Thursday, March 31, 2011

2.ay

Defneciğim benim tatlı kızım bugün tam 2 ayını doldurdu.
Doktor kontrolümüz vardı, önce radyolojide kalça ultrasonu yapıldı, normalde ilk bir ay içerisinde yapılırmış ancak erken doğduğu için minnoş  2.ay kontrolünde istemişti doktorumuz, sonra da çocuk doktorunda muaenemiz vardı. Herşey yolunda çok şükür. Kilo 4600 gr  boy 55 cm olmuş. Geçen aydan bu yana 1400 gr almış!!
Doktorumuz da şaşırdı neyle besliyorsun dedi normal bir bebek olsa  1 ayda çok fazla obez olacak derdim ama prematüre doğunca yaşıtlarını yakalamaya çalışıyor aferin ona dedi :) Annesi olarak pek bir mutlu oldum tabi. İçimden sürekli Tanrım bana çok süt ver nolur diye dua ediyorum.
Soru listesi yapmıştım kadının gözü korktu görünce ama hepsini güzelce yanıtladı içim rahatladı.
Yaklaşık 10 gündür devam eden sümüksü kaka ile ilgili olarak bir damla verdi ve bir süre inek sütü ve ürünlerini tüketmememi istedi. Yüzündeki sivilceler içinde aynı şey geçerli. Bakalım iyileşme olmazsa tekrar gideceğiz.Tam 3 tane aşı oldu bebeğim bugün. Biraz ateşi var şu an uyuyor mışıl mışıl. Ateşi yükselirse diye ilaç yazdı, 30 dk da bir ölçüyorum  umarım ilaca gerek kalmaz.
2 aylık bebeklerin artık yavaş yavaş nesne takibi yaptıklarını onlarla konuşlduğunda tepki verdiklerini sesler çıkardıklarını okuyorum nette.Defneciğimin o tarz tepkileri çok yok, daha doğrusu çok bilinçli değil gibi. Onu sordum doktora bu tür motor kabiliyetlerde normal doğum tarihine göre değerlendirecekmişiz. Yani Defnecik 2 aylık değil 20 günlük o zaman. Merak etme bir ay içerisinde başlar dedi Gökçe hanım.Yaşıtlarından geride kalmasına üzülyordum ama sonra düşündüm ne acelemiz var ki geç olsun güç olmasın ama değil mi ?


Eczanede ilaç alırken yanımıza pusetinde kızı ile bir anne geldi. İlk kez böyle br diyaloğun içerisinde buldum kendimi. Merakla kaç günlük ay maşallah deyince 2 aylık dedim. Aaa pek minik görünüyor demez mi. Onun bebişine bakınca ki 3 aylıkmış Defneciğimin hakikaten neredeyse yeni doğan bebek gibi göründüğünü anladım. Onun bebeği o kadar büyük gözüktü ki gözüme gerçekten 3 aylık mı diye teyit ettim:)
Prensesim bana pek büyümüş gibi gelse de  normal doğum yaşına göre gelişiyor demek ki..


Hastaneden çıkışta Beyazfırına gittik.En son hamileliğimi netleştirmek için sabahın bir köründe kan verdikten sonra sonucun çıkmasını beklerken kahvaltı etmiştik. Zaman bir türlü geçmemiş heyecandan ne varsa patlayana kadar yemiştim :) Tarihlerden 3 Temmuzdu. Bugün uzun uzun oturduk,mis gibi bahar havasının tadını çıkardık.Dün birtanecik aşkımın doğumgünüydü. Bu vesileyle kutlamış olduk. Bu yıl pasta yaptıramadım ama güzel bir kahvaltıyla telafi etmeye çalıştık.Bütün gün en güzel hediye kucağımda deyip durdu, havalarda uçuyordu..Baba olarak ilk doğumgününü kutladık. Pasta olarak Defne yi ikram ettim kendisine :)

Ne kadar hızlı geçti iki ay. Dün gibi daha.Canımız, birtanecik bebeğimiz sağlıkla güzel günlerde büyü olur mu. İyi ki geldin hayatımızı değiştirdin.

