Sunday, January 30, 2011

Kızımız geliyor.........Şaka değil!

Hala bir şakaymış gibi hissetsemde gerçek gün gibi ortada, 12 saattir hastanedeyim!!!

Herşey yolundaydı bir şikayetim yoktu rutin dışında, dün akşam 18:00 de 34.hafta kontrolü için Cem Bey in muayenesindeydik. Bebişin keyfi yerindeydi hatta 2650 gr olmuş maşşallah dedik böyle giderse çok rahat 3,7 falan olur hiç korkma dedi Dr. Benim biraz tansiyonum yüksekti ne olur ne olmaz diye tam kan ve idrarda şeker bakalım sonuçları yarın konusuruz 10 gün sonra kontrole bekliyorum dedi. Güle güle oynaya çıktık klinikten. Güzel bir yemek yedik dışarıda eve geldik. Meyve yedim -olmazsa olmaz  ayva- kivi, greyfurt.Saat 22:30 da çok uykum geldi Egem karnıma , bacak arama yastıklarla destekleyip bir güzel yatırdı beni  .Nasıl uyudum hatırlamıyorum hemen dalmışım

Çok değil saat 23:10 da bacaklarımdan şiddetli bir şekilde bişeylerin aktığını hissettim Egeye seslendim uyku sersemi karanlıkta ne olduğunu da anlamadım, yorganı bir kaldırdık göl gibi olmuş.Nasıl bir panik ne yapacağımı bilemedim Egemen Cem bey i aradı,hemen acile gitmemizi istedi,  üstümü değiştirdik evden nasıl çıktığımızı hatırlamıyorum. Yolda su gelmeye devam etti kotumdan arabaya da geçti, Memorial Ataşehir acili ulaştıpımızda bizi bekliyordu zaten, 6.katta hazırlanan odamıza çıkarken bile sular akıyordu benden.
Nasıl bir panik ve korku yaşadım, ağlama krizine girdim. Nst de sancılar 120 seviyesinde çıktı ve 3 dakikada bir! ben sadece regl ağrısı gibi birşey hissediyordum. Nöbetçi doktorun muayenesiyle doğumun başladığı netlik kazandı. ben o saate kadar hala  birşeyler yapılır durdurulur umudu taşıyordum ama maalesef.

Şu an saat 11:50. 12 saattir sancım var ama açılma hala bir santim.Saat 4 ten sonra sancıların sıklığı ve şiddeti azaldığından doğum durdu aslında.Saat 15 e kadar bekleyecekler, bir gelişme olmaz ise suni sancı ile normal doğumu tetikleyecekler. Suyum geldiğinden 24 saat içinde bebeğimizin doğması gerekiyormuş bu durumda sezaryan ihtimali de var.

Gece geldiğimizden beri gözyaşlarıma hakim     olamıyorum. Daha çok erken. Ya bir problem olursa kuvözde ne kadar kalacak ya ciğerleri gelişmemişse.İyi bakamadım bebeğime neden oldu diyip duruyorum.Off çıldıracağım.
o kadar kötü bir duyguymuş ki kendimi hiç hazır hissetmiyorum ne doğuma ne anne olmaya. En kötüsü de bu yetersizlik hissi. Neden şimdi en azından 2 hafta daha bekleseydi bir problem olacak diye ödüm kopuyor. Cem Bey gece 4 te geldi büyük ihtimalle hiç bir problem çıkmayacak kilosu da iyi deyip beni rahatlatmaya çalışıyor ama nafile. Ege ablam herkes elinden geleni yapıyor beni teselli etmeye çalışıyorlar ama bakışlarındaki endişeyi görebiliyorum onlarında.

Bir kez daha anladık Hayat biz planlar yaparken başımıza gelenlermiş. Oysa daha dün bu saatte kuaförden çıkmış kendime hastane için şık bir gecelik sabahlık takımı bakıyordum.
Bugün ise doğuracağım kısmetse. Hala inanamıyorum. Şu an ağrım yok sadece epidural taktılar hazır olsun diye henüz ilaç vermediler onun giriş yeri sızlıyor o kadar.

