düşünüyorum.

Annem amma abartıyorsunuz dedi ,ne yapayım haklı  belki de ama görmemişin çocuğu olmuş tanımlaması bizim için doğru sanırım, evet doğru görmedik ki daha önce, bu yaştan sonra olunca böyle oluyor demek ki.. Oh sefamız olsun ne diyim :)

Canım Defnem  inci gibi dişlerinle gülücüklerin hiç solmasın bebeğim. 
İyi ki varsın







ailemizin pastacısı Masal Pasta harikaydı yine...





 

Monday, November 21, 2011

uzak...

Gün aydınlanırken ayakta olmayı severim.. Gecenin sessizliği yavaş yavaş çözülürken ilk ışıkların süzülmesi her zaman garip hissettirir kendimi... 


Anne olduğumdan beri  gün doğumlarını daha çok görüyorum, gece hep ayakta olduğumdan son zamanlar da da hep o saatte süt  sağdığımdan.. 


Bu  sabah ise eşimi havaalanına bırakmış İstanbul un o en boş olduğu saatlerde araba kullanırken doğurdum güneşi üzerime...Bir yandan  herşeyin güzel olması için dua edip bir yandan da ilk kez bu kadar  uzun bir süre ayrı kalacağımız için hüzünlenirken...Söz verdiğim gibi ağlamadım ama eve gelipte  pijamalarını görünce iyice  kötü oldum. 11 yıldır beraberiz, ilk kez bu kadar süre ayrıyız..


3 ay yok mişkom, arada gelecek ama sadece haftasonu kalacak,
Herşeyden ama  en önemlisi de Defne den tek başına sorumlu olmak korkutuyor beni, umarım çabuk ve kolay geçer...


Güle güle git ,  çabucak ve güle güle gel babacık. SCS







Thursday, November 17, 2011

Leileo da sütlü tariflerle karşınızdayım :)

Emziren anneler grubundan daha önce bahsetmiştim sanırım.
Öyle çok şey öğreniyorum ki , çok fazla şey paylaşamasam da sıkı takipteyim.

İşte bu grup sayesinde tanıdığım ve  yaptıklarına hayran kaldığım Sevgili Zeynep harika bir iş yapıyor. Gönüllü emzirme rehberi kendisi aynı zamanda  hamile ve emziren annelere için çok güzel ürünler satıyor ve blogunda da annelerden sütlü tarifler yayınlıyor.

Bu güzel çalışmaya benim de katılma şansım oldu, katkım oldu ise ne mutlu bana.

Teşekkürler Zeynep, Sevgiler


http://leileo.wordpress.com/2011/11/03/annelerden-sutlu-tarifler-79/

Tuesday, November 15, 2011

9.ay kontrolü

15 gün gecikmeli olsa da 9.ay yazısını yazabildiğim için evrene bana bu fırsatı tanıdığı için teşekkür ediyorum :)  O kadar karmaşık o kadar yoğun bir dönem ki iş te ayrı evde ayrı koşturmaca, nasıl geçiyor zaman anlayamıyorum. Oysa ki hep aklımda blogum


Arefe günü gittik dr kontrolümüze, Defnecik geçen aydan bu yana tam 510 gr almış 8880 gr olmuş,  bu aylar için oldukça iyi dedi Altan Bey, boyu 2 cm birden uzamış 73 olmuş, 2 diş birden çıkarmasına rağmen minnoşumu tebrik ediyorum. Ben kilo almayı bırak vermiş bile olabilir diyordum .


Artık balıklara geçebilirsiniz dedi Dr, deniz levreği, çuprası, bu dönem lüfer hamsi verebilirsiniz somon çiftlik olmadığından eminseniz verin yoksa vermeyin dedi. Piyasadaki somonların % 90 ı çiftlik üretimiymiş hiç bilmiyordum bu konuyu araştıracağım. Bizimki balığa bayıldı versem yarım lüferi yiyecekti korktum dokunur diye az verdim...Armut dibine düşer tam da bizim gibi deniz sevdalısı balık düşkünü olursun işallah Defnecim.