Tuesday, March 29, 2011

Tereyağı yaptım

Daha önce yazmıştım sanırım. Yaklaşık 1,5 yıldır  Sevgili Aysun hanımdan aldığımız sütten harika yoğurtlar yapıyorum. Birkaç kez lor da yaptım çok lezzetli oldu.
Her  partide bir koca kase kaymak oluyordu eşim de bende sevmediğimiz için uzun süre değerlendiremedim, bir kaç kez bebeği olan arkadaşlarıma verdim ama ziyan oluyor diye üzülüyordum açıkçası. 
Mail  grubunda kaymaktan tereyağı yapıldığını görünce acaip sevindim ve hemen denemeye karar verdim. Bir kase kaymağı bir su bardağı soğuk su ile mikserde yüksek devirde 5 dk kadar çırptım. Ortaya krema gibi bir karışım çıktı, sonra onu 1 litrelik cam kavanoza aldım ve yaklaşık 2 dakika elimde çalkaladım. Sürenin sonuna doğru suyun üzerinde top top tereyağlarını görnce cocuklar gibi şenlendim .
 O kadar lezzetli oldu ki anlatamam.Sadece biraz vakit ayırmak ve kol kuvveti gerekiyor  o kadar. Bebeğin uyurken bunlarlar mı uğraşıyorsun diyeceksiniz ama  denemek istedim.
Bebeğim katı gıdalara geçince kahvaltısında yiyecek işallah. 
İşte ilk eserim.







Monday, March 28, 2011

Günler akıyor, bahar geliyor

Sayılı gün çabuk geçermiş ya işe başlama tarihim yaklaşıyor  sinirlerim bozuluyor düşündükçe.
Erken doğum sebebiyle herkesin 16 hafta olarak kullandığı doğum izni  harika! kanunlarımız neticesinde bana  sadece 11 hafta olarak verildi.Ne büyük bir haksızlık değil mi. Bırakın mevcut izinlerimin yanmasını, prematüre doğduğu ayıca bakıma ihtiyacı olduğu  için extra izin verilmesi gerekirken ben hakkım olanı kullanamıyorum. Torba yasa da bu durum düzeltiliyor biliyorsunuzdur belki ama henüz resmi gazetede yayımlanmadığı için ben faydalanamayacağım sanırım. İK ile konuştm ama su anda yapılabilecek birşey yokmuş. Tam 5 hafta iznim yanıyor.Düşündükçe iyice tepem atıyor.22 Nisanda işe başlamam gerekiyor yani bebeğim 2,5 aylıken, hatta normal doğum tarihini düşünürsek 40 günlükken.Nasıl bırakırım ki mecburen ücretsiz izin alacağım, imkanı olmayanlar ne yapsın! Bebekleri anne sütünden anne kokusundan mahrum etmek bu kadar kolay mı ?
Neyse  önümüzdeki hafta işyeri ile konuşup ücretsiz izin isteyeceğim, hamileliğim sırasında buna çok sıcak bakılmadığı ima edilmiş işallah almazsın gibi sözlü serzenişlerde bulunulmuştu ama umarım herhangi bir mobingle karşılaşmam. Şimdiden bunları düşünüp sinirlerimi bozmak istemiyorum.


Güzel şeylerden bahsedeyim. Minnoş çok hızlı büyüyor küçülen giysilerinden ufak ufak çığlıklar atmasından, objeleri az da olsa takip etmesinden, bilinçli mi hala emin olamasam da onunla konuşurken bana gülmesinden izliyorz gün gün. Güzel kızım benim o kadar tatlı ki. Perşembe günü 60 gün olacak. Doktor kontrolümüz var bakalım ne kadar kilo aldı.Yaşıtlarını yakaladı mı onu merak ediyorum en çok.Aşı olacak ve bu aşılar huzursuzluk ateş yapabilir demişlerdi geçen ay bakalım nasıl olacak.