Bugün hamileliğimin  o çok istediğim çok hayal ettiğim ama ilk altı ay da endişelerim yüzünden hiç tadını çıkaramadığım hamileliğimin son günü-ymüş. Şaka gibi.Halbuki ben çok seviyordum son zamanlarda bebişimin içindeki hareketlerine bana tepkilerine çok alışmıştım bitmesin isterken bu kadar erken bir doğumun bizi beklediğini hiç aklıma getirmiyordum.

Allahım nolur bebeğimizi sağ salim bize bağışla onun sağlıklı olduğunu göreyim başka birşey istemiyorum. Çok dağınık  bir post oldu ama anlatmam lazımdı.
Dualarınızı esirgemeyin ve bize şans dileyin...

Thursday, January 27, 2011

iki koca göbek

Çarşamba günü seminere gitmeden önce iş arkadaşım Esma ya uğradım. Kendisi 38. haftayı bitirdi, pazartesi günü sezaryan ile doğum yapacak. Kerem Bebeğin cicilerine baktık önce ,sonra annesinin yaptığı  Adana nın yöresel mantılı çorbasından içtik. Uzun süre tadı damağımda kalacak çok ama çok lezzetliydi.
Sonra da hatıra olsun deyip fotoğraf çektik biraz. Tripodu da yanıma almıştım epey bir çeşitleme yapıp bolca güldük. Koca gmbeklerimizle birbirinden komik pozlar verdik. Daha çok Esma ya güzel bir kaç hatıra olsun diye çekim yapmaya çalıştım aslında ama ...

İki kere erken doğum riski atlamasına  ve  hastanede kalmasına rağmen 38i sağsalim tamamlayan arkadaşıma hayırlı doğumlar diliyorum, sağlıkla gel bakalım Kerem Bebek.

Aralarında tam 1 ay olan iki gebenin fotoğraflarından iki kare,soldaki benim göbişim oluyor. Umarım benzer pozları bebişlerimiz sağlıkla kucaklarımızdayken de çekebiliriz.


Wednesday, January 26, 2011

Yenidoğan bakım seminerindeydim..

Dün sabah posta kutuma gelen bir mail çok dikkat çekiyordu. Kadıköy Şifa hastaneleri hamileler için Yenidoğan Bakım seminerleri düzenlemiş ücretsiz üstelik. Hemen Ataşehir hastanesi için programa baktım bugün saat 13:30-18:00 arasındaydı. Hamile arkadaşlarıma da gönderdim, Esma 38 i bitirdi doğumu bekliyor evde, Arzu da 31 i bitirdi benim gibi çalışıo hala. Esma gelirim dedi hemen  kayıt yaptırdık. Bugün için izin aldım .Bundan sonra her ay aynı seminer tekrarlanacakmış.

Önce klinik psikolog tarafından yenidoğan anne ilişkisi, olası problemler, yaşan kaygılar üzerine güzel bir paylaşım oldu. Ardından kordon kanı bankasından bir yetkilinin sunumu oldu. Sonraki oturum hamilelik ve emzirme döneminde beslenme üzerineydi. Diyetisyen tarafından yapılan  sunum epey detaylıydı aklımızdaki bütün soruların cevaplarını aldık.

Sonrasında yeni doğan hemşiresi tarafından verilen emzirme teknikleri, anne sütünün faydaları ve bebeğin banyosu konularında ki bilgiler ise bizim için en önemli olanlarıydı belkide. Anne  sütünün ve emzirmenin önemi üzerinde ısrarlı bir sunum oldu Hastanenin bu politikasını ayrıca takdir ettim..

Günün sonunda Esma ile iyi ki geldik dedik ve Kadıköy Şifa ya bir kez daha teşekkür ettik.

