Wednesday, January 5, 2011

31. hafta biterken

İyiyim çok, 2 gecedir kesintisiz 7-8 saat uyuyorum ve kendimi çok daha  iyi hissediyorum. Gece tuvalet ihtiyacı için kalktığımda korku ile geri yatıyorum Allahım nolur hemen devam edeyim uykuma diye 2 gecedir bir bakıyorum alarmla uyanmışım. O kadar çok özlemişim ki böyle uyumayı :)

Bugün mailime gelen küçük bir hikayeyi paylaşmak istiyorum. Benim de neden ben diye sorduğum çon anlar oldu, sonra öğrendim aslında bir cevabı yok sorulmamalı bile ya da aşağıdaki bakış açısı ile sormalıyız. 


Efsane Wimbledon’un ilk zenci şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS’den ölüm döşeğindeydi..



Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektuplar yağmaktaydı.
Bunlardan bir tanesi şöyle soruyordu:
- Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?
Arthur Ashe cevap verdi:
- Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar. 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir.
500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer,
5 bini büyük turnuvalara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4'ü yarı finale, 2’si finale kalır.
Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı’ya ‘Neden ben?’ diye hiç sormadım.
Şimdi sancı çekerken, Tanrı’ya nasıl ‘Niye ben’ derim?



Mutluluk insanı tatlı yapar.
Başarı ışıltılı…
Zorluklar güçlü…
Hüzün insanı insan yapar,
Yenilgi mütevazi…
Tanrı’ya asla ‘Neden ben?’
diye sormayın.
Ne olacaksa zaten olur…





No comments:

Post a Comment