Sunday, January 23, 2011

Pazartesi sendromu

Oldum olası sevemedim zaten. Ne okul yıllarında ne işte. Sabah sabah afyonumun patlamasını bekliyorum, 3:37 nöbetindeydim yine bu gece :) Artık bünyem de alıştı sanırım. Serviste uyumuşum biraz şimdi de ayılamıyorum. Şöyle güzel bir kahve lazım bana ama yasak...



Cuma günü bol bol dinlenince ağrılarım azaldı ama bütün gün beklediğim mobilyalar gelmedi, nasıl bu kadar sorumsuz olabiliyorlar anlamıyorum. Kavga ettim adamlarla sinirim bozuldu, saat 13 den sonra geliyoruz diyorlar saat 15 te arıyorum 45 dk sonra oradayız diyorlar ve bir daha arayan soran yok. Sabrettim biraz daha ve 17:30 da aradım bu yaptığınız çok ayıp diye, şimdi yola çıkmışlar 30 dk sonra sizdeyiz demezler mi, çok geç artık programım var bu saatten sonra sizi bekleyemem yüklediğiniz gibi indirin onları diyerek kapadım telefonu ve çıktık evden. Hakikaten 20 dk sonra gelmişler güvenlik aradı. İlk defa böyle bişey yaptım ama çok sinirlendim ne yapayım.


Neyse Cumartesi öğlene doğru aradılar ki, yine onlara göre program yapmak durumunda olmamama rağmen evdeydim getiriyoruz mobilyalarınızı dediler akşam 5 te geldiler.


Biz işimizi bu kadar titizlikle yaparken karşı taraftanda aynı şeyi beklemek çok mu ?


Gerçekçi tahminler versinler, makul açıklamalar yapsınlar birşey demeyeceğim zaten ama zamanımızın bu şekilde heba edilmesi çıldırttı beni...


Yeni bir hafta yeni ve güzel haberlerle  dolsun, herşey gönlümüzce olsun diyorum..

Fotonot : En heyecanlı maceralarımızdan bir yol anısı, Yine böyle çılgın ucu açık maceralara gidebilecek miyiz acaba ama kızımızla :)

No comments:

Post a Comment