Defnecik gün içerisinde uyurken hiç ama hiç dinlenme şansım olamıyor artık, ya evi topluyorum ya yemek yapıyorum ya da ütü falan. Çarkın bir şekilde dönmesi gerekiyor ama tekbaşıma çok sıkılıyorum konuşacak kimse de yok. Ben de sürekli minnoşla konuşuyorum tamam uzmanlar konuşun diyor ama ben kafa şişiriyorum resmen.Yaptığım herşeyi ona anlatıyorum, gelecek hayallerimi birlikte yapmayı planladığımız şeyleri falan. Canım kızım amma geveze bir annem var diyordur kesin ...Çenem düştü yine...
Bir kaçfotoğrafla bitireyim...Sevgiler, güzellikler herkese
                                             Defnecik ilk yüzme antremanlarına başladı :)

                                               Teyzemiz odası için yapmış ne güzel değil mi ?

Thursday, March 24, 2011

Daha sık yazacağım diyorum detayları yazmalıyım ileride hatırlayabilmek için diyorum ama olmuyor olamıyor. 
Tek başına bebek bakmak zormuş gerçekten bunda babamızında payı var aslında. Doktorumuza sorduk 24 saatte bir seansı biberon ile yaparsanız alışmaz memeden de soğumaz deyince canım sevgilim tüm iyi niyetiyle son 15 gündür sabah seansını üstlenerek bana  aralıksız 2-3 saat uyuma lüksü sunuyor.Harika birşey yapıyor.Gece en son saat 4 gibi besliyorum Defne yi,gazını çıkarıp uyutuktan sonra sağıyorum göğüslerimi kalan sütleri boşaltıyorum iyice, sonra Ege yi uyandırıyorum. 6-6:30 seansını o biberonla yapıyor böylece bende 5 ten 7:30,  8 e kadar uyuyabiliyorum. Süper  bir destek değil mi. Ama benim akıllı kocam bebeği sürekli kucağında tutup öyle uyutuyormuş kucağından indirmiyormuş geçen gün ağzından kaçırdı. Bende bu çocuk ne zaman kucakçı oldu diyordum. Hemen alışmış tabi minnoş, gün içerisinde emzirdikten sonra eğer uyumayacaksa ne yatağında ne anakucağında duruyor. Avaz avaz ağlıyor kucağıma alınca ses seda yok kedi gibi mırmır. Oyle olunca tuvalete bile gidemiyorum. Nasıl yapıcaz nasıl vazgeçiricez bilemiyorum.Tracy nin kitabını tekrar okumalıyım.İlk 3 ay prematüre doğdu diye Tracy nin yöntemlerini denememeye karar vermiştim ama 3 ay sonunda iş işten geçmiş olmasın.


Bazen de gece seanslarında uyuyamıyorum.Gecenin sessizliğini dinliyorum.Gazını çıkarmak için göğsüme yatırdığım kızımın nefesin dinliyorum boynumun altında hissettiğim o tatlı sıcaklığı ve misss kokuyu hafızama kazımaya çalışıyorum. Mutluluktan uyuyamıyorum hayaller kuruyorum geleceğimize dair.Arada kötü düşüncelerde geliyor üşüşüyor, ya kötü bişey olursa kaza hastalık...Dua ede ede sızıyorum 45 dk ya da 1 saat içinde yeniden uyanmak üzere.Son bir haftadır kabuslar başladı birde .Bu endişeli  düşüncelerden olsa gerek. Hep bebekle ilgili onu düşürüyorum ya da zarar görüyor engel olamıyorum. Çok kötü bir his ağla ağla teskin edemiyorum kendimi. Ne değişik duyguymuş annelik.Ben yepyeni bir benim eski Pınar la alakam yok sanki.


Bu arada her fırsatta mailime bakıyorum. Emziren anneler  grubundan gelen mailleri takip etmek için. Öyle faydalı oluyor ki aklıma takılan  hemen her konuyu bulabiliyorum. Herkes çok yardımcı.


Havalar ısınsın istiyorum artık bahar dalları coşsun tabiat ana göstersin güzel yüzünü. Hadi artık ! Evde çok sıkıldım kızımla çıkmak istiyorum...