Sunday, January 23, 2011

Pazartesi sendromu

Oldum olası sevemedim zaten. Ne okul yıllarında ne işte. Sabah sabah afyonumun patlamasını bekliyorum, 3:37 nöbetindeydim yine bu gece :) Artık bünyem de alıştı sanırım. Serviste uyumuşum biraz şimdi de ayılamıyorum. Şöyle güzel bir kahve lazım bana ama yasak...



Cuma günü bol bol dinlenince ağrılarım azaldı ama bütün gün beklediğim mobilyalar gelmedi, nasıl bu kadar sorumsuz olabiliyorlar anlamıyorum. Kavga ettim adamlarla sinirim bozuldu, saat 13 den sonra geliyoruz diyorlar saat 15 te arıyorum 45 dk sonra oradayız diyorlar ve bir daha arayan soran yok. Sabrettim biraz daha ve 17:30 da aradım bu yaptığınız çok ayıp diye, şimdi yola çıkmışlar 30 dk sonra sizdeyiz demezler mi, çok geç artık programım var bu saatten sonra sizi bekleyemem yüklediğiniz gibi indirin onları diyerek kapadım telefonu ve çıktık evden. Hakikaten 20 dk sonra gelmişler güvenlik aradı. İlk defa böyle bişey yaptım ama çok sinirlendim ne yapayım.


Neyse Cumartesi öğlene doğru aradılar ki, yine onlara göre program yapmak durumunda olmamama rağmen evdeydim getiriyoruz mobilyalarınızı dediler akşam 5 te geldiler.


Biz işimizi bu kadar titizlikle yaparken karşı taraftanda aynı şeyi beklemek çok mu ?


Gerçekçi tahminler versinler, makul açıklamalar yapsınlar birşey demeyeceğim zaten ama zamanımızın bu şekilde heba edilmesi çıldırttı beni...


Yeni bir hafta yeni ve güzel haberlerle  dolsun, herşey gönlümüzce olsun diyorum..

Fotonot : En heyecanlı maceralarımızdan bir yol anısı, Yine böyle çılgın ucu açık maceralara gidebilecek miyiz acaba ama kızımızla :)

Friday, January 21, 2011

Doğum izni provası

Haftayı bitiremedim,  pilim bitti. Dün kasıklarımda çok ağrı vardı, özellikle solda.İşyerinde mesaiyi zor bitirdim eve geldğimde yoldaki sarsıntılarında etkisiyle iyice artmıştı, uyur uyanık geçen geceden sonra sabah 6 da kalktım ama sol ayağımın üstüne basamıyordum. Doktorumdan azarı işittim oturuyorum şimdi. Bebek büyüdükçe fıtıktan dolayı ağrı artacak tabi üstüne bastıkça ayakta kaldıkça zorlanacaksın hala 37.sonuna kadar çalışmayı düşünüyor musun dedi. Hala kara kara düşünüyorum.

Evde olmak güzel aslında, Binnaz hn geldi bebişin kıyafetlerini ütülemeye başladı .Ben de biraz uyudum şimdi ıspanaklı böreğin pişmesini bekliyorum. Ev mis gibi koktu, Güzelmiş yani ama beklemekten sıkılır mıyım, daha çok var. Bilemiyorum.

Hazır evde iken yarın gelmesini istediğimiz mobilyaların teslimatını  bugüne çektim. Birazdan Pıtırcık Hanımın odası gelecek:)

Heyecanla bekliyorum. Bir de şu ağrılar olmasa...

Wednesday, January 19, 2011

Beklemek...

Hani Yeni Türkü nün bir şarkısı vardır ya.