Bayramın birinci günü ise yeni bakıcımız geldi, alışma evresi çin bu tatili fırsat bildiğimizden hiç biryere gitmedik, bir kaç yakın akraba ziyareti dışında. Şimdilik iyi gibi, zamanla anlayacağız, alışacağız. Vardo nun Türkçesi oldukça az, anlıyor çoğunu ama konuşamadığından birşey söylemek istediğinde anlaşamıyoruz, allahtan Ege nin  az da olsa rusçası var da epey rahatlattı bizi, aslı o gidince ben ne yapacağım bilmem, bu gidişle ya ben Gürcüce öğreneceğim ya da o Türkçeyi bir an önce sökecek :) 
Bu bakıcı konusunu, bugüne dek yaşadıklarımı gözlemlerimi ayrı bir başlıkta uzun uzun yazacağım..


Bayramın son günü ise Defne akşam aniden ateşlendi. Keyfi gayet yerindeydi gündüz, gece uykusunda kontrol etmeye gitmiştim ki baktım yanıyor. 39,3 !!! nasıl panikledik anlatamam. Hemen soyduk ılık banyo peşinden Calpol ile 38 e düştü, ilacın etkisi geçipte 39 u tekrar görünce acilde aldık soluğu.. Yanakları kıpkırmızı kucağımda pestil gibi yatıyordu meleğim hemen soyup fitil yaptılar, hayatının ilk fitili yapılırken gıkı bile çıkmadı kuzunun.. bizim halimizi anlatmıyorum tabi, çok ağladım kendimi çok suçladım o dereceye gelinceye kadar niye farkedemedim diye. Viral enfeksiyon kapmış minnoş, bayramda çok mu gezdiniz dedi dr, bari gezseydik...
Bugün altıncı gün, ilk 3 gün sürekli ateşi yükseldi, düzenli olarak paranox ve ibufen verdik 4.gün ise öksürük burun akıntısı başladı..Artık ateşi yok ama öksürük çok rahatsız ediyor onu, şurubunu da hiç sevmedi, iştahsız ve oldukça mızmız.. 


Bütün bunlarla uğraşırken 9 günlük tatilde  Ege nin tüm işlemleri tamamlandı ve  gidiş tatihi kesinleşti, 21 kasımda başlıyor.


Korkuyorum aslında tam da bu hastalık halleri ortaya çıkınca daha da bir çarptı suratıma  yalnız olacağım gerçeği. Sorumluluğu tek başına üstlenmekten hata yapmaktan korkuyorum, bakıcıya alışamadık henüz,düzeni oturtamadık, yakınımızda bize destek olacak kimsemizde yok, bir yandan da hayırlı olacak diyorum telkin ediyorum kendimi ama geceleri hiç uyku tutmuyor son günlerde....


Bizim cephede durumlar böyle, en kısa zamanda yine yazmak üzere...

Sunday, November 6, 2011

Yeni başlangıçlar ve bayram

Eskisi bayramlar gibi  yaşanmasa da bugün bayram. Defnemiz le ilk değil ama ikinci bayramımız. 
Her bayramda ya annemlere gider ya da tatile kaçardık Defne den önce. İkidir evimizde çekirdek aile şeklinde geçiyor bayramlar.Bu bayramda hayatımızdaki son gelişmelerden ötürü gidemedik hiçbiryere.


Bakıcımızı değiştirdik. Zor süreçler bunlar. Biliyorum hepte zor olacak. Yaklaşık 4 aydır birlikteydik Müşerref Hanımla. Hep olumlu hep ılımlı olmaya çalıştık, ailemizin bir bireyi gibi sahiplendik hiç birşeyden ayırmadık, derdine ortak olduk ama hep suistimal edildik. Bazı şeyleri görmezden geliyordum, aman Defdef e iyi baksın olsun varsın diyordum ama göz göre göre kullanıldığını hissetmek hakikaten zor. Yine de devam ederdim ortalamada Defdef e iyi bakıyordu ve bu bizim için en önemli kriterdi ama bizim mutlaka bir yatılı bakıcı ile devam etmemiz gerekiyordu. Çünkü eşim iş nedeniyle bir süre bizimle olmayacak :(


Hem yeni bir fırsat, geleceğimiz için daha iyi olacak diyorum ama bir yandan da korkuyorum. Yaklaşık 4 ay boyunca kızımla başbaşayız. Bir sürü soru işareti var kafamda ? Bunları ayrı bir yazıda uzun uzun anlatmayı istiyorum Defne için..