Saturday, March 19, 2011

Başbaşa ilk hafta

Geçen cumartesi  kırk gezmesiyle birlikte annemi gönderdik.Canım ablam yeğeni ona ilk ziyaretinde bulunacak diye neler yapmış neler. Bir de çok güzel bir pasta yaptırmışlar. Bol bol fotoğraf çektik  çok güzel bir gün geçirdik.
Pazar gününden beri minişle başbaşayız.İlk gün biraz panik yaptım, becerebilecek miyim diye endişe ettim ama bir şekilde idare ettik. Defne artık büyüyor gün içerisinde daha çok uyanık kalıyor ama uyanık kaldığı zamanlar illa beni istiyor. Ana kucağına yatırıyorum ağlıyor kucağıma alına susuyor e böyle olunca da hiç birşey yapamadım. Pazartesi günü kahvaltı sofrasını ancak öğlen toplayabildim. Duşa bile  giremedim . Arkadaşlarım anlatırlardı da abarttıklarını düşünürdüm ama doğruymuş :) Kesinlikle şikayet etmiyorum ancak bir şekilde idare etmeyi öğrenmem lazım. En  zor olan kısmı da yemek olayı. Defne uyurken yapabilirsem ne ala, yoksa aç kaldım demektir. Bu hafta öğlenleri tost ile geçirdim sonra sütüm azalacak diye endişe ettim. Bu konuda zamanı daha iyi yönetmeyi öğrenmeliyim. Annelerimiz nasıl yapıyorlarmış 2 çocuk 3 çocukla ? 
Hafta içi bu tempoda geçince akşam Ege geldiğinde pilim çoktan bitmiş oldu hiç birşey yapamadım, ne bir gazeteye babildim ne internete girebildim hoş  güzel bir haber mi var. Japonya daki felaket ve dünyanın geleceği için endişelenmekle geçti hep gecelerimde.
 Nükleer facia gözümüzün önünde yaşanırken bizim hala Akkuyuda yapılacak olan Nükleer santrali savunuyor olmamız ne acı.Gelecekte bizleri çocuklarımızı bekleyen  dünya için gittikçe daha çok endişeleniyorum.
Kırk gezmesinin fotoğraflarıyla bitireyim. Canım ablamın annemle birlikte ördükleri battaniyesini aldık o gün. Erkenden doğunca bizim ki yetişmemişti.Çok güzel değil mi? Ellerinize sağlık ablacım, annecim. 




Friday, March 11, 2011

Uçtu uçtu 40 uçtu

Eveeet.Teorik doğum tarihime 1 gün kala yani bugün ,minik mucizem tam 40 günlük!
41 gün önce doğmuş demek ki  41 kere maşallah diyor nasıl geçti bu kırk gün özetlemeye çalışıyorum...


Bir kere hayatımın en güzel kırk günüydü derim ilk başta. Uykusuz gecelerle tanıştım kendimi çok yetersiz hissettim sütüm kesildi diye ağlama krizlerine girdim çok ama çok fazla şükrettim çok dua ettim ve çok oldum ben.Olgunlaştım yani. Çok başka bir duyguymuş gerçekten.
Şimdi kırkımızda çıktı eee pabucum iyice dama atıldı değil mi. Hamileyken  bütün ilgi alaka bendeydi sınırsız şımarma lüksüm vardı, doğum sonrası da lohusalık adı alında hertürlü kaprisim çekilde vallahi.Teorik olarak lohusalıkta bitmiş bugün .Bundan sonra anneyim sadece :)
Ne olacak şimdi, bebeğin huyu değişecek diyorlar , artık gezebilirsin diyorlar biz zaten o kadar çok çıktık ki dışarı hastaneye kaç kere gittik saymadım ki. En kötüsü de annem yarın gidiyor artık.Biz kızımla başbaşa kalacağız. Açıkçası biraz korkuyorum, becerebilecekmiyim göreceğiz. Akşamları Ege yanımda her türlü desteğe de hazır ama.Enindesonunda  kalacaktık yalnız,  daha fazla ısrar etmedim anneme kal diye, babam Bandırma da yalnız aklı orada zaten..En çokta yemeklerini özleyeceğm offf.