Beklemek bizim yaşamımız
Vapur beklemek
Gün beklemek
İnsan beklemek
Çiçeklerin açmasını
Gecenin geçmesini
Sayfaların dolmasını beklemek
diye başlar tamamını hatırlayamıyorum. Bugünlerde hep bu şarkı dilimde, bir yandan bebişin giysilerini yıkıyorum onlarla uğraşıyorum akşamları bir yandan karnımı sevip mırıldanıyorum.


Bugüne kadar bir sürü beklemeler yaşadım hayatımda. Sınav sonuçları, iş durumu ne bileyim sevgilinin araması, düğün günümüz gibi  bir sürü... Ama bu çok başka. Kendi irademizle hayata bir birey getirmeye karar verdik ve beklenen güne yaklaşıyoruz. Teorik tarihe göre neredeyse 6 hafta kaldı. Gittikçe heyecanım artıyor.
Nasıl bir duygu bu ? Anlatılamıyor gerçekten. Bir yandan çabucak geçmesini istiyorum bir an önce kavuşalım bebeğimize. Bir yandan da o kadar güzel ki hiç bitmesin istiyorum, benimle kalsın içimde olsun... Duygusal gelgitler hadsafhada....

İşyerinde ise ben ağırlaştıkça işler artmakta. O kadar çok şey üstüste geliyor ki bugünlerde,  yetişemiyorum . Dün o kadar koşturmalı ve stresli bir gündü ki  saat 16 ya doğru  tansiyonum  8- 4 lere düştü yine revirde biraz dinlendim eve zor attım kendimi. Bütün akşam uyur uyanık dinlenmeye çalıştım ama..Pilim ne zaman bitecek merak ediyoruım ve kendime çok kızıyorum...

Saturday, January 15, 2011

Pazar keyfi

Yağmurlu ve karanlık bir sabaha uyandık bugün. Böyle kasvetli sabahlarda iş yerindeyken hep şimdi evde olsak bütün gün yatıp film seyretsek gibi serzenişlerde bulunuruz ya, işte ben bugün aynen öyle yapacağım.
Gece güzel uyumuşum daha ne isterim. Pijamalarımın üzerine geçirdiğim kedili polar sabahlığım ve ayıcıklı pofuduk terliklerimle gün boyu miskinlik yapmak tek hayalim.

Mutfaktan mis gibi çay kokusu gelecek birazdan, bir de bol peynirli börek fırında pişmeye başlıyor. Güzel bir kahvaltı hazırlayıp aşkımı uyandıracağım. Daha ne olsun dimi...

Dün pırıl pırıl bir hava vardı, kendimi iyi hissetiğimden bol bol yürüyüş yaptım ama bugün hiç bir kuvvet beni evden çıkaramaz, hem minnoşun kıyafetlerini yıkamaya başlıyorum .

Aylardır karar veremediğimiz isim konusunda uzlaşma aşamasına çok yaklaştık. Henüz netleşmedi ama yine de yol katettik Ege ile. Bakalım ismini çok yakın bir zamanda kesinleştireceğiz gibi geliyor o zaman yazacağım. Ne zor şeymiş yahu 10 yıldır birlikteyiz ilk defa bir konuda bu kadar uyumsuz ve uzlaşmasız olduk vallahi.

33.haftanın başında aldığım kilo 2 haneli rakamlara ulaşmış durumda 10 kiloyu devirmişim. Dr um güzel dedi bende bu iştahla yiyorda yiyorum ..Bakalım kaç kilo ile sonlanacak bu macera..

Dün güneşi görünce Egecim bol bol fotoğrafımı çekti, aldığım kiloların yarısı karnımda diğer yarısı da yüzümde özellikle burnumda, her gören aaa hiç kilo almamışsın sadece karnın var bir de burnun kocaman olmuş diyor sanki ben bilmiyormuşm gibi. Umarım böyle kalmaz :)
Sevgilerimle...



