Wednesday, June 13, 2012

Defne den kısa kısa

bu sıcak yaz günlerinde her fırsatta dışarıdayız kuzumla.. Parklar bahçeler bizim
havuzla da tanıştı kuzum ve çok sevdi

Bilgi üniversitesinin Santral İstanbul  kampüsü ise tam bizim gibi çocuklulara göre
Çimenlere yayılıp ağaçların altında keyif yapabiliyorsunuz




Defnecik arkadaşlarıyla çok eğlendi..

Tuesday, May 29, 2012

İlkokul İçin 5,5 Yaş Çok Erken

"İlkokul İçin 5,5 Yaş Çok Erken" Diyorsanız, Bir İmza Atar Mısınız?

Uzun zamandır konusuluyordu  etrafımda tanıdığım hemen herkes bu durumdan şikayet ediyordu ama bişeyler yapılmıyordu. İşte şimi bir fırsatımız var. 8 hazirana kadar devam edecek kampanya..



Haydi imzamızı atalım  İlkokul İçin 5,5 Yaş Çok Erken  

Monday, May 28, 2012

Özgürlük parkında..

Pazar günü arkadaşım Gamzenin büyük oğlu 4.yaşına girdi... Özgürlük parkında kahvaltı pikniği yaparak kutladık. Harika bir fikirdi bence ama keşke yalnız olmasaydım...


Hep diyorlardı yürümeye başlasın yandın... Defne artık yürümüyor koşuyor mütemadiyen koşuyor ve düşüyor..Eşim seyahatteydi ve partinin sonuna yetişebildi.. Ne oturabildim ne kahvaltı edebildim...
Açık havada arkadaşlarla koşturmak ne büyük bir mutluluk Defdef için yüzünden anlaşılıyordu.Kedilerle oynadı topların balonların birini aldı diğerini bıraktı, en çok da Alp in arabalarına saldırdı.
O kadar yorulmasına rağmen uyumadı bir türlü ama dönüş yolunda ağzı açık rüyalara daldı kuzum.








 

Akşam uykusuna 8:30 gibi yatırıyorum kızımı, her akşam aynı rutini uygulamaya çalışıyorum. Zaten uykusu gelince elimden tutup yatağına götürüyor beni.



Yatağının yanında oturuyorum sadece. Biraz pişpiş belki kalktıkça uyuması gerektiğini ve onu çok sevdiğimi söyleyip yatırıyorum. 10-15 dk içinde dalmış oluyor.. Son bir kaç akşamdır tam uykuya dalarken emziğini çıkartıp bişeyler söylüyor.



Dün akşam baktım top, goool, baba, anne, pisi diyor sonra da gülüyor gülüyor, bu arada gözleri yarı açık, bir elinde de sıkı sıkı tuttuğu emziği, öyle komik ki. Gün içinde olanları anlattı anlattı döndü totosunu uyudu kaldı , kucaklayıp ısırmamak için zor tuttum kendimi..
































Off oyle tatlıydı ki 

Friday, May 25, 2012

ben de yaptım

montessori grubunda görmüştüm ilk sonra kızımın yaşdaşı Ceylin in sitesinde de görünce hemen deyelim dediim.. Duyudal havuz yaptık kızımla..

Bayıldı bayıldı, dudaklarını uzata uzata karıştırdı keşfetti biraz yedi çok ama çok eğlendi :) 
ortalık biraz battı ama  değdi bence. Mercimekleri atmadım başka başka objelerle tekrar oynayacağız..
Canım kzıım daha çok vakit bulup sana yaratıcı oyunlar oyuncaklar yapmak oynatmak isiyorum annecim


herkese harika bir haftasonu diliyoruz minnoşumla.. Yağmur yağmasın noluuur

Tuesday, May 22, 2012

haftasonundan...

Yine bol gezmeli  bol koşturmalı bol eğlenceli  bir o kadar da yorucu haftasonumuzdan kısa kısa...

Cuma akşamı yemeğe arkadaşlarımızı aldık.. Uzun süredir rakı eşliğinde güzel sohbetlere hasret kalmışım onu farkettim. Güzel soframızdan hiç kare yok ama :(

Cumartesi sabah düştük yollara kızımla başbaşa.. anakilavuz un ilk zirvesine katıldım.. Aylardır yazıştığım ama yüzyüze görmeden de çok şey paylaşabileceğini öğreten anneciklerle buluştum çoook güzeldi... Defne nin sevinci ayrı bir güzeldi, o kadar çok arkadaşı vardı ki harika vakit geçirdi kuzum.