İnsanın yaşı ilerledikçe eskiden çok gereksiz bulduğu şeyleri yapalım diyebiliyor gerçekten. Annemin bildiği ve biraz internetten araştırdığımız kadarıyla bugün pıtırcık hanıma kırk banyosunu yaptırdık.. Suyuna altın- bereketli olsun diye- küçük bir taş- taş gibi sağlam olsun diye-azıcık tuz ve azıcık şeker koyduk-hayatının tadı tuzu yerinde olsun diye. Aşkım benim hiç ağlamadı.Bende iyicce piştim bu yıkama konusunda gittikçe daha az terliyorum panik yapıyorum. Ne de olsa biz yeniyiz  banyo olayında göbeğimizden yeni kurtulduk.

Hamileliğin 2.yarısından sonra hep doğum tarihimi düşünürdüm.12 martta hava nasıl olacak bakalım tam gününü tutacak mı kaç gün önce ya da sonra doğar acaba  diye geçirirdim aklımdan.Dışarıda pırıl pırıl bir güneş var şu an ve yarın da böyle olacak muhtemelen,biz kırk gezmesine yarın gideceğiz. Ben doğum yapacağımı hayal ettiğim tarihte Defne Hanımı ilk kez bir ev gezmesine götüreceğiz.Canım ablacım günlerdir hazırlık yapıyor birtanesi gelecek diye.

Böyle işte, Minik mucizemin gün gün büyümesine tanıklık ederek geçiyor günler. Çok hızlı geçiyor, akıyor sanki.Zamanı durdurmak doyarak yaşamak iyice sindirmek istiyorum. Bir daha geri gelmeyeceğini biliyorum ve sanki bişey anlamadan geçiyormuş gibi geliyor.Ne olur yavaş geçsin ben miniğimin mis kokan boynuna gömdüğüm burnumlaöylece kalayım istiyorum.Ne olur.Zamanı durdurmak mümkün olsa keşke.


Tuesday, March 8, 2011

8 mart ve göbek sorunsalı

Dünya kadınlar günümüz kutlu olsun. Sadece bir gün değil her gün farkındalık yaratılabilse keşke. Kadın olmak ne kadar büyük  bir ayrıcalık aslında.Ben bunu şimdi daha iyi anlıyorum.Özellikle anne olunca insan kendi içindeki gücün  daha bir farkına varıyormuş. Bebeğimin de  ileride bu yüce duyguyu tadabilecek olması ayrıca mutlandırıyor beni.

Geçen haftadan beri düşmeyen göbekle uğraştık.Çarşamba günü çocuk cerrahı tarafından yapılan muayenede göbeğin kesilerek alınması gerektiği tesbit edildi. Doğum sırasında kordonun çok üstten kesilmesi nedeniyle kalan parça Defne min vücudu tarafından beslenmeye devam etmiş o yüzden tam kurumayıp düşmemiş.
Her an enfeksiyon riski var ve içinde ana damarlar olduğu için anında tüm vücuda yayılabilir çok risk almışsınız deyince doktor hemen yaptırdık. Basit bir işlemmiş ama bebişim çok ağladı, o bölgede sinir yok canı yanmayacak dediyse de doktor yavrum katıldı ağlamaktan. Ben dayanamadım zaten dışarı çıktım bayılacaktım az kalsın. Kordondan kalan son parça çıktıktan sonra göbekte oluşan dışarı çıkıntının gümüş nitratla yakılarak bastırılması gerekiyormuş. Operasyonu takip eden 4 gün boyunca her öğlen hastanedeydik yakılma ve pansuman yapıldı. Defnem her seferinde çok ağladı.Bu kadar zor olacağını düşünmemiştim. Neyse ki dün kontrolde artık sürecin tamamlandığını belirterek son kez yaktılar göbeği, bugün itibariyle bandajı söktük, minik hanm yarın banyosunu yapacak:)
Annem bu yaşıma geldim göbeği düşmeyen çocuk ilk kez gördüm , bu da bizi buldu deyip duruyor ama ne yapalım en kötüsü bu olsun.Doğumum sırasında müdahale eden çocuk doktoruna durumu anlatacağım o ayrı. Ya enfekte olsaydı düşünmek istemiyorum bile.