Wednesday, January 12, 2011

Yüzünü gördük :)

Dün akşam doktor kontrolünde Pıtırcık hanım mışıl mışıl uyuyordu, o yüzden her zaman ki gibi elini yüzüne götürmemişti, bir de baktık tüm yüzü ekranda. Allahım böyle güzel bir duygu olabilir mi. Akşamdan beri çantamdan  fotoğrafı çıkarıp çıkarıp seviyorum .Canım meleğim güzel güzel uyu ve büyü.

Herşey yolunda çok şükür  31+3 te 1900 gr olmuş minnoş  çok iyi dedi Dr.
Benim alt batınımda hissettiğim ağrı ve kasılmalar da normalmiş, bebek biraz aşağıda ve o bölgede ki sinirlere baskı yaptığı için olacak o kadar dedi Doktorum. Eee artık zor zamanlara giriyorsun normal bundan sonra korkma doğum olsa bile diyerek rahatlattı biraz.Bundan sonra 2 haftada bir gideceğiz.

Bugün bebek için aldığımız giysileri yavaş yavaş yıkamaya başlıyorum. Deterjan yerine granül sabun aldım, oldukça az kullandım, o kadar minik ve şirinler ki . Binnaz Hn da geldikçe yavaş yavaş ütüler artık.

Hastane çantasını ne zaman hazırlamaya başlamalı acaba ? Neler olmalı içerisinde , bu hafta listemi oluşturmalı.

Bu arada oda takımı bu hafta teslim edilecekti ancak önümüzdeki haftaya kalmış umarım aksilik çıkmaz, heyecanla bekliyoruz.

Bir tavsiye paylaşmak istiyorum , Emzirme  sürecinde oluşabilen meme çatlakları için en çok tavsiye göğüs kremi Lansinoh.Yeni doğum yapmış bir kaç arkadaşım  bu kremi doğuma en az bir ay kala kullanmaya başlayınca emzirmeye başlayınca hiçbir problemle karşılaşmadıklarını söylediler. Kullanmaya başlasam mı acaba ? Yok artık daha çok var dimi..

Monday, January 10, 2011

uyumak ya da uyuyamamak

3:38 di uykumun bölünüp tekrar dalamayacağımı anlayıp saate baktığımda. O saatten beri yatakta bir o yana bir bu yana Ege yide uyutmadım. Düşünceler düşünceler birbirini kovalıyor, sürekli birşeyler kuruyor beynim, tıkır tıkır işliyen çarklar var sanki, doğum nasıl olacak  bu ağrılar neden, dünden beri hissettiğim yanma nerden çıktı, tiroidim ya düşükse neler neler, geldiler yani. Pazar gününden beri karnımın alt bölgesinde kasılmalar hissediyorum ara ara oluyor ağrı da var biraz, sol kasıktaki batmayla birlikte bunlarda yeni çıktı, dünden beri de yanma var tuvalet sırasında, o yüzden cumartesi günkü doktor kontrolümü bugüne aldım, işten erken çıkıp gideceğim. SGK izni için gittiğim doktor  bebeği biraz aşağıda taşıdığımı 37.haftaya kadar çalışmamın kendini çok zorlamak olacağını belirterek benim isteğimle çalışabilir raporu verdi ama bakalım bugün Cem bey ne diyecek. Umarım çalışabilirim.

Herşey 2. trimestırdaki gibi güllük gülistanlık olacak sanıyordum şimdi bakıyorum da ne  kadar ağırlaştım. Yattığım yerden kalkmak, yatakta sağdan sola dönmek o kadar zor ki, biri destek olsun  istiyorum sürekli, 1 kat merdiven çıkınca bile soluk soluğa kalıyorum, hiç böyle olacağımı düşünmüyordum, daha 8 hafta  var. Teorik olarak tabi.

Bakalım bizi neler bekliyor. Akşam ki kontrol de güzel bebişimin yüzünü göstermesini diliyorum bize. Hep kapatıyor yüzünü bakalım bu kez görebiliriz belki ...Tabi önce herşeyin yolunda olması için dua ediyorum.