Bu yüzden son iki haftamız çok yoğun ve sıkıntılı geçti. Bir yandan ajans, tanıdıklar  vasıtasıyla bir çok görüşme yaptım, bir yandan mevcut bakıcımızla nasıl söyleyeceğiz nasıl yapacağız derken o malum ayrılık konuşmasını yaptım. Bu bile iki gece uykuma maloldu, nasıl söyliycem ay çok üzülecek diye kurdum kurdum. 4 gün önce işten gelince konuştuk. Çok üzüldü biraz saçmaladı beni de üzdü,  1 hafta daha devam etmesini istedim tam maaşını vermeme rağmen o hemen gitmek istedi. Defdefe babamız baktı :)


Bugün itibariyle yeni bakıcımızı aldık. Hepimiz için hayırlı olsun diyorum. Vardo ile bize güzel günler diliyorum. 


Hepimize iyi bayramlar. Bayram şekerimle öperiz sizleri...


çok mutluyum annemle 9 gün başbaşayız yaşasın bayram !

Thursday, November 3, 2011

Kokuşmuşuz gerçekten

İki gündür boğazımda bir yumruk haber bültenlerini atlıyor gazetede o haberi gördükçe sayfayı çeviriyorum, ruhum kaldırmıyor   gerçekliğini düşündükçe o kadar büyük bir sancı giriyor ki karnıma
Bu nasıl bir insafsızlıktır nasıl bir vicdansızlıktır. Hayvan diyemem hangi hayvan başka bir canlıya böyle bir şey yapar. Bu kararı veren mahkeme üyeleri de,  kararı onaylayan Yargıtay üyeleri de  en az o tecavüzcüler kadar insafsızlar gözümde...
Düşündükçe çıldıracağım 13 yaşındaki bir çocuğun kendi rızası ne demek !! Hiç mi kendi çocukları yok.. şiddeti nasıl bu kadar içselleştirip normalleştiriyorlar !!
Din namus  edebiyatıyla yanıp tutuşanlara sesleniyorum, nerede nerede o vicdanlarınız ha ?
Yaşadığımız topluma bakın.. iyice midem bulanıyor artık kaldıramıyorum
Her türlü şiddet hızla normalleştiriliyor , kabul edemiyorum bunu !   Bu zihniyetteki insanlarla aynı ülkede yaşıyor olmaktan utanç duyuyorum .. Utancımdan söyleyecek daha fazla söz bulamıyorum ...
Çok üzgünüm...

Monday, October 31, 2011

İlk Cumhuriyet bayramımızı biz coşkuyla kutladık !!!

                  
Hala aklım almıyor mantığını anlamak mümkün  değil...  Evdeyken hiç fırsat bulup yazamadım içinde birikti birikti 3 gündür. Şimdi bir güzel dökeyim...

Özellikle  zor zamanlardan geçtiğimiz  böyle bir dönemde, acı üstüne acı  yaşıyorken şehitlerimizin kanı henüz  kurumamışken tam da  kenetlenmeye, bir olduğumuzu birlik olduğumuzu bizi kimselerin  bölemeyeceğini göstermemiz gereken  en güzel en anlamlı bayramımızın kutlamalarının  iptal edilmesini  çok üzücü buluyorum dahası  çok düşündürücü ?
En çok da okullardaki törenlerin iptaline üzüldüm  genç beyinlerde  iptal edilebiliyormuş  imajı yerleşmemeliydi.
Ne şartlarda ne acılar çekilerek kuruldu Cumhuriyetimiz. Sahip çıkmamız gereken en değerli varlığımız. Nice 88 yılllara, nice nice bayramlara
Defneciğimin şimdiden bu değerleri bilmesini istiyorum, şimdiden Atatürk ü anlatıyoruz ona, bilmiş bilmiş bakıyor. Evimizi balonlara bayraklarla süsledik Cumartesi günü, balkonumuza  kocaman bayrağımızı astık ... Geçmiş yıllardaki gibi motorsikletle Bağdat caddesindeki  Fener alayına katılamadık belki ama seneye umuyoruz J

Bu arada Defdefin dün 9. ayı idi, benim kınalı kuzum doğalı taaam 9 ay oldu, zamanın hızına inanamıyor insan.. Her anın tadını çıkartmaya çalışıyorum ama bir yandan da biliyorum ne olursa olsun yetmeyecek L  9. ay yazısını da Dr kontrolümüzden sonra yazarım ...Nice aylara bebeğim, nice yıllara, uzuun yaşa,  Cumhuriyetle yaşa..

Tuesday, October 25, 2011

Dişim çıktı.....

Haftasonu başlayan hastalığım annemi korkuttu ama aslında benim bütün sıkıntım dişlerim yüzündenmiş!!