Bunun dışında her gün ayrı bir güzel geçiyor.Geceler uykusuz bazen hiç dalamıyor bazen sürekli ağlıyor ama olsun.Herşeye değer.Gözlerimizin önünde büyüyor gün gün.Dünyanın en güzel aşkı bu, yok böyle bir sevgi anlatılamıyor gerçekten.

Daha sık yazmak üzere kendime bir kez daha söz veriyorum.

Tuesday, March 1, 2011

1.ay


Bugün minik mucizem tam 1 aylık oldu.30 gündür dünyanın en mutlu insanıyım, dünyanın en güzel kokusu burnumda, minicik bir insan yavrusu kucağımda. Bu ilk ay hayatımdaen çok şükrettiğim en mutlu olduğum en çok ağladığım zaman zaman kendimi çok yetersiz hissettiğim gel git duygularla geçti.

Miniğimle birbirimize alışıyoruz, onun dilini daha iyi anlıyorum. İlk zamanlar erken doğduğu için sanırım , sürekli memede uyuyup hiç sesi soluğu çıkmıyordu, son günlerde ise daha çok uyanık kalıyor gözleri daha çok açık sanki anlıyormuş gibi bakıyor.Uykusunda bol bol gülüyor o kadar tatlı ki. Geceleri onu uyuttuktan sonra hemen uyuyamıyorum bazen.
1,5 saat sonra uyanacağımı bilsem de onu seyretmek istiyorm, uykusunda mimikleri öyle değişken ki bazen yüzünü asıyor bazen gülüyor hele gaz sancısı gelince yüzünün şeklini bir görseniz. Tabi gaz sacılarıyla da tanıştık bu arada. Aglayınca içim eriyor.Hiç ağlamasın istiyorum. O ağlayınca bende başlıyorum hemen.
Gündüzleri o uyudukça bende dinlenmeliyim ama bir türlü olmuyor illa bişey çıkıyor yatınca da uyuyamıyorum zaten, gece ise 2 saatte bir emzirince iyice zombi gibi oldum gözlerimin altı mosmor ama hala idare edebiliyorum. Bu kadar uykusuzluğa normalde çoktan bitmiş olmam gerekirken insan bir şekilde alışıyor demek ki.
Bir başkası için yaşamayı hayatını buna göre önceliklendirmeyi öğreniyorum resmen. Yiyeceklerine bile buna göre karar veriyorsun, yaptığın herşeyde önce bebek var. Ve bu çok mutlu ediyor beni.Ege ise iyice ısındı babalığa. Elinden geldiğince yardm ediyor, altını değiştiriyor sürekli kucağında, bazen ben değiştiricem diye kavga bile ediyoruz paylaşamıyoruz miniği :)


Doktor kontrolümüz vardı bugün. Herşey yolunda çok şükür. 2460 gr doğan Defnecik 4 günün sonunda 2290 gr olarak taburcu olmuştu, bugün ise tam 3260 gr olmuş neredeyse 1 kg almış miniş, boyu da 6 cm uzamış. Yaşıtlarını yakalayacak bu gidişle :)
Göbeği ise hala düşmedi, bazı bebeklerde olurmuş, bir hafta daha bekleyip eğer düşmez ise çocuk cerrahı tarafından kesilerek alınmasına karar verildiBebeğim normal doğum tarihini bekliyor bence göbeğinden ayrılmak için. Küçük ve basit bir işlem olacakmış ama yine de hiç hoşuma gitmedi. Böyle de enfeksiyon riski var dedi doktoru. Banyo yaptırıyoruz ama iyice kuruluyorum her seferinde göbeğini, işallah birşey olmaz.

Sevgilerimizle....