Çiya da yemeğini bekliyor uslu uslu

dünyanın en güzel tatlısı bence




Peşinden teyzemiz katıldı bize Kadıköyde alışveriş yaptık...


Çok yorulduk Çiya da kendimizi harika bir yemekle ödüllendirdik.. bütün bu koşturmaca da Defnecim o kadar uyumluydu ki hiç problem çıkartmadı kuzum. Çiyanın yemelerine de bayılıyor. Kyuzu etli nohutlu yoğurt çorbası içti..

Pazar sabah güzel bir kahvaltı ardından yağmurda uzun yürüyüş.. Öğleden sonra Derin bebeğe ziyaret.
Defne yle Sasha buluştu yine  bir ara Defne sarılmış şap şap öpüyordu Sashayı o da yanaklarını yalıyordu.. Hiç müdahale etmedim. Çok mu rahatım ne !

Vapur keyfi



En sevdiği arkadaşına kavultu Defdef


Thursday, May 17, 2012

Sabuncevizi ile tanıştık ve pek kaynaştık :)

Geçen hafta Sevgili Çokbilmiş in blogunda görüp denemeye karar verdiğim sabuncevizlerim verdiğim siparişten 24 saat sonra elimdeydi.


Heyecanla açtım paketimi, içinden Esra hn. ın hediyesi kalp şeklinde bir sabun minicik bir kese ve ürünlerle ilgili broşürler çıktı ayrıca.


İş tempomdaki yoğunluktan dolayı ancak Pazar günü deneyebildim. 10 kadar cevizden http://www.sabunağaci.com/ da anlatıldığı gibi sıvı hazırladım, 4 kez kaynatarak yaklaşık 4 lt ye yakın sıvı elde ettim.Bu sıvı ile çamaşırı yıkayabildiğiniz gibi direk cevizleri kese ile de kullanabiliyorsunuz. Ben ilk denemede böyle yaptım .Kızımın çamaşırlarını yıkadım . Sonuç harika.. Yumuşacık ve lekesiz çıktı bütün çamaşırlar. Hafif bir sabun kokusuda vardı ayrıca benim çok hoşuma gitti..
sabuncevizleri hafiten kaynamaya hazırlanıyor

litrelik kavanozlarda banyo dolabında bekliyorlar şu an
Defnemin çok sevdiği bir battaniyesi vardır demir lekesi olmasına rağmen kullanıyorum, biliyorsunuz demir lekesi sadece tazeyken limon suyu ile çıkıyor sonra ne yaparsanız yapın koyu renkli inatçı bir leke olarak yerleşiyor. O battaniye de çamaşırlar içindeydi ve demir lekesi o kadar azalmış ki dikkatli bakılırsa görülür hale gelmiş ki bu leke 6 ay falan önce olmuştu...

Çok çok memnun kaldım kısacası

Şimdilik genel temizlik ve çamaşırlarda kullanacağım. Zamanla Esra Hn ın sitesinde paylaştığı tarifleri deneyerek sabuncevizinin kullanım alanlarını genişleteceğim.

Beni bu güzel ürünle tanıştıran sevgili Çokbilmiş e ve boylesi harika bir hizmet sunduğu için Esra Hn a teşekkür ediyorum... Niye daha önce görmedim ki !!

Tuesday, May 15, 2012

Anne olmak

Anne olmak demek;  sabah işe giderken ardından ağlayan bebeğine gözyaşlarını saklayıp gülümseyerek el sallayabilmek demek....

çok üzgünüm bebeğim..

Sunday, May 13, 2012

Anne

Tüm annelerin anne adaylarının anneler günü kutlu olsun....

İkinci anneler günümdü, ilkinden pek birşey anlamamıştım ama dün sabah kuzumun anne diyerek yanağıma kondurduğu öpücükle uyanınca,  kalbimin mutluluktan sıkıştığını hissettim.İyi ki doğurmuşum Defnem seni  en güzel hediyemsin benim. Şükürler olsunnn binlerce kez

Anne olunca annemi daha iyi anladım bende herkes gibi. Ve annemin neden sürekli  'anne olunca anlarsın dediğini' .. Tüm annelerimize en içten sevgilerimi gönderiyorum...