Aylardır çıkarmaya çalışıyordum ,  hep kaşınıyordu hep salyalarım akıyordu ama bu kadar zor olacağını bilemezdim. Ateşlendim, uyuyamadım, sütümü içemedim hep annemin kucağında kalmak istedim ama  şimdi rahatladım..

Dün akşam annecim işten gelince benimle oynarken farketti hem de iki tane birden çıkarttım :)
Beyaz bir hediye alacakmış bana... İkisi birden o kadar çok sevindiler ki şaşırdım , bu kadar sevineceklerini bilsem daha önce çıkartırdım, hatta babam hızını alamayaıp arkadaşlarına mesaj yazdı.. Annemde kızdı ona görmemişin çocuğu oldu diye...

Bu arada annem hala hasta boğazı yanıyor burnu akıyor, benimle ilgilenirken yüzüne beyaz bişey takıyor maskeymiş....

Dün gündüz uykularımı güzel ve uzun uyudum yemeklerimi  çok çok yedim. Artık iki de dişim var kaçın ısırırım :)

Hadi artık diş buğdayı hazırlıkları başlasın !

Monday, October 24, 2011

hastayız...

Moralsizliğimin bir çok sebebi var. Genelde de özelde de haberler kötü.

Çok moralsizim, yorgunum, mutsuzum,  ülkenin gidişatından bitmek bilmeyen bitiril-e-meyen terör den üstüne deprem den. Geçen haftadan beri haber bülteni izleyip ağlamaktan helak oldum.

Annelerin yüreği yanarken küçücük bebeler yetim kalmışken bir hiç uğruna yiğitler ölüp gitmişken,   para hırsıyla malzemeden çalınarak yapılan apartmanlar iskambil kağıtları gibi yıkılmış  çoluk çocuk gecenin ayazında kalmışken ne yazayım ki..

Tarihe not olsun diye ( Defnem için – burası onun güncesi  ya- hakkını vermek lazım diye)
Hasta oldun annecim üşüttün haftasonu. İlk kez ateşin çıktı,  burnun çok tıkandı aktı, halsizleştin belli ki ağrın vardı. Koala gibi yapışık yaşadık iki gün boyunca bıraktığım an ağladın, burnunu açmaya çalışırken yemek yedirirken süt içerken hep ağladın .. Hiç ağlamayan kızım 8 ayda ağlamadığı kadar ağladı bu haftasonu. Sen ağladın ben ağladım.. İlk kez ateş düşürücü kullandık ama işe yaradı rahatladın bugün daha iyisin kuzum bak geçiyor işte.

Bu gece itibariyle bende şişmiş bir boğaz ağrıyan  kulaklarım ve eklemlerle geldim işe. Bakalım  nasıl atlatacağız bu geceyi...

işte  sümüklü minnoş

Friday, October 14, 2011

olsa...

Şimdi şu anda kalbim de ruhumda evde olan kızımın yanında , bir de bedenim onunla olsa...


Bu vicdan azabını değiştirecek gücüm olsa... offf  üzüntü ve muz kabuğu !

Sonbaharın renklerini izleyebileceğimz bir yerlere kaçabilsek keşke.. Kışı özlemiş miyim ne ?

Bizim minnoş kışa  geçti bile, dün bakıcımız giydirmiş kış kreasyonlarını bahçede turluyorlardı akşamüstü , nasıl da yakışmış teyzesinin o daha karnımdayken ördüğü ciciler..

Tuesday, October 11, 2011

8. ay

 
Her ay ki gelişim yazımı yazamadım bu ay. Defnecim kusurabakma canımıniçi anne bu aralar kontrolünü yitirmiş durumda hiç bir şeye yetişemiyor L
Evet  8 ay 11 günlüksün bugün . 8. Ay itibariyle 8,380 gr 71 cm. sin aşkım, 24 eylül itibariyle kısa da olsa desteksiz oturabiliyor önünde duran objeleri  alabilmek için uzanıp emekleme pozisyonuna geçebiliyorsun.
Geçen haftadan beri dizlerin ve ellerin üzerinde kalkıp vücudunu ileri geri sallıyorsun ilerleyemesende çabalıyorsun , o kadar komiksin ki babanla gülmekten katılıyoruz.
O minicik tombiş ellerinle alkış yapıyorsun, bazen uyandığında  tatlı tatlı mırıldanırken arada şap şap seslerini duyuyorum. O ses beni o kadar mutlu ediyor ki anlatamam. Sen harika bir bebeksin.Uykucu kuzum benim,gece uykularını  iyice düzene oturttun...Tek derdimiz dişlerin, bir türlü çıkmayan ama sürekli kaşınan ve salya akıtan seni rahatsız eden dişlerin. Bir an önce çıkartsanda rahatlasan kuzum.
Ek gıdalarda bir çok çeşit yemeye başladın 1 ekimden bu yana.Kuzu etli bol çeşit sebzeli çorbanı sevdin gibi. Eskiye oranla gelişme kaydettin bebeğim. Pastörize keçi sütünden yoğurt mayaladım senin için, çok sevdin J Hala meyve yemiyorsun sevmiyorsun hiç bir meyvenin tadını. Bugüne kadar yediğin tek meyve mandalina oldu şaşırtıcı değil mi. İleride benim  gibi tam bir meyve canavarı olursan bu günlerini hatırlatacağım sana  J