Papatyalar

16 aralıkta bir yaş daha büyümüştüm ya, aşkımın bana yaptırdığı pastanın fotoğrafı, güzel bir hafta olsun dedim. En sevdiğim çiçek olan papatyayı bu mevsimde bulamayınca, sevgili Dilber ve Ebru dan böyle şahane bir pasta çıkmış tadı da görüntüsü de nefisti. Masal pasta ekibine bir kez daha teşekkür ediyorum...Sevgilerimle, Pınar

iyi haftalar...

Cuma günü 32.hafta iznimi açtırdım, doktor biraz aşağıda taşıdığımı söyledi bebeği, 37. haftaya kadar çalışabilir raporu verdi ama kendini bu kadar zorlama 35 te gel bakalım dedi. Erken ayrılarak bebeğe kalacak zamandan çalmak istemiyorum ama böyle de riske mi atıyorum birtanemi, içim içimi yiyiyor çok endişeliyim.

Cumartesi annem ve ablamla kalan eksikleri tamamlamak üzere kendimizi erkenden Eminönü de attık. Aman allahım neler varmış, minnoşumun eksik bir ihtiyacı kalmadı çok şükür, bebek şekerlerimizi bile aldık, o kadar çok çeşit var ki başım döndü seçemedim ...
Pazar günü ise tamamen dinlenmeyle geçti  o kadar yorulmuşum ki.

Herşeyin hayırlısı diyorum, herşey çok güzel olacak umarım...

Wednesday, January 5, 2011

31. hafta biterken

İyiyim çok, 2 gecedir kesintisiz 7-8 saat uyuyorum ve kendimi çok daha  iyi hissediyorum. Gece tuvalet ihtiyacı için kalktığımda korku ile geri yatıyorum Allahım nolur hemen devam edeyim uykuma diye 2 gecedir bir bakıyorum alarmla uyanmışım. O kadar çok özlemişim ki böyle uyumayı :)

Bugün mailime gelen küçük bir hikayeyi paylaşmak istiyorum. Benim de neden ben diye sorduğum çon anlar oldu, sonra öğrendim aslında bir cevabı yok sorulmamalı bile ya da aşağıdaki bakış açısı ile sormalıyız. 


Efsane Wimbledon’un ilk zenci şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS’den ölüm döşeğindeydi..



Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektuplar yağmaktaydı.
Bunlardan bir tanesi şöyle soruyordu:
- Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?
Arthur Ashe cevap verdi:
- Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar. 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir.
500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer,
5 bini büyük turnuvalara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4'ü yarı finale, 2’si finale kalır.
Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı’ya ‘Neden ben?’ diye hiç sormadım.
Şimdi sancı çekerken, Tanrı’ya nasıl ‘Niye ben’ derim?



Mutluluk insanı tatlı yapar.
Başarı ışıltılı…
Zorluklar güçlü…
Hüzün insanı insan yapar,
Yenilgi mütevazi…
Tanrı’ya asla ‘Neden ben?’
diye sormayın.
Ne olacaksa zaten olur…





Monday, January 3, 2011

sabah sabah

Gece 3-5 uykusuzluk nöbetinde yine, farkındalık üzerine düşündüm epeyce. 5,30 a doğru göz kapaklarım ağırlaştı kendimi uykunun güzel kollarına bıraktım ama 6 da çalan alarmla tüylerim diken diken uyandım .
Farkında olmalı insan..Hayatının detaylarının, soluduğu havanın, içinde bulunduğu şartların..Herşeyden önemlisi yaşadığı an'ın.. Hem bireysel hayatlarımızda hem de toplumsal rollerimizde farkındalığımızı gün be gün yitirdiğimizi görüyorum.Bence insanın kendine yapabileceği en büyük kötülüklerden biri bu.