Friday, May 11, 2012

YEMEZLER

Anne olduktan sonra hemen hepimiz gibi bende ne yiyoruz bebeğimize ne yedireceğiz sorularına epey kafa patlatmaya başladım. Elimden geldiğince araştırmacı ve seçici davranmaya çalışıyorum. En azından benim kontrolümde olan alanlarda ve zamanlarda  en sağlıklı şekilde beslemeye çalışıyorum eşimi ve kızımı

Birçoğumuzun haberi vardır uzun süredir Greenpeace tarafından yürütülen  GDO kampanyasından...
Aşağıdaki linkten detaylı bilgiyi alıp  sizde destek olabilirsiniz.

www.yemezler.org/?ref=25677



GDO nedir zararları nelerdir diyorsanız önce
 
Uluslararası tarım kartellerinin oyununa gelmeyelim nolur. Sağlıklı gerçek tarım ürünlerini tüketmek en doğal hakkımız..Çok geç olmadan harekete geçelim...

Thursday, May 10, 2012

yeni keşfim: Sabun cevizi

Temizlik maddeleriyle başı dertte olanlardan biri de benim. Kimyasal kullanmak istemiyor ama onlarsız da yapamıyorum.
Hamilelikle birlikte bu konuda daha da hassaslaştım. Bebeğin çamaşırları için başta dalin sıvı deterjan almıştım bilmiyordum başka alternatifler olduğunu, doğumdan 1 ay falan sonra yıllardır alışveriş yaptığım Pınar hanım kostiksiz sabun rendesini koydu listesine. 
O gün bugündür de Defnenin çamaşırları onunla bizimkiler de amway ile yıkanıyordu. Derken geçen gün severek takip ettiğim  bu blogda  ki post beni benden aldı :) 
İşte blogları sevmem için bir neden daha..  Hayat paylaşınca güzel ya ,  işte  bloglar sayesinde en son keşfim Sabuncevizi.

Facebook ta internet annelerinde gördüğümde çok ilgimi çekmemişti  ta ki bu blogda   okuyana kadar. Okuyunca çok mantıklı geldi denemeye karar verdim.

Ertesi gün Esra hanımla iletişime geçerek hemen www.sabunagaci.com dan siparişimi verdim.
Az önce kargom geldi, paketten kalp şeklinde bir sabun, sabuncevizlerim ve miniminnacık bir kese çıktı.


Detaylı bilgiyi  www.sabunagaci.com ve cokbilmis in blogundan alabilirsiniz.
Bir an önce kullanmak için sabırsızlanıyorum.

Denedikten sonra kendi izlenimlerimi de yazacağım.





Monday, May 7, 2012

kısa kısa

Son iki hafta çok ama çok hızlı ve yorucu geçti...  Bakıcımızın kıymetini bir kez daha anladım. Annemle döndük yazlıktan ilk haftayı sadece bir gün çalışarak atlattım kaldı bir hafta daha derken annecim düşüp dizini incitti. Geçen hafta sadece 3 yarım gün işe gelebildim hem anneme bakmak hem Defdef e hem yemek hem evin çekip çevirilmesi derken  o kadar yorgunum ki anlatamam...
Dün vardo döndü bu sabahta annecim gitti.. rutinimize döndük bende işte dinleniyorum resmen..

Bu iki haftada Defnenin dili çözüldü resmen, 2-3 le sınırlı olan kelime sayısı 15 leke çıktı maşallah ama annemin katkısı büyük. Yabancı bakıcının negatif taraflarından biri buymuş glaiba. Gün içerisinde birden bire kitap, ayı, haydi, baby tv gibi kelimeler duyunca  minnoştan acaip şaşırdım.. Ablamın oğluna  hayran hayran bakıp bir aaabiiii demesi var eridik bittik...

en komiğide,  geçen sabah sıkıştırmış öperken onu canım canım diyordum bi baktım tekrarlıyor. papağan gibi resmen, tadından yenmiyor:)

