Tuesday, March 13, 2012

Bebekle tekbaşına uçakta

Geçen ay Defneyle ilk yurtdışı tatilimizi yaptık, öncesinde çok telaşlı günlerimiz olmuştu, bir de ben çok ciddi bir soğukalgınlığı geçirip hastanelik olunca hazırlıklar herşey son güne kaldı. Ödevime iyi çalışamadım.



Bebekle tekbaşına uçak yolculuğu yapacaklara tecrübelerimi aktarmak hemde yaşadıklarımı ileride Defne hanımın okuması için not düşmek istedim 


Öncelikle tekbaşına boyle bir seyahati göze alan anne kişisinin sinirlerinin çok güçlü, fiziksel olarak tam donanımlı olmasını şiddetle tavsiye ederim.


Sonra da bebeğinizin iyi gününde olması için biraz duaya ihtiyacınız olabilir. Aslında bu bebeler annelerinin ruhhallerinden acaip etkilendikleri için siz ne kadar rahat olursanız o kadar rahat geçecektir yol, tecrübeyle öğrendim bunu.


Havaalanında ablam eşlik ettiği için bize hiç sorun yaşamadık . Defneciğim pusetinde etrafına gülücükler saçarken ben check in de işlemlerimi kolayca hallettim. Puseti bagaja veremedim o olmadan Defne yi ve sırt çantamı taşıyamazdım . Kontuardaki cici ablaya biraz hüzünlü ve endişeli bakışlar fırlatarak cam kenarından bir koltuk vermesini , üstelikte yan koltugunuzu boş bırakmasını sağlayabilirsiniz. Böylece Defneciğimi uyuduğunda rahatça yatırabildim 


Uçuşumuz 12:15 teydi ve biz saat 10:00 da havaalanındaydık.


Sırt çantama Defne için yedek bir kaç kıyafet bir kaç kukla- en sevdikleri- en ufak iki kitabı , bol bol emzik, bez ıslak mendil alt açma gibi elzem ihtiyaçları doldurduğumda 9 kg oldugunu görünce çok şaşırdım ama yapacak birşey yoktu bir güzel sırtlandım! Ilık anne sütü dolu bir biberon ve 200 ml lik yedek süt termos çantamızdaydı. Ayrıca beslenme çantası türü bir çantaya da yoğurdu, öğlen yemeği ve meyve almıştım. Bunları ayrı çantalara hazırladım ki x ray dan geçirmeden içeriğini gösterek yandan geçirebileyim.


Defne evden çıkarken sabah uykusu sinyallerini veriyordu arabada hemen daldı zaten. Havaalanında ise mecburen uyandı ama iyi oldu tam alamadığı sabah uykusuna uçakta devam eder diye düşünmüştüm öyle de oldu 


2. kontrolden itibaren yalnızız işte macera şimdi başlıyor.


Önce sırt çantamı x –ray a veriyorum , Defneyi de polis memuruna ve puseti katlayıp iki parça halinde x raya kaldırıyorum. O sırada gözüm hep Defne de ağlıyor mu huysuz mu huzursuz mu sanki polis alıp kaçacak çocugumu... Onlar x ray dan geçerken 2 ayrı termos çantayı içinin kurcalanması için bir başka polise verip ben geçiyorum bu kez x-ray den. Termos çantadaki tüm yiyecekleri tek tek kontrol ediyorlar yoğurdun ve sütlerin tadına bakmamı istiyorlar, kendi sütümün tadına bakıyorum böylelikle... Puseti kurup Defneyi oturtup sırtıma çantayı koluma termosları vurup direk kapıya yollanıyorum... Bu kısım ilk zorlu etap ,sanırım 1 kg kadar verdim ama başardık !!


Kapı açılıyor körüğe giriyorum en zoru bitti diyorum içimden, puseti teslim edeceğim uçağın kapısında , kuzumu kucaklayıp koltuga geçeceğim ve bitti işte derken o da ne ! körüğün sonunda merdiven var ve 1 kat aşağıda bizi bekleyen otobüs!! Olamaz.Sırtımdaki çanta gittikçe ağırlaşıp beni geri çekiyor zaten asansörde yok ! o kadar sinirlendim ki nasıl olur bu, geri gidip kapıdaki görevlilerden yardım istedim. Güçbela pusetle otobüse ulaşmayı başardım. İnerken de birileri yardımcı oldu, buz gibi esen rüzgarla birlikte merdivenin başındayım şimdi , Defdefi kucakladım 11 kilo, sırtımda da var bir 10 kilo allahım o basamaklar bitmedi bitemedi dizlerimde derman kalmadı ve beklenen tepki Defdef çığlık çığlığa ağlıyor 


Koltuğa yerleştim ama pilim bitmişti, üstelik daha yol yeni başlıyordu..Bir ara kontrolümü kaybedip bende Defdef le birlikte ağlayacağım sandım ama sonra toparlandım.


Tabi alışık olmadığı bu ortamda Defne yi sakinleştirmekte epey zorlandım , sürekli ayağa kalkmak istedi bir süre sonra hiç susmadan ağlıyordu artık... Kalkış anıyla birlikte sütünü içirdim sakinleşti, biraz kukla oynadık biraz kitap baktık, sonra baktım gözler gidiyor , yanımızdaki koltuğun boş olması harikaydı güzel bir yatak yaptım ona, kalkıştan 20 dk sonra uyumuştu bile.. Sonraki 2 saat boyuna hiç uyanmadı kuzum, öpe koklaya uyandırdım..İnişimiz binişimizden çok daha kolaydı, uçağın kapısında pusetimiz hazır bizi bekliyordu ve körükle direk alana indik, bagajımızı alıp koşa koşa babamıza gittik 


İlk başbaşa uçak yolculuğumuzda başlangıçta çok zorlansam da yine de iyi idare ettiğimi düşünüp kendimle gurur duydum vallahi ...


Alınacak derslerim var tabi


Birincisi; sırt çantasında çok daha az eşya- oyuncak olmalıydı, çok ağırdı gereksiz yere zorlandım .


İkincisi; O kadar çok yemek – yoğurt vs almama gerek yokmuş sanki kıtalararası uçuyoruz ve uçakta hiç birşey yok .sadece 150 ml süt içti ayrıca


Üçüncüsü de o kadar efor sarfedebileceğimi düşünüp daha ince ya da kolay çıkarılır bişeyler giymeliymişim sıcaktan fenalık geçirecektim !


Ha birde baston puset almalıymışım koca iki parçadan oluşan travel sistem pusetimiz çok ağırdı belim koptu


Maceramızın ‘ Bir yaşında bir veletle kışın ortasında Avrupa nın ortasında neler yapılır ‘ kısmı ile devam etmek üzere...

2 comments:

  1. blogger anneler listenize blogunuzu ekledim, sizide izlemeye aldım bende beklerim, bugün yayınladığımız yeni postu okumanızı tavsiye ederim sevgiler.

    ReplyDelete
  2. size defdefle maceranızdan ötürü
    Alkışlar...

    :)

    sevgiler,
    www.ceylinolmez.com

    ReplyDelete