gülen surat

Friday, October 7, 2011

Geldim, döndüm

bir haber vereyim dedim, yok yok olmuyor günün 48 saat falan olması lazım herhalde hiç bir şeye yetişemiyorum herşey yarım,  aklımda bin tane ayrı iş bir de tamamlayamadıklarım için duyduğum üzüntü, bloguda çok ihmal ettim biliyorum... Zaman yönetimi kurslarına mı gitsem ne yapsam...

Neler neler oldu bu iki haftada.. Kuzumun ilkleri arttı, artık 8 aylık oldu, ek gıdalarda insanlık için küçük ama bizim için çoook büyük adımlar kaydettik ...
hepsini yazacağım, bu haftasonu kendime görev edindim. Şimdi cumanın son işlerini yetiştirip süte gidip erkenden kaçmam lazım ..

Friday, September 23, 2011

Bütün kızlar toplandık

Uzun bir aradan sonra bu akşam çok sevdiğim kızarkadaşlarım ( Bernacım taa Ankara dan geldi) ve en iyi dostum hayattaki en büyük desteğim ablam ile bizde toplanıyoruz. Hamilelikti doğumdu bebeğimin toparlanmasıydı derken neredeyse 180 derece değişen hayatımda eskiye ait bir rutini tekrar yaşayacak olmaktan dolayı taze anne olarak pek bir heyecanlıyım...


Ah eskiden ne çok yapardık bunu. Kızarkadaş gibisi yok iyi bilirim. Şarabımızı havalandırır peynir tabaklarımızı hazırlar dalardık koyu bir sohbete. Konumuz döner dolaşır bu erkekler niye bu kadar farklı ne yapacağız noktasına gelir bu konuda sürekli teoriler üretirdik genellikle ..



Çok hazırlık yapamadım ama tatlı olarak Defdef i yiyeceklerinden önemli değil diye düşünüyorum.

Mazeretim de hazır !

Yumuşak bir kırmızı ile güzel geçecek bir akşam bizi bekliyor gerçi ben vitamaltla kendilerine eşlik edecek olsamda yine de görüşebileceğimiz için çok mutluyum .

Hepimize güzel bir haftasonu diliyorum

Tuesday, September 20, 2011

gelişme var

Ek gıdaya geçişte azıcıkta olsa gelişme kaydettik. Öğlenleri sebze çorbasından bir kaç kaşık alıyor minnoş ama nedense meyveleri sevmedi.
Tatlı mı sevmiyor nedir, herkes meyvelerle başlarken bizimki ne armut ne şeftalı, kayısı, elma hiç birini sevmedi görür görmez ağlıyor,sadece muz yedi hem de büyük bir iştahla ama listemizde yok diye ben elinden geri aldım :(
bilemedim dokunur mu alerjik mi ..

Olsun yavaş yavaş alışacak biliyorum. Çok fazla döküp saçarak yiyor ama ya da ben beceremiyorum ... 
Bu arada tarihe not düşelim ; Defnem 17 Eylül cumartesi günü ilk kez desteksiz oturdu çok uzun sürmese bile bizi çok ama çok heyecanlandırdı :)





Friday, September 16, 2011

Yeni ciciler

Bizim pıtırcığın ek gıdaya karşı direnci yavaş yavaş kırılıyor galiba!!
Bir ara çok umutsuzdum ama son bir kaç akşamdır anne sütüne organik yulaf unuyla hazırladığımız mamasını kaşığa direnç göstermeden hapur hupur yedi bizi şaşırtarak. Öğleleri ise sebze püresine hala dirençli dün bir iki kaşık yemiş ama bakıcımızın anlattığına göre.. Haftaya da kahvaltıya başlayacağız bakalım !
Bütün bunlar insanlık için küçük ama bizim için büyük adımlar :) anneler beni anlar değil mi ... Ne zor şeymiş bu ek gıdaya geçiş yaa... Yeğenlerim kurabiye canavarı gibiydi nasıl iştahlı yiyorlardı ben de bütün bebeklerin öyle olduğunu sanmışım peh ne yanılgı !