Bu arada Defnecik yürümekten vazgeçti.Daha önce duyan gören başına gelen var mı bilmiyorum ama yazlığa gittiğimiz artık tamamen elimizi bırakıp koşturuyordu ama orada toprak çimen zemin bahçeler engebeli, annemin evi çok fazla eşya var korktu mu noldu bilmiyorum elimizi tutmadan yürüüyor kesinlikle. Bırakınca hemen emeklemeye başlıyor. Haftasonu dr kontrolümüz var 15. ay,  soracağım bakalım.

teyzemle çok eğleniyorum !

yaz geldi  elbiseler çıktı


yoğurt banyomdan bir kare :)


denizotobüsünün zeminin incelerken...
 Bizden haberler bu kadar daha sık yazmak üzere...

Friday, April 27, 2012

kısa bir kaçamak

Bakıcımızın her üç ayda bir vize tazelemek için memleketine gitmesini fırsat bilip annemlerin yazlığına kaçıverdik kızımla. Yazlık dediğime bakmayın dil alışkanlığı, eskiden yazlıktı hakikaten 3 ay kalınan ama son yıllarda emekli hayatına iyice alışıp yılın 9-10 ayını geçirir oldular. Hemen her tür meyve ağacının olduğu kocaman bir bahçesi var evin, yetmedi yakın yerden bir bahçe daha yaptılar kendi çaplarında tarıma merak saldılar. Çiftlik olma yolunda ilerliyorlar şimdilik.



Defne için eşi bulunmaz bir deneyimdi. Kitaplardan tanıyıp bildiği hemen hemen tüm hayvanlarla tanıştı heyecanını görmeliydiniz. Havanın müsait olduğu hen an dışarıdaydık çimenlerde yuvarlandık dere boyunda yürüyüşlere çıktık kuzuları besledik ördekleri izledik..


En çok da annemle babamın mutluluğu, coşkusu görülmeye değerdi. Küçücük bir insan yavrusu koccaman ebeveynleri nasılda çocukça hallere sokuyor. Babam zor ayrıldı en küçük torunundan. Dede sevgisi nasıl birşeymiş ben de görmüş oldum... Daha nice yıllarda hep birlikte olalım canlarım...






Friday, April 20, 2012

İşte budur!






Aşağıdaki yazı   dengeli beslenmek, sağlıklı olmak üzerine yazılmış bir yazıya gelen yorumlardan biriydi.

Bu yorumda yazılanlar o kadar doğru ki , son 6 haftadır bizzat test ediyorum ve sonuç, giden yaklaşık 7 kilo :)
her kelimesine katılıyorum ve sahibesinin izniyle sizlerle paylaşıyorum..
Teşekkürler SerraD 



''Gastrit olmamla birlikte, az az sık sık yeme kavramıyla tanıştım. Biraz aç kalınca mide asitlerine boğuluyordum. 3 saatte bir yemek zorundaydım. Az az sık sık yemek işin ilk adımı.


Bir arkadaşımın diyabet olmasıyla da, şekerin düşmesine izin vermeme kavramıyla tanıştım. Fazla aç gezmek, şekerli meşrubatlar insülini hoplatıyor. Hop zıp insülin, sonunda insülin direncini ortaya çıkarıyor. Kilo verememenin yeni bilimsel sebebi bu.

 
4 yıl içinde metabolizmamı hızlandırdım. Ben dikkat ettim, o hızlandı. Yoksa hızlanmasını amaç edinmedim. Yıllar sonra farkettim ki yiyorum, aynı saatlerde wc ziyareti, aynı saatte acıkıyor. Hiç diyet yapmadan. Kahvaltımı, kuvvetli öğle öğünümü yerim. İşyerimizde 3 kap yemek çıkar ve zengin bir menüdür. Bazen kırmızı bazen beyaz et, sebzesi salatası sütlü tatlısı.



Saat 4 öğünüm ve akşam yemeğimi atlamam. Akşam yemeğim 3 kap değil elbet. Ama ekmeksiz ve safi salata filan da değil. Çorbalı ve ana yemekli. Asla Cola, gazlı içecek ağzıma sürmedim sanırım 10 yıl olmuştur. Çay 3-4 bardak, şekersiz ama. Kahve nadir, pek aramam. Çikolataya alerjim var en büyük artım bu belki!:) Eşim çok yaş pasta düşkünü. Ben de arada uyarım, ama daha meyveli pastaları alırım. Kendinizi mutsuz etmeniz gerekmiyor!