Ben istediğim ben miyim, bu içinde yaşadığım toplum benim içinde bulunmak istediğim toplum mu sorularıyla başlıyor aslında farkındalık. Farkındalığımız arttıkça tepkilerimiz, içinde bulunduğumuz hayata müdahil olma durumu artacaktır.
Belli bir rutinde düşünmeden, sorgulamadan, tartmadan bulunduğun noktaya bakmadan, bakış açını değiştirmeden sabah akşamı kovalıyor, gece güne bağlanıyor ve akıp gidiyor hayatlarımız. Yok böyle olmaz,  olmamalı..Daha fazla düşünme daha fazla sorgulama alışkanlığı edinmemiz lazım özellikle toplum olarak..

Özellikle toplumsal farkındalığımızn artmasını diliyorum 2011 den.

Akşam çok haber izledim böyle oldum...
Foto not: Balat çocuklarından bir kare..Ne kadar sıcak ve içtendiler.

Sunday, January 2, 2011

31.hafta ve yeni yıl

Yeni yılın ilk iş günündeyiz. Hergün işe gelmek, sabah 6 da uyanmak biraz daha zor gelse de 37.haftaya kadar dayanmaya çalışacağım. Kalp atışlarım yine çok düzensizleşti , tansiyonum düşünce daha kötü oluyor sanırım artık uyumak için hangi pozisyonu alacağımı şaşırmış durumdayım, sola yatınca kalbim, nefesin iyice tıkanıyor, fıtık acaip ağrıyor , düz yatarsam hiç nedef alamıyormuşum gibi hissediyorum, dik durursam boynum ağrıyor.
Gece yatakta tam bir mücadele veriyorum, bu arada Ege yi de çok rahatsız ediyorum eminim dün gece dayanamadı salona kaçtı :) Baktım sonra gelmiş dayanamamış. Ben uyuyana kadar saat 1,30 falan olmuştu uykumu alamadan kalktım geldim :(


Pıtırcık hanım iyice hareketli 2 gündür. Zaman zaman değişiyor hareketliliği, normaldir değil mi.
Dün sabah yeni yılın ailecek ilk kahvaltısını yaptık bizde. Annem, babam, ablam, yeğenlerim,eniştem.. Bol bol yedik bol bol sohbet ettik. Annemler yeni evimizi görmemişlerdi. Kızımıza aldıkları cicileri getirmişler, o kadar çok şey almışlar ki bana bişey kalmadı , doya doya alışveriş yapacaktım hani :) Annem canım çok komik yaa, onun kalbinde de taşikardi var ara ara heyecanlanınca falan hap kullanır. Bana ne oluyor bilmiyorum geceleri heyecandan uyuyamıyorum dedi, hatta gelmeden Bandırma da kalp doktoruna gitmiş ilaca başlamış :) 3.kızım geliyor deyip duruyor. Onları bu kadar heyecanlı sevinçli görmek ayrıca mutlu ediyor beni.


Cuma günü iş arkadaşım Esma az kalsın erken doğum yapıyordu.34+3 te sancıları gelmiş, hastanedeydi aradığımda, kasılmaları var ama rahimde açılma yokmuş, ilaçla müdahale ederek erken doğumu durdurmuşlar.Ne olur ne olmaz diye birşey yemesine izin vermemişler sezaryen gerekirse diye. Sesi o kadar tedirgin geliyordu ki, yılbaşı gecesini hastanede geçirdiler. Kerem bebek aceleci çıktı. Ne erken ne geç tam vaktinde doğsun bebişler...
Bu hafta Esma yı ziyarete gideceğim hem de fotoğraf makinemle birlikte. İşallah ona söz verdiğim hamile çekimlerini yapmadan doğurmaz :)

Cuma günü de 32. hafta SGK iznimi açtırmaya gidiyorum..Prosedürü ve gerekli evrakları öğrenmem lazım...

Hepimiz için güzel bir hafta ve sevgi dolu kalpler diliyorum...