Defne hanımın ek gıdaya geçişi ile hayatımıza bir çok yeni obje girdi... Şimdilik kullandıklarımı yazayım dedim. Bu ürünlerin çoğu sterilizasyona uygun değil. Sabunlu ılık su ile yıkayıp  kaynar içme suyu ile duruluyorum umarım yanlış bişey yapmıyorumdur..


                      Mama sandalyemiz ikeadan çok tavsiye edildi,  şimdilik memnunuz.

***
mycey in alıştırma kaşıkları , diş kaşıyıcısı olarak kullanıyor, üzerinde mama varsa direk atıyor :)
***
nuby nin ısıya duyarlı kaşıkları

***
başka bir çok önlük aldım ama tchibo nun bu önlüklerini sevdim.Diğerlerini çıkartıyor sürekli çekiştiriyor. 


***
nuby nin yemek seti Esma teyzemizden hediye :)


***
nuby nin sebze filesi, içi dolu ise direk yerde boş ise dişleri kaşıyor :)


***
Beaba nın mama kapları çok sevdik akşam mamasında bardak olarak kullanıp içirdiğimde oluyor

Wednesday, September 14, 2011

Suçluluk duygusu

Anne olmanın yaşattığı birbirinden müthiş ve güzel duyguların yanısıra olumsuz duygularda yaşanıyor..

Sürekli endişe etme hali, kendini yetersiz hissetme ( ki bu bende çok oldu-oluyor) işe başladığımdan beri de ruhumda sürekli bir suçluluk duygusu ile yaşıyorum...

O mutlu ise sende mutlusun, ağlıyorsa hele bir de sebebini bulup derdini anlayamıyorsan bu duygu hemen yakana yapışıyor..

İşe başladığımdan beri bu duygu gözle görülür bir şekilde arttı bende.
Sabahları bırakıp giderken, gün içerisinde bakıcıdan detayları almaya çalışırken,tam ek gıdalara yavaş yavaş alışıyor derken bir de kabızlıkla tanışınca, bebeğim bütün gece karın ağrısı ile ağlayıp rahatlayamayınca, üstüne birde çişler bezden dışarı çıkıp sabaha kadar ıslak ve buz gibi tulumu ile uyumuşsa....

Ben ne biçim anneyim....Beceremiyorum hiç bir şeyi ile başlayan ağlama krizi servis saatinin gelip evi terketme zorunluluğum ile tavan yaptı. Bunları niye yazıyorum?
İleride Defnem okuyunca belki bana daha az kızar diye. Onu bırakıp gittiğim için.
Hala kabız hala hiç süt içmemiş ve hala keyifsizmiş.. Gel de çalış:(

Bazen de, işe dalıp evi aramayı geciktirdiğimde birden sanki eski günlerime dönmüş gibi olup Defne yi ihmal ettiğimi düşünüp çok ağır bir suçluluk duygusu hissediyorum. Aynı şey süt sağma saatlerimi geciktirdiğimde de oluyor. Kuramıyorum bir denge , yok ben beceremeyeceğim galiba, iyi bir anne olamayacağım...

Thursday, September 8, 2011

Ek gıdaya geç(emey)iş

Beklenen zaman geldi ve doktorumuz bayramdan hemen önceki  7. ay kontrolünde artık ek gıdalara yavaş yavaş başlamamıza karar verdi. Bende bir sevinç ve heyecan dalgası yarattı bu haber anlatamam :)

5.ay kontrolünde bir heves sormuştum bu ay alıştırmalara başlayacak mıyız diye , dr un hiç beklemediğim cevabı ile hevesim kursağımda kalmıştı ondan mı bilemedim ama bu kez pek bir sevinçle çıktık muayenehaneden. Zaten kim sorsa ek gıdalara başlıyoruz diyorum aaa 7siz daha başlamadınız mı  diyor sinir oluyorum hadi baştan anlatmak gerekiyor hep aynı şey !

Hemen koşa koşa jokere gidildi minnoş için mama kapları kaşıklar ne bileyim  sebze fileleri alıştırma kaşıkları vs. kapitalist sistemin dayattığı bilimum bebe ürünleri alındı gelindi eve.
Önümüzde koskoca 9 gün vardı bu geçiş evresi için bulunmaz bir fırsattı. Bakıcımıza kalmadan ben kendim bizzat bir güzel alıştırırım diye düşünmüştüm, sırf bunun için tatile bile gitmedik ! iyi ettik

30 agustosta başladık efendim denemeye.

Reçetemiz şöyleydi; (her doktorun farklı oluyormuş sanırım)

öğlen kabak-havuç-patates buharda pişirilip çatalla ezilerek yedirilecek. İlk 3 gün alışsın diye önce sadece suyu verilecek,istediği kadar anne sütü

ikindi meyve püresi-şeftali-kayısı-armut- diğerleri yok şimdilik

akşam anne sütüne hipp organik yulaf+pirinç karışımından muhallebi  üstüne istediği kadar anne sütü...

İlk gün kaşığı görür görmez başladı ağlamaya ve ağzını kilitledi Defnem...
Ne sebze suyunu ne püresini ne meyvesini ne de muhallebisini...

Bütün umutlarım söndü hayır ne bekliyorsam!

ikinci gün kaşığı görür görmez başladı ağlamaya ve ağzını kilitledi

üçüncü gün de kaşığı görür görmez başladı ağlamaya ve ağzını kilitledi

ve bu kalıp 9 gün boyunca devam etti.

Ne yaptıysam başarılı olamadım .Kaşık direnci mi acaba dedik,
demir ilacını kaşıkla veriyorduk ve tadını sevmediğinden ağlıyordu, artık demiri damlalıkla veriyoruz.

Bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim.
Meyveleri eline verince bir heves uzanıyor ama ağzına götürür götürmez  surat ekşiyip tükürüyor başlıyor ağlamaya. Doktorumuz kesinlikle zormalayın dedi.

Son bir kaç gündür sevindiren tek gelişme o da çok aç olunca akşamları sütlü muhallebisini azıcık azıcık yiyor. Sürekli vermemi istiyor bardakla içirince lıkır lıkır içiyor ama...

Bir yerde hata yapıyorum ama nerede hiç bilemiyorum... çok umutsuzum ve yardıma ihtiyacım var sanırım...



                                              Hayatında ilk kez armut tadan pıtırcık


Tuesday, August 30, 2011

7.ay ve bir çok ilk

Az yazı bol fotoğraf olacak, Defne'yle dopdolu geçen günler ve gecelerden biraz zaman çalıp  tarihe not düşmeye çalışacağım...


Defnecim bugün tam yedi aylık oldun, tam yedi ay oldu kollarımdasın dünyanın en mutlu insanıyım sayende..


Doktor kontrolündeydik çarşamba. Son bir kaç aydır olduğu gibi bu ay da biraz erken gittik. Ne sevimliydin Altan amcan seni muayene ederken, hiç problem çıkartmıyorsun girdiğin her ortama hemen uyum sağlıyorsun bu özelliğinle  gurur duyuyorum tatlım. 680 gr alarak doktordan kocaman bir aferini kaptık seninle, 7830 gr ve 70 cm olmuşsun kuzucuk,  sadece sütümle geçen son aydı bu ay artık ek gıdaya geçebilirmişiz. Annen çok heyecanlı, ödevini aldı çok çalışıyor başarılı olmak için. 
Bu bayram tatilinde geçeceğiz bakalım, annen sırf o yüzden hiçbiryere gitmedi seninle başbaşa geçirmek istedi ilk bayramınızı. 


Motor gelişimin düzeltilmiş yaşına göre gidiyor,  arayı ne zaman kapatacağını ilk yıl içinde görecekmişiz, kilo ve boy olarak kapadın ama olsun hiç acelemiz yok değil mi tatlım... 


Cumartesi günü  ilk kez kan ve idrar örneği verdin. Kan alınırken tahminimden az ağladın aferin sana benim cesur bebeğim. İdrar içinse bizi 3 saat kadar hastanede beklettin iki kez torba değiştirdik ama sonunda başardık değil mi ? 


Sonuçlardan ise hiç hoşlanmadık sulugözlü  annen yine ağladı  :( 
Doktorun yurtdışında olduğundan biz de nöbetçi doktora gittik demir depoların boşalmış annecim biliyorum o hiç sevmediğin ve seni ağlatmamak için çoğu zaman doğru düzgün içiremediğimiz demir ilacını illa ve mutlaka içmen gerekiyormuş. 
Üzgünüz ama demir ilacını akıtmadan püskürtmeden ve mümkünse ağlamadan içmelisin tatlım.Annen  çok üzüldü kendini suçladı ağladı. Tatil sonrası doktorunla detaylı görüşecekler. 






Canım kızım sana ne yazsam ne kadar yazsam yetmez duygularımı anlatmaya. 7. ayın ve ilk bayramın kutlu olsun meleğim. Defne kokulu nice bayramlara... Seni çok ama çoook seviyorum..






Monday, August 22, 2011

Bakıcı bakışı

Ne zamandır  yazıcam olmadı bir türlü  aklımın bir köşesinde birikiyor  şunu da yazmalıyım bundan da bahsetmeliyim diyorum ama  zaman ayıramıyorum bir türlü...

Bakıcı arama maceralarımızı yazmıştım bir süre önce, yatılı mı gündüzlü mü Türk mü yabancı mı derken yumurta kapıya dayanınca ve son anda çok güvendiğimiz kişi bizi yarı yolda bırakınca işe başlamamdan sadece 1 hafta önce hızır gibi yetişti bize yeni bakıcımız.

Aslınca birazda alternatifsizlik ve zamansızlıktan tamam hadi bakalım dedik bize kalsa herhalde bi 20 adayla daha görüşür böyle ayları devirirdik.

Başta herşeyi detaylı oarak konuştuk ama daha ilk günlerden bazı pürüzler ortaya çıktı bile.
Biliyorum bütün arkadaşlarım da söylüyor mükemmel olamaz illa bazı kusurları olacak diye amma hangisine müsamaha göstereyim ortada kalmamak adına ne kadar töleraslı davranayım bilemiyorum.

Öncelik bebekte tabi ama bazı kurallara bile isteye uymuyor.

Geçen hafta Defne yi kucağında sallayarak uyuttuğunu farkettim. Benim kendi kendine uyuyan meleğimin bozmuş düzenini, akşamları bir türlü dalamıyor. Üstüne üstlük söylediğimde de bilmiş bir eda ile ama kucakta kolayca uyuyor benim kucağımı çok seviyor demez mi.. Nazikçe ama oyle alışmamalı, üstelik ileride iyice ağırlaşınca zor olacak dedim, ay yok olmaz ben seve seve sallarım demez mi !
Bazı şeyleri anlatamıyorum nazikçe üstü kapalı ima etmeye çalışıyorum anlamıyor ya da işine gelmiyor, direkt söyleyince yüzü düşüyor hemen demotive oluyor, nasıl yapmalı bilmiyorum.
Bir defterimiz var bana gün içerisinde  uyku saatlerini kaç ml içtiğini yazmasını söyledim hiç hoşlanmadı bundan mırın kırın yapıyor. Daha baskın olamıyım ama yapamıyorum..Uyuyunca ara beni uyanınca çaldır diyorum onları da atlıyor.Ben arıyorum tam saat veremiyor.

İyi tarafları da var çok iyi niyetli Defne yi çok seviyor güzel oynuyorlar ama çok eğitilebilir gibi değil kendi bildiği şekilde bakmaktan yana. Şu oyunları oynayabilirsiniz diyorum ay yok biz şunu yapıyoruz diyor, kucakta gezdiriyor bütün gün belli haftasonu hiç kendi kendine oynamadı yavru hep bizi istedi.

Bir de Defne uyurken (ki gün içinde 3 kez uyuyor ortalama 1,5 saat), oturup tv seyrediyor, oysaki ev işleri ve yapabilirse bir kap yemek olarak anlaşmıştık. Ne yaptın diyorum evi toparladım diyor 1,5 saatte ama hiç bişey yok :( Kaç kere yakaladım  tv karşısında çay içerken, halbuki o arada sterilizasyonu bile yapmamış oluyor.

Tamam köle değil o da insan, yorulduğunda dinlenecek ama bizim bu tarz bir lüksümüz var mı işte.Defne uyurken zaten, başka birşey istemiyorum ki

Canım sıkkın, zaten hala alışamadım ağlamadıüım gün yok işyerinde, özellikle süt sağarken emzirme kabininde başlıyorum ağlamaya, bebeğimi bir başkasının kokluyor olması fikrine alışamıyorum kadını kıskanıyorum.!!

Gideyim şimdi süt sağarken minnoşumun çoraplarını koklaya koklaya ağlayayım açılırım belki :(