Şeker hastaları çok uzun yaşar, derler, beslenmelerine dikkat ederlerse. İnsülin ne kadar az oynarsa o kadar normal yersiniz.



Sadece et, sadece protein yükleyen diyetler, (Dukan’mış KAratay’mış) tek yönlü (10 öğün birşey çorbası) diyetlerden bucak bucak kaçıyorum. Arkadaşlarımı da bilinçlendirmeye çalışıyorum. Aç gezersen vücut diyor ki ‘bu saf yine bir şey yemiyor, depolayın!!!’ Vücut strese giriyor. Stres hormonu. Gelsin simit. Tüm gün aç gez bir gram bile göndermez vücut.



Mutluyken de pıtır pıtır gider kilo. Biriyle tartışma yaşamışsam ben bile şiş hissederim. Normaldir bu, düzeltmeye çalışırım. Tatlıya bağlayın, huzur vücudun hafiflemesine en büyük doping!



Hareket? İşyerimde hareketliyim. Çok şükür oradan oraya yürümeli bir işim var. Ofisimle Lab arası 2 otobüs durağı mesafesinde. Zırt pırt da gitmem gerekiyor! Hava güzelse ayakkabım uygunsa metrodan 1 durak önce iner o durağı yürürüm. Minik hileler. Sanırım giren kalori ile harcananı dengeleyebiliyorum. Bu kavramı Termodinamik dersinde gösteriyoruz çocuklara.



Geçen saat 4te bir şey yeme fırsatım olmadı. Akşam eve gittiğimde midemin, kan şekerimin durumunun farkındaydım. Bir anda yemeğe saldırmamak için saat saat yedim (önce çorba, yavaş yavaş, sonra bir 15 dk oturmak, sonra çok yavaş ana yemek-salata.) ve açlığı derece derece azalttım. O halde 3 dakikada 3 tabak götürürsünüz ve sonra şişkinlik, pişmanlık.



Lisedeyken gece oturur geç yatardım. Bazen kahvaltıyı atlardım. Bu hem gastrit hem kilo sebebi. Evlenince bu huyları bıraktım. Kemiklerim sayılmıyor şimdi beni manken sandınız. Normalim. Fazlalık yok, eksiklik de yok. Eksikliği olanları gözümüze sokuyorlar matah bir şey gibi. Hayır hayır hayır. Aç gezen yüzü çökmüş ama vücudu gram vermeyen mutsuz kadınlar yaratma kampanyasına hayır!



Zor değil. Sadece yaşam biçimi haline getirmek gerekiyor. İnatla bunları alışkanlık edinmek. Kendine hatırlatmak. Vücudunla empati yapmak. Şu an acıkacak, şimdi gıda bekliyor, tamam doydun, 3 saat yeter sana, o cipsin sana faydası yok bebeğim vb.!:) ''
  

                                             

Thursday, April 19, 2012

an' lar ve anılar

an lar anılara dönüştükçe , zaman eskidikçe anlam kazanıyor...
Bugün   gözüm hep fotoğraflarda, zihnime kazımaya zamanın hızını yavaşlatmaya çalışıyor beynim...

Ne olur bu kadar çabuk geçmesin....
huzur ve mutluluk...




Thursday, April 12, 2012

süte veda...

Bebeğimi beklerken her anne adayı gibi bende çok okudum çok araştırdım.. Ablamdan da biliyordum zaten anne sütünün değerini önemini. 2 yaşına kadar emzireceğim derdim hep.



Bizim ailenin bayanlarının sütlerinin ne kadar çok- bol olduğu hep konuşulur annemde 3 çocuğunu ablam da 2 çocugunu hiç sıkıntı çekmeden bol bol 2-2,5 yaşlarına kadar anne sütü ile beslemişler.


Çok emindim sütümün bol olacağından doya doya emzireceğimden genlerime güveniyordum,ama işte öyle olmadı. Defnenin prematüre olması emme refleksinin tam gelişmemiş olması benim erken doğum depresyonunun üzerine birde katlamalı postpartuma girmem vs derken kızımı sadece 5,5 ay emzirebildim. Başından beri sorunluydu emmesi silikon başlıklarla emzirdim hep, emzirme danışmanlarından da haberim yoktu emziren annelerden de. 39 Günlüktü bebeğim annem gitti , kaldım ufacık bir bebeyle birbaşıma ve kendimce doğru bulduğum şekilde bu maceraya devam ettim.


5,5 aylıktı sütüm aniden azalınca mecburen biberonla beslemeye başladım Defneyi. Allahtan ilk zamanlar extra sağım yaparak stok yapmıştım epey , kızım hiç mama almadı böylece.


Sütümü arttırmak için çok uğraştım çok inandım nitekim başardım da ama minnoş biberoncu olmuştu. Cahillik işte ısrar etsem tekrar emerdi belk ağlatmaya kıyamadım .Süt pompam en yakın arkadasım oldu benim için. Anne sütü alıyor ya en azından diye teselli ettim kendimi. İlk zamanlar deliler gibi günde 10 kez falan sağıyordum. Gece alarm kurup 3 saatte bir sağıyordum yeter ki süt artsın diye. Günde 1000 ml e kadar çıktım.


Defne 6 aylık oldu izinler bitti işe döndüm, koca pompa çantam hergün benimle birlikte işe gidip geliyordu günde 4 kez inmeye çalışıyordum süt odasına. Evde de 3 kere daha sağıp günde 7 yi tamamlıyordum. Çıkan süt yetmeyecek diye oyle takmıştım ki çizelgeler tutuyordum kaçta sağdım kaç ml çıktı Defne ne kadar içti diye gün gün yazıyordum. Nereye gidersek gidelim pompa yanımda ben sürekli rica minnet bir yer rica edip sağım yapıyordum .


Pompa hiçbir zaman bebeğin emmesi gibi olmuyormuş gerçekten. Gittikçe azaldı süt miktarı, ben yorulmaya başladım. Her saati her günü pompa yapmam lazım, ay saati geçti stresiyle yaşamaktan. O pompanın sesinden nefret ediyorum artık .Defne de keçi sütü içiyordu zaten .


Velhasıl bu maceranın sonuna geldik. 14,5 ay oldu , ilk günden beri pompa yapıyorum 9 aydır da sadece pompa yaparak besledim bebeğimi ama bitti artık.


Bir haftadır kademeli olarak azalttım sağım sayısını, vücudumda hazırmış buna ki hiç ağrı ateş olmadı, sütte çıkmıyor neredeyse artık .Son iki gündür ise sağmadım bu sabaha kadar, bugün son kez sağdım kendimi süt odasında ağlaya ağlaya. Vücudum hazırmış ama ruhum değil.


Bir yandan çok büyük bir ferahlama ve özgürlük duygusu bir yandan da kızıma karşı çok büyük bir haksızlık yapıyormuşum gibi hissediyorum. Sanki en büyük sorumluluğumu yerine getirmiyormuşum gibi... Affet annecim beni , seni bu mucizeyle daha çok besleyemediğim için...


Tuesday, April 10, 2012

Değişim..

Hayatta hiç birşey ebeveyn olmak kadar büyütmüyor sanırım insanı... Yoksa bu kadar keskin bir dönüş ve insanın köşelerinin bu kadar törpülenmesi nasıl açıklanabilir ki. 
Bebeğimizi kollarımıza aldığımız gün aslında bizde anne olarak yeniden doğuyoruz sanki..
Biliyorudum, artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktı ve de gerçekten öyle oldu  ancak hiç bir değişim beni bu kadar mutlu etmemişti...
Severek takip ettiğim tazeanne.com da harika bir yazı yayınlandı geçen gün.. Her kelimesinde kendimi buldum.. Teşekkürler Banu Kiremitçi Bozkurt.



http://www.tazeanne.com/banu/bir-zamanlar/

Monday, April 2, 2012

Çocuklar gelin olmaz, şeker yer, koşar eğlenir!

Tazeanne.com öncülüğünde  23 nisan da çok anlamlı bir etkinlik düzenleniyor. Bu konuya duyarsız kalmak mümkün mü...

Lütfen elimizden geldiğince paylaşalım duyuralım ,
23 nisan da Taksim de buluşalım.. Ben ve kızım  çok büyük bir aksilik çıkmadıkça orada olacağız....



Çocuklar gelin olmaz, şeker yer, koşar eğlenir!

Saturday, March 31, 2012

SHAKESPEARE DİYOR Kİ

SHAKESPEARE DİYOR Kİ:

Kendimi her zaman mutlu hissederim.
Neden biliyor musunuz?
Çünkü kimseden bir şey ummam.
Beklentiler daima yaralar.Hayat kısadır.Öyleyse hayatınızı sevin.Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin.
Sadece kendiniz için yaşayın ve;

konuşmadan önce dinleyin,
yazmadan önce düşünün,
harcamadan önce kazanın,
dua etmeden önce bağışlayın,
incitmeden önce hissedin,
nefret etmeden önce sevin,
vazgeçmeden önce çabalayın,
ölmeden önce yaşayın.

Hayat budur.Onu hissedin,onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.

ne kadar doğru değil mi ? Mart ayının son gününde bir kez daha hatırlattım kendime bu dizeleri...

minnoşum hasta  bu arada çarşambadan beri biraz kendimize gelelim uzun uzun yazıcam, nazar mı değdi :(

Wednesday, March 28, 2012

Defne’nin yemek maceraları

Daha önce yazmıştım burada.. ek gıdaya geçişimiz hem biraz geç hem de zorlu olmuştu.
Defne yeni tadlara alışamadı uzun süre, ne yedireceğim konusunda çok zorlandım..


Çalışan anne olunca bu durum daha da zorladı beni, bakıcımızın türkçesinin oldukça az olması da tabi...


İlk zamanlar hem dengeli olup olmadığını görmek hem de neyi sevdi neyi sevmedi daha iyi takip edebilmek için haftalık tablolar yapıyordum. Arada bunu doktorumuza mail atıp yorumlarını alıyordum.. 1 yaşına kadar böyle devam ettik. Bu arada Defne her ne kadar kendine hazırladığımız bu özenli mamaları yese de gözü hep bizim yemeklerimizdeydi, ama yağlı salçalı az da olsa tuzlu olan bu yemekleri hiç denemedim.. Tabi annemin benden habersiz tattırdıklarını saymazsam

10 aylık beslenme tablomuz


Yaşıyla birlikte bazı yasaklarda kalkınca küçük hanıma normal yetişkinler için olan yemekleri vermeye başladık, salçasız bibersiz ve tuzsuz olacak şekilde yine onun için özel pişirdik buharda genelde.


Şimdi haftada 2 gün balık 2 gün tavuk 3 gün kırmızı et barındıracak şekilde günlük olarak yapıyorum yemeklerini. Mutlaka bakliyatta oluyor, mevsim sebzeleri de. Zaman zaman sevdiği bir tarifi bir süre sonra hiç yiyemeyebiliyor da değişken yani ! Yaratıcı ve çok pratik olmak gerekiyor bebek beslenmesinde ben bunu anladım . Uğraşıyorum yapıyorum hop ağzını bile açmıyor minnoş ne olacak aç mı kalacak, hemen pratik bişeyler uydurmak gerekiyor. Ara öğünlerinde keçi yoğurdu ( ev yapımı ) ve mutlaka meyvesini yiyor. Aralarda atıştırlmalık olarak bebek keki ya da bebe bisküvisi yapıyorum onları da seviyor.


Kahvaltıda pekmezli ıhlamur içiyor. Peynir , tam buğday ekmeği ayrı yiyor. Yumurta yediremiyoruz son dönemde bende çüzümü tam buğday unundan krep yapmakta buldum ekmek yerine onu yiyor hem süt hem yumurta yemiş oluyor ço kda sevdi, şimdi omlet deniyorum ama onun yumurta oldupunu anladı tükürüp duruyor.


Doktoru haftalık olarak dengeli olmasına dikkat et diyor, her gün et yemese de olur bir öğün sadece makarna da yiyebilir ya da sadece çorba da olabilir, ertesi gün proteinle dengelemeliymişiz.


Balığı çok seviyor bayılıyor. Mevsimine göre taze deniz balığı almaya çalışıyorum. Levreği çok seviyor.
Gününe göre keyfi yerindeyse bir büyük balığı bitiriyor 


Pınar hanımdan alıyorum mümkün olduğunca herşeyi, tambuğday unundan ev makarnasına bayılıyor minnoş, bir de son zamanlarda harika bir ürün sundu, sebze kurusu muhteşem, pişerken makarna suyuna ekliyorum ya da çorbalarına, hem çok lezzetli oluyor hem de çok sağlıklı tavsiye ederim.


Geçen gün kıymalı karnıbaharı severek yiyen Defdef birdenbire hiç tadına bakmayınca bu tarif yetişti imdadıma , akşam yaptım bayıldı bizimki, yalnız ben fırında pişirdim.. çook lezzetli oldu


http://yagizlahayat.wordpress.com/2012/03/26/karnabahar-koftesi/



Bu arada anne sütüne de devam ancak sütüm çok azaldı artık günlük ihtiyacını karşılamıyor pastörize keçi sütü ile tamamlıyoruz. Yakında sağma işine bir son vericem sanırım iyice yorucu olmaya başladı...










Thursday, March 22, 2012

Bebekle Viyana izlenimleri

Geçen ay yaptığımız seyahatimizin üzerinden daha da fazla geçmeden ilk bebekli gezimizde Viyana izlenimlerimizi paylaşmak istedim...



Havaalanı : Uçağın çıkışında pusetimiz hazır bir şekilde bizi bekliyordu çok mutlu oldum. Körükten kolayca çıkıp biraz yürüdüm ama kesinlikle karışık değil. Çıkış için bir kat aşağı iniyorsunuz ve asansör çok kolayda.Ayrı bebek odası göremedim tuvaletin içinde bir bölümdü ama temizdi altını silmek için pamuklu besler vardı ıslat kullan at olanda güzeldi

Ulaşım : Çok güzel bir metro ağları varmış ama biz hiç kullanmadık eşime araba vermişlerdi. Trafik zaman zaman yoğun ama İstanbul gibi değil yavaşta olsa akıyor.Sürücüler çok saygılı özellikle de pusetli yayalara :) otopark çok fazla yok olanlarda yer yok ve çok pahalı. Sokaklara park edersenizde- yer bulabilirseniz- internetten online ödeme yapıyorsunuz her saat için değişik bir sistem. Yeraltı otoparklarına bıraktıysanız aracınızı yaya çıkışında asansör yok koca puseti sırtlandık :(


Yeme- İçme : Öncelikle şinitzel hakikaten güzel . Geleneksel yemeklerin yapılıp ev şaraplarının olduğu, sokak aralarında turistlerin pek yolunun düşemeyeceği restoranlara gittik, eşimin iş arkadaşlarının tavsiyeleriyle, şaraplar harikaydı porsiyonlar kocaman ve gerçekten değişik yemekler vardı. Bu restoranlarda mama sandalyesi bulduk hep ama turistik yerlerdeki popüler mekanlarda bir tane bile bulamadık. Portatif mama sandalyesi alsaymışız dedik keşke Defne yi zaptetmek zor oldu .Bebek bakım odası yok maalesef bu tür yerlerde. Alışveriş merkezlerindekiler fena değil ama.


Gezme Tozma: Bebeyle biraz zor oldu hava daha sıcak olsa parklar bahçeler güzeldi ama. Yine de biraz meydan biraz müze gezebildik. Daha çok Defnenin uyku saatlerine göre ayarladık o uyuyunca otele döndük hep. Bebeksiz günlerimizdeki tatillerimizden epeeey farklıydı anlayacağınız.


Bebe yeme –içme : Defne için TR den bir sürü org. bakliyat getirmiştim yanımda, kuzu eti de bulduk heryerde billa market zinciri var organik ürünlerde bulunuyor. Keçi yoğurdu ve keçi sütü de bulduk buralarda. Otelde her sabah yemeğini yaptım, yanımıza alıp öyle çıktık . Çeşmelerden su içiliyor biz içtik ama minnoşa 1,5 lt lik pet şişe aldım yine de.


Yakın yerler: Prag 2 saat Budapeşte 2,5 saatmiş arabayla ama cesaret edip gidemedik ,Sadece bir gün Bratislava ‘ ya gittik ( Slovakya) 1 saat Viyana ya. Nehir kenarında yürüyüş yapıp yemek yiyip döndük ...

Bir sonraki gezimizde daha tecrübeliyiz daha  verimli geçecek